HABERİNİZ VAR MI? Atatürk'ün Yolundan Gidenler, Hele De Atatürk'ün Yolunda Giden Türkler Asla Mağlup Edilemezler.
Memleketin ahvali hakkında yazıp çizmek bile artık kalemimize ağır gelmeye başladı.
Kendimi yıllardır ekranlarda futbol yorumları yapan ve futbola hiçbir katkılarının olmadığını düşündüğüm spor yorumcularına benzetmeye başladım.
Yıllardır yazıp çiziyoruz. Yazıp çizerek memleketin yanlış giden neyini değiştirdik ki? Hangi yanlışın düzeltilmesine sebep olduk ki?
Sadece ve sadece egomuzu tatmin ettik.
İçimizdeki kederi okuyucularla paylaştık.
Geçenlerde yaşı sekseni geçmiş biriyle konuştum.
Geceleri memleketin halini, torunlarımın geleceğini düşünmekten uyuyamıyorum dedi.
Ömrünün sonunu huzur içinde geçirmesi gerekenlerin çektiği acıyı düşünebiliyor musunuz?
Soru ve sorun belli?
Atatürk Türkiye’si nereye gidiyor? Türk Milleti kendi vatanında ne hallere düşüyor?
Peki cevap var mı? Yok.
Ama halkın çocukları canı pahasına Türk devletini ve vatanını korumaya devam etmektedir.
İşte bu hafta da dağ gibi bir askerimiz İstihkam Uzman Çavuş Cebrail Acar, vatan savunması için teröristlerle girilen çatışmada şehit oldu. Ruhu şad mekânı cennet olsun.
“Neticede asker. Ölürse ölsün. İşleri ölmek değil mi?” diye düşünenler Türk Milleti ve devleti için en azılı teröristten daha azılı teröristtir.
Ama kimin umurunda.
Acaba TBMM'de veya devlet yöntiminde veya siyasi parti yönticileri arasında o bizim seeksen yaşında amcamız gibi devletin ve ülkenin hali ne lacak diye geceleri uyuyamayan lar var mı? Onlar da halkın duyduğu endişeyi hissedebiliyorlar mı? En azından farkındalar mı?
Şayet farkındalarsa halkın derinden derine uykularını kaçıran endişelerine neden çare bulmuyorlar? Çare buluyoruz diyorlarsa hala neden şehitler veriyoruz?
İşte durum oortada;
Ardı arkası kesilmeyen şehitler,
Hayat pahalılığı,
Siyasal çekişmeler,
Siyasal kutuplaşmalar,
Halkı canından bezdiriyor, doğduğuna pişman ediyor.
Ama halk olarak biz biliyoruz ki bizim kaçıp gidecek yerimiz yok.
Suriyeliler gibi kaçıp gidecek halimiz yok.
Her ne pahasına olursa olsun bu vatan, bu devlet bizim deyip sahip çıkmak zorundayız.
Biz her şeyin farkındayız.
Devletin bu hallere düşmesinin tüm nedenlerini ruhumuzun derinliklerinde biriktiyoruz.
Biliyoruz ki binlerce şehide rağmen devletimizin terörle mücadelede eli kolu bağlıdır.
Devletimiz; emperyalist AB’nin bölücü ve kışkırtıcı siyasal anlayışına hizmet eden Avrupa hukuk normlarına bağlanarak her türden terörün hedef tahtasına döndürülmüştür.
Bu durumun en büyük göstergesi TBMM kürsülerinden cüretkârca PKK kurucusuna özgürlük isteyenlerin, Türk devletine karşı düşmanca tavır alanların memlekette rahat rahat cirit attığı değil midir?
Bu hukuk şartları altında devlet kendi varlığını ve halkını koruyabilir mi?
Elbette koruyamaz.
Elbette eli kolu bağlı halde kaldığı sürece böyle bir devlet, şehitler vermeye devam edecektir.
Korkarım ki şehit verme işi onlarca yıl süreceğe benzemektedir.
Türklük, Türkiye’de siyasal alanda öksüzdür.
Atatürk düşüncesi, Türkiye’de siyasal alanda öksüzdür.
Bir futbol maçında Milli futbolcumuz Merih Demiral’ın sevinçle yaptığı Türklüğün sembolü “bozkurt” işareti dahi bir anda Avrupa’yı rahatsız etmiştir. Ancak halkın meşru müdafaacı Türklüğünü uyandırmıştır
Zaman artık Türk Milletinin ve kadim Türklüğün peşinde koşma zamanıdır.
Türklüğü ve Atatürkçülüğü ülkemizde yıllardır derin gaflet uykusun yatırmayı başarmış olanlar uayanan Türklük şuru karşında mağlup olmaya başlamıştır.
Şayet kimi siyasiler siyaseten varlıklarını sürdürmek istiyorsa bu saatten sonra “ NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” düsturu ekseninde Türklük şuuruna hizmet etmek zorundadır.
Türk Milleti artık aklını başına almalı, Türklüğe sahip çıkan ehil insanları meclise taşımalı, Türklük şuuruna ermişleri devlete hâkim kılmalıdır.
Ve dilerim ki o günler çok yakın olsun.
Çünkü biliyorum ki;
Atatürk'ün yolundan giden hiç bir Türk mağlup edilemez.