Çözülmenin sonu parçalanmaktır!

Teröristbaşı Öcalan’ın HDP heyetiyle duyurduğu isteklere bir tepki de emekli Orgeneral Necati Özgen’de geldi. Özgen, “Bir Wikileks belgesi vardı. Orada Talabani şöyle söylemişti. ’PKK hiçbir karşılığı olmadan Türk hükümeti genel af ilan ederse biz de silahlarımızı ABD’ye teslim ederiz.’30 yıllık savaşın sonunda demokratik sonuca ulaşıyor muşuz. Ulaşıyoruz da ne aldık biz, ne oluyor? Silah bırakıldı mı? Yurtdışına çıktılar mı? Hayır. Meclis’te kanun hazırlıkları yapılıyor. Teröristler affedilecek. Gelecekler uyum sürecinden geçirilecekler, ailelerine kavuşacaklar... Hatta iş bulacaklar. Karşılığında biz ne elde ettik. Bunu bilmiyoruz ki ortada bir şey yok. Ama sürekli veriyoruz. Bunun sonucu parçalanmaktır. Bugün gazetelerde Lice’de askeri şehit eden teröristin heykeli dikiliyor. Canımızdan bezdirdiler artık huzursuz ve rahatsızım. Bunu seçimlere kadar vere vere böyle götürecekler. Çözülmenin sonu parçalanmaktır. İlk Meclis’teki milletvekillerinden Yusuf Ziya Bey demiş ki ’Eğer Musul ve Kerkük’ü verirseniz bütün doğu vilayetlerini kaybedersiniz.’ Dolayısıyla olay çok ciddidir. Demirtaş, yüzde 10’a yakın oy aldı bu çok tehlikelidir. Bunlar Türkiye’ye talipler” diye konuştu.     Bebek katili taviz kopardıkça azıyor İmralı canisi Öcalan’ın son isteklerini değerlendiren emekli Orgeneral Edip Başer “Sözde çözüm süreciyle ilgili anlaşma imzalanırsa devlet vasfı yitirilmiş olur” dedi   Bebek katili Abdullah Öcalan, sözde çözüm sürecinde hükümete isteklerini bir birer kabul ettirerek kazanan taraf oldu. Teröristbaşı Öcalan, İmralı’da HDP heyetiyle yaptığı son görüşmenin ardından, Eylül ayı sonuna kadar sözde çözüm sürecine ilişkin temel ilkelerin imza altına alınmasını istemişti. Emekli Orgeneral Edip Başer bu konuda hükümeti uyararak, “Böyle bir anlaşma imzalanırsa devlet olma vasfı yitirilmiş olur. Bebek katili taviz kopardıkça azıyor” dedi.   Onurlu devlet Edip Başer, silahların susmasının, kanın dinmesinin herkesin ortak özlemi ve isteği olduğunu vurguladı. Barışın onurlu bir devlet duruşuyla sağlanabileceğine dikkati çeken Başer, şunları söyledi: “Türkiye Cumhuriyeti devleti olmanın onurundan taviz vermeden eğer bu sorunu çözme imkânını, yolunu bulabildilerse hep beraber alkışlamamız lazım. Onlara teşekkür etmemiz lazım ama devlet olma onurundan tavizler vererek ve ülkenin bölünmezliğinden, üniter yapısından, ulusal birlikten taviz vererek bunlar yapılacaksa bunu en başından bu yapmak vardı. Bu hareket tarzı her zaman açıktı. Ama o zaman da devlet olma vasfı yitirilmiş olurdu. Şimdi eğer böyle bir durum varsa korkarım ki aynı şekilde devlet olma Vasfi niteliği oldukça büyük yara almış olur. Zaten şu zamana kadar ki süreç kapsamındaki uygulamalarla, görüşmeler ve müzakerelerle bunlar yeterince yıpratmıştır.”    Heykelini dikecekler Başer, 15 Ağustos 1984’te Eruh ve Şemdinli baskınlarına katılan terörist Mahsum Korkmaz’ın Lice’de heykelinin dikilmesine izin verilmesini de sert bir dille eleştirdi. Bunun teröristbaşı Öcalan’ın heykelinin dikilmesinin önünü açacağını anlatan Başer, şöyle konuştu: “Mehmetçiği şehit eden teröristin heykeli dikildi. Lice’de PKK’lı Masum Korkmaz’ın heykelini dikmişler. Yakında İmralı’daki bebek katilinin heykelleriyle de özellikle belli bölgeler donatılacaktır. Barışı getirdik bu sorunu bir şekilde çözdük dedikleri şey bu sonuçları getiriyorsa kimse kusura bakmasın ben böyle bir sonucu alkışlamak zorunda değilim. Bir vatandaş olarak anca bunun ezikliğini ve devletime yakışmamasından kaynaklanan vatandaş hoşnutsuzluğunu yaşarım.”      Türkiye’nin demokrasisi İmralı’dan tarif edilemez CCHP Genel Başkanı Yardımcısı Bülent Tezcan, bebek katili Öcalan’ın HDP heyetiyle duyurduğu isteklerin bir anlamda AKP’nin de isteği olduğunu söyledi. Tezcan, “AKP zaten yapması gerekeni yapıyor, onunla sürekli görüşüyor. Cezaevinde Türkiye Cumhuriyeti kanunları çerçevesinde hüküm giymiş birini siyasetçi olarak muhatap alıp konuşmak istemiyorum. Gazetelerde herkes bir şey söyleyebilir. Bir kişinin mahkum olmuş olması görüş bildirmesine engel değildir. Mesele bu değil, mesele devletin doğrudan kendisini muhatap kabul edip, sürecin etkili bir aktörü konumuna taşımasıdır” dedi.    Amaç barış değil Tezcan, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde de bu ittifak ortaya çıktı. Ne yaptıklarını bilmediğimiz için ne yapacakları konusunda da bir yorum yapamıyoruz. Mesele barış meselesinin de ötesindedir. Türkiye demokratik hak ve özgürlüklerini sadece bir cezaevi kapısından tarif edemez. Türkiye’nin barış, demokrasi ve özgürlük meselesi İmralı’dan tarif edilemez. Biz kendi coğrafyamız içerisinde herkesin özgürce yaşayacağı Türkiye’yi kurarız. Buna bir siyasal misyon yükleyerek oradan tarif edilmesini doğru bulmuyoruz” şeklinde konuştu. MHP Genel Başkan Yardımcısı Edip Semih Yalçın da Öcalan’ın isteklerini sert bir dille eleştirdi. Yalçın, “30 yıllık savaş sonrası gelinen noktada bu sözleri sarf etmesinin nedeni mevcut iktidarın kendileriyle yapmış olduğu pazarlıktır. 2009’dan beri sözde açılım siyaseti uygulayan iktidar önceleri gizli sonraları ise açık bir şekilde PKK, İmralı, Kandil ile masa başına oturmak suretiyle teröristlere taviz vermek her istediklerini yerine getirmek şartıyla bir anlaşma yapmıştır. Bu anlaşmanın aşamalarını hep birlikte kademe kademe gördük. Oslo’dan başladı Habur’da devam etti. Kandil’de olgunlaştırıldı. Son şekli de İmralı’daki bebek katilidir. Bunların aralarındaki pazarlık sonucu Güneydoğu Anadolu bölgesinde özerkliğe ve bağımsızlığa giden yolu açmaktır. Kandil’deki teröristlerin dağdan ovaya indirip affedilmesi, siyasetin içine sokulmaları önemli yerlere gelmeleri, Güneyde öncelikle bağımsız yapının oluşması, kendilerinin güney Kürdistan dedikleri bugünkü Barzani’nin kontrolündeki bölgelerde bizim hep iddia ettiğimiz dörtlü parçanın özerkliğini elde etmesi... Pazarlıklardan diğerleri de bunlardı. Bunun Türkiye’nin himayesinde olması talep edildi. Türkiye bu konuda özellikle Dışişleri maalesef kolaylık sağlamıştır” dedi.    Genel af ve bağımsızlık Yalçın konuşmasını şöyle tamamladı: “Bugün geline noktada artık bebek katilinin söylediği o son vuruşa sıra geldi. PKK hükümetten ne istediyse almıştır. Yarına bir genel af arkasından da bağımsızlığını istemek kalmıştır. PKK’ya dur demeyen siyasi iktidar aynı şekilde direnç göstermeyecektir. İmralı’daki cani bunu bildiği için artık çok açık şekilde söyleyebiliyorlar. Hepsi birlikte anlaşmış vaziyette Türkiye Cumhuriyetini bölünmeye doğru götürüyorlar.”