DURUM- YORUM: Hak Etmiyoruz Ama Ne Çare!...
1990’lı yılların başında terör örgütünün eylemleri öylesine başını alıp gitmişti ki milliyetçi kesimin adeta sloganlaşan bir şarkı vardı. Sözleri Dilaver Cebeci’ye ait olan ve Mustafa Yıldızdoğan tarafından seslendirilen “Ölürüm Türkiye” şarkısı adeta Türkiye ve Türk Milleti düşmanlarına ve teröristler uyarı niteliğinde bir manifesto gibiydi.
“Ölürüm Türkiye” şarkısını sahiplenen Türk Milliyetçi kanadı zaman içerinde, MHP’nin AKP’nin yolunda ve içinde kaybolması ile birlikte MHP’den koparak sessizliğe gömülürken Ölürüm Türkiye şarkısı da adeta unutulmaya yüz tuttu.
Çünkü Ölürüm Türkiye şarkısı, Türk Milliyetçilerinin Türkiye’ye sahip çıkma şarkısı gibiydi. Bahçeli’nin Türk Milliyetçilerini AKP karşında nötrleştiren tutumu, “Ölüm Türkiye” şarkısını da adeta terk edildi.
MHP’nin milliyetçilik anlayışı, Türk toplumunun derin Türk milliyetçi şuuru tarafından sorgulandıkça Ölürüm Türkiye şarkısında tarif edilen Türk Milliyetçisi anlayışı YENİ MHP’lilik ile bağdaşmadığı görülerek geri plana alınarak siyaset dışına çıkarılmaya çalışıldı.
Ancak siyasal koşullar değiştikçe Türk halk yığınları arasında sağ sol ayrışması kayboldukça, Türk Milliyetçileri/Ulusalcıları, Atatürkçüleri ve “Ne Mutlu Türküm Diyene” diyebilenler tarafından daha yüksek perdeden ve büyük bir inançla Ölürüm Türkiye yerine İzmir Marşı bir maifesto haline getirilerek söylenmeye başladı.
Şunu herkes, hele de siyasiler ve bilumum Türklük karşıtları anlamlı ki; Türk Milleti, gerek “Ölürüm Türkiye” şarkısı ile ve gerekse “İzmir Marşı” ile Türk vatanı için, Türklük için ölümü göze alabileceğini ve her türlü baskıya direneceğini de ifade etmek istemekte, milli değerleri için kurban olmaya hazırdır ve razı gelmektedir.
Gelelim bir başka kurbanlık meselesine;
Memleket için kurban olmayı göze alan milli şuuru yüksek nesiler, adeta bir direş şarkısı gibi İzmir Marşı’nı hançerlerini yırtarcasına söyleseler de, ne yazık ki bir Türk Milleti, AKP eliyle ekonomik olarak kurban edilmektedir.
AKP’nin yanlış, yanlı ve disiplinden yoksun ekonomik kararları, Türk Milletine hayatı zindan etmiştir. Ekonomik çaresizlik Türk aile yapısını çökertmekte, Türk gençliğini iflasa sürüklemekte ve göz göre göre Türk Milletini yokluğa, yoksulluğa ve haksızlığa kurban etmektedir.
Türk Milleti AKP ve MHP eliyle geçim derdinden başka hiçbir şey düşünemez hale gelirken, Türkiye’nin çalışan ve yaşayan nüfusun yarıdan fazlası asgari ücretin altında, asgari ücret düzeyinde veya asgari ücretin biraz üzerinde bir ücretle yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Ne yazık ki devletin kurumu olan TÜİK, sokağın yani vatandaşın hissettiği gerçek enflasyonunu düşük göstermekte ısrar etmektedir. Bu durumun vebali gerçekten ağırdır.
ENAG ve İTO enflasyon verileri ile TÜİK verileri mukayese edildiğinde her şey AKP ve MHP ikilisinin istediği randa enflasyon verilerinin belirlendiği çok açıktır. Bu hesaplamalara göre de AKP ve MHP ikilisi her yıl ücretli halk yığınlarını TÜİK hesaplamaları ve verileri üzerinden hızla muhtaç hale getirilmekte ve enflasyon canavarına kurban edilmektedir.
AKP ve MHP bu akılla Türkiye’yi idare etmeye devam ederse sanırım on yıl sonra Türkiye gerçekten dünyanın en rezil ve en yoksul hayatını süren ülkesi haline gelecektir.
Her ne kadar ücretli kesim AKP ve MHP eliyle yoksulluğa sürüklense de siyasal İktidara yakın olan bazı kesimler ve cebinde parası olanlar Türkiye’nin ve dünyanın sayılı zenginleri arasına girmektedir.
Türk Milleti kendisini ve gelecek nesillerinin, hatta devletinin kaderini yetersiz ve kifayetsiz kimi siyasilere teslim ederek, kendi sonunu hazırlamaktadır. Kendini, siyasilerin kişisel hırslarına kurban etmektedir.
Ne diyelim. Kendi düşen ağlamaz.
Gemisini yürütenlerin çok olduğu ülkede elini taşın altına koyacak kimse de kalmadı.
Muhalefet partileri zaten tam bir Allahlık. Kendi söküklerini dikmekten aciz terzi gibiler. Kendi arlarında siyasetçilik ve sen ben kavgasındalar. Ne idealleri var ne de ideolojileri.
Yaptıkları tek şey AKP ve türevi partilere, DEM’gillere hizmet ve yancılık etmek.
MHP derseniz zaten o da AKP demektir.
Hani derler ya.
Her millet layık olduğu şekilde yönetilir.
Yaşadığımız her şey bize müstahaktır.
Halktan ve gerçeklerden kopuk beceriksiz muhalefetin hayat bulduğu ülkemizde bu günlerimiz daha iyi günler.
Bakın daha neler neler yaşayacağız.
Yaşayacağız ve göreceğiz.