Geleceğin Piyano Virtüözü Umut Veysel Demirtaş Çanakkale'deydi?
Acar Karaaya: Türkiye’ye müzik üzerine görüşmeler yapmak üzere gelen ve bir fırsatını bulup Çanakkale’ye de uğrayan genç ve yetnekli bir arkadaşımızdan bahsetmek istiyorum. Umut Veysel Demirtaş. Dünyanın ve Türkiye’nin daha yeni yeni tanımaya başlayağı bu genç piyanistimiz hâlen Hollanda’da yaşıyor. Hollanda’da doğan, büyüyen, okuyan ve müzik hayatına başlayan Umut Veysel Demirtaş’ı biraz tanıyalım mı?
Umut Veysel Demirtaş: Hollanda’da doğdum büyüdüm. Küçük yaştan beri piyano çalıyorum ve piyano üzerine besteler yapıyorum. Ama aynı zamanda da elektrik mühendisliği okudum ve şu anda da yirmi iki yaşındayım.
Acar Karaaya: Müzikle ilgili özel eğitim alınız mı? Sizi müziğe yönlendiren şey neydi. Hele de sizi piyano çalmaya yönlendiren var mıydı?
Umut Veysel Demirtaş. Beeni çok küçük yaşlardan itibaren müziğe yönlendiren babamdı.Müzikle uğraşmamı istiyordu. Abim bağlama eğitimleri aldığı müzik evinde piyanoda vardı. Tuşlarına bastığımda bütün notalar net olarak çıkıyordu. Çok hoşuma gitti ve ben artık piyano çalmak istiyordum. Çünkü abim bağlama çalarken fark ettim ki; bağlamada doğru sesi çıkarabilmek için doğru tele vurmak ve doğru yere parmak basmak gerekiyordu. Piyanoda ise tertemiz bir nota sesi çıkıyordu. Annem babam benim piyano çalma isteğime “çocuk hevesidir” diye başlangıçta sıcak bakmadılar ancak bir müddet sonra bir tanıdığımızın biri gitar dersi veriyordu, bende gitar dersi almak istedim ama babam “hayır sen gitar dersi alma. Sen piyano dersi almak istiyordun git piyano dersi al” dediğinde henüz dokuz yaşındaydım. Piyano eğitimim böyle başladı. Gayet başarılı oldum ve on dört yaşıma geldiğimde kendi piyano bestelerimi yapmaya başladım. Ders aldığım hocam da piyanodaki yeteneğimi görünce bana daha sık dersler verdi. Müzik tarihi hakkında ve daha başka başka hocalardan piyano ile ilgili farklı konularda, çok değişik dersler almaya başladım. Yıllar içinde piyano ve müzik konusunda keendimi sürekli olarak geliştirdim. Bu arada da müzik çevrem ve müzisyen çevrem çok genişledi. Kendi odamda kendi piyanomun başında çok mutlu zamanlar geçirdim. Bestelerimi yaptıkça da uygun ortamlarda çalmaya başladım.
O yıllarda beni konservatuvara gitmem için teşvik edenler oldu. Hatta yardımcı olacaklar vardı ama ben istemedim ve gitmedim. Çünkü müzik dünyasında cok harika müzisyenler vardı. Çok iyi besteler yapıyorlardı, aranjmanlar düzenliyordu ama sürekli maddi sıkıntılar yaşıyorlardı.Sadece müzikle uğraştığım zaman benim de yoksulluk çekeceğimi düşündüm. Açıkçası endişeye de kapıldım. Üniversiteye kayıt yaptıracağım günlerde o aralar güreş sporuna gidiyordum. Güreşteki arkadaşlarımdan biri "elektrik mühendisi" olmamı önerinde bende elektrik mühendisi olmaya karar verdim. Hiç olmazsa bir mesleğim olacakta.
Acar Karaaya: Üniversiteyi nerede okun Umut? Etkilendiğin besteciler var mı? Mesela Türkiye’de örnek aldığın bir piyanist var mı?
Umut Veysel Demirtaş: Benim bütün eğitim hayatım Hollanda’da geçti. Üniversiteyi ‘de Hollanda da okudum. Ama üniversite yıllarımda müzikle ilgili çok gayret sarf ettim. Çok konserler organize ettim ve bu konserlerde kendi bestelerimi de çaldım. Böyle yapmak zorundaydım çünkü hiç kimse çıkıp da Umut çok güzel besteler yapmış hadi onu konser vermeye davet edelim demeyecekti. Konserlerde ünlü bestekarların eserlerini çaldıktan sonra kendi eserlerimi de araya sıkıştırıyordum. Hâlâ da yapıyorum ve oldukça başarılı olduğumu da söyleye bilirim.
Etkilendiğim bestecilere glince.Özellikle Beethoven’den çok etkilendim. Onun eserlerindeki duruluk beni çok etkiledi. Ama Johann Sebastian Bach’ı da ve diğer bestecilerin eserlerini de çaldım ve onları anlamaya çalıştım. Ama yaptığım müzikte Türk kültürünün izlerinin de olmasını istedim. Babam ve annem Tokat’lıydı ve babam bağlama çaldığı, türkü okuduğu için doğal olarak Türk halk müziğine karşı büyük bir sevgim ve ilgim de vardı. Bestelerimde bu müziğin izlerini de bulmak mümkün. Türk bestekarlardan Fazıl Say beni çok etkiledi. Babamın da teşvikiyle Fazıl Say’ın eserlerine ilgim arttı. Çünkü Babam “piyanoda bir Türk bestekarı olan Fazıl Say’ın hem Türkiye’de ve hem de dünyada önemli bir yeri olduğunu” söylemesi beni daha da cesaretlendirdi. Ama ben, Türkiye’de birçok beste yapanlar olmasına rağmen bir yere gelememiş olanlarla bir dünya markası olan Fazıl Say arasındaki farkı bulmaya ve görmeye gayret ettim. Kendi kendime dedim ki “Umut bu yolda başarılı olmak istiyorsan neyin nasıl yapıldığını anlaman lazım. Anladıktan, kendi bestelerini yaptıktan sonra Türkiye’ye ve dünyaya kendini tanıtman lazım “dedim. Bunun için de müzik çevrelerine girmeye gayret ettim.
Acar Karaaya: Umut piyano eseri olarak şimdiye kadar kaç özgün çalışman oldu?
Umut Veysel Demirtaş: Çocukluğumdan buyana yaptığım birçok küçük küçük besteler var. Kimisi üç dakikalık, kimisi beş dakikalık. Ama özellikle son üç dört yıldır zorlu bir üniversite eğitimimin de olmasına rağmen akademik olarak gözden geçirilmiş, akademik anlamada 10'ar dakikalık birkaç eserimin olduğunu da söyleye bilirim. Ama bundan sonra üniversite eğitimim de bittiği için müziğe çok daha fazla zaman ayıracağımı düşünüyorum.
Acar Karaaya: Bu arada Türkiye’de seninle iletişime geçenler oldu mu? Sanırım geçen yıl İstanbul Caz Festivaline konuk sanatçı olarak da çağrıldın ve katıldın Bunun hikayesi nedir? Sonraki süreçte Fazıl Say’la karşılaştın mı ve ne gibi süreçler yaşadın?
Umut Veysel Demirtaş: İki sorunuza da hemen evet deyim. Geçen yıl İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı'ndan bir davet aldım. Bu davet neticesinde aralarında çok değerli sanatçıların da bulunduğu bir jüri önünde kendi bestelerimi seslendirdim. Jüri üyeler eserimi çok beğendiler ve bu sayede de 2023 yılı İstanbul Caz Festivaline konuk sanatçı olarak katıldım.
Fazıl Say'ın eski menajeriyle Amsterdam Concertgebouw’da tanıştım. Bana bestelediğim eserlerimi radyoda duyduğunu ve beğendiğini söyledi. Ardından da bana, Fazıl Say ile tanışmak isteyip istemediğimi sordu. Fazıl Say’ın menajeri sadece bestelerimi değil aynı zaman da Türk müziğine olan ilgim nedeniyle benim için çok güzel ve faydalı bir görüşme olacağını düşündü. Bestelerimi Fazıl Say’a göndermemi önerdi. Ben de kabul ettim ve bestelerimi Fazıl Say’a gönderdim. Bir zaman sonra bana Fazıl Say bestelerimi beğendiğini söyledi ve Fazıl Say'la Amsterdam’a geldiğinde özel olarak görüştük.
Acar Karaaya: Peki Umut, kısa, orta ve uzun vade de seni müziğin neresinde göreceğiz? Müzikle ilgili hayallerin ve hedeflerin nedir?
Umut Veysel Demirtaş: Büyük Concertgebouw Orchestra gibi önemli senfoni orkestraları ve önemli müzik grupları için besteler yapmak ve bu bestelerin çalınmasını sağlamak, bestelerimi dünyaya duyurmak istiyorum. Tabii ki gençlere de örnek olabilmeyi çok isterim. Tıpkı Fazıl Say’ın bana örnek olduğu gibi.
Acar Karaaya: Gelecekte Türkiye’ye gelip yerleşmek gibi bir hedefin var mı? Okuyucularımıza ve piyanoya gönül veren gençlere ve çocuklara ne söylemek istersin?
Umut Veysel Demirtaş: Türkiye'ye zaten sık sık geliyorum ve bundan da büyük mutluluk duyuyorum. Daha da fazla gelmek isterim, tabii ki ileride durum ne gösterir bilmiyorum. Hatta önümüzdeki bir kaç yıl içerinde Çanakkale Belediyesi ve Çanakkale Kepez Belediyesinin organize edeceği bir konserde Çanakkaleli müzik severlere müziklerimi dinletmek de isterim.
Son olarak; Gençlerin müzik yeteneklerinin arkasında durmalarını çok isterim ve fırsat buldukça konser salonlarında klasik müzik de dahil diğer müzikleri dinlemelerini ve orada farklı müzikler görüp esinlenmelerini öneririm.