İlkesiz, Omurgasız ,Konsomatris gibi masa masa dolaşan bir siyasetçi.....

Türk siyaseti son yıllarda, toplumsal güvenin eridiği ve kişisel çıkarların ön plana çıktığı bir alana dönüştü. Halkın haklı beklentilerine, dürüst bir yönetişim arzusuna karşılık verilmesi gereken yerlerde, ne yazık ki ilkesizliğin ve rüzgar nereden eserse o tarafa yönelen siyasetçilerin gölgesi var. İşte tam da bu noktada, örnek teşkil eden bir isim var ki; ego ve kibir topu halkta karşılığı olmadığı halde Bir el tarafından balon gibi şişirilmiş piar çalışması itina ile yapılmış yollarına gül dökülmüş, kırmızı halılar serilmiş ve altın tepside ne isterse önüne sunulmuş bir omurgasız.... Çanakkale gibi değerli bir şehirde, siyaseti halkın yararına kullanmak varken, Kendi konumunu güçlendirmek için parti aidiyetinden uzak 31 mart yerel sećimleri kapsamında aday olmuş çakma bir sinema oyuncusu gibi ortalıkta boy gösteren Parti aidiyetinden uzak samimiyetsiz Emek hırsızı kibirli yüzünde eğreti duran sahte bir gülüş ile siyasi bir adaydan daha çok yeni fragmana girmekte olan film görseli gibi afişleri şehrin duvarlarını kirleten bir adayı Çanakkale de gözlemledik. Partisi tarafından tanınan ayrıcalıklıların karşılığında halkın değil, sadece kendi menfaatinin peşinde koşan bu gibi kişiler maalesef siyaseti zehirlemekte ve umutsuzluk tohumları yeşertmektedir... Bir elin bu gibi kişilere gösterdiği bu ihtimamın ve önemin arkasında yatan nedenler bilinmiyor. Peki, bu geniş ayrıcalıklar neyin karşılığıydı? Güçlü bir el, neden bir kişinin yoluna bu kadar fırsatlar sermiş olabilir? Beklentinin ne olduğunu bilmiyoruz ama bildiğimiz bir şey var: Bu ilkesiz politikacılar, ellerine geçen her fırsatı sadece kendi çıkarları için kullanıyor. Bahsedilen kişi kendi siyasi emelleri uğruna İYİ Parti Genel Başkanlığı kongresinde dahi yolunu değiştirdi. Kendisine her kapıyı açan o ele karşı bir tutum sergiledi ve hesaplarına göre kazanacağını düşündüğü Baska bir adayın yanında saf tuttu. Bu durum, sadece siyasette hesaplar peşinde koşan bir zihniyeti gözler önüne sermekle kalmıyor, aynı zamanda rüzgâr nereden eserse oraya yönelmenin bir ilke haline getirilmiş olduğunu da gösteriyor. Oysa siyasetin bir duruş, bir ideoloji üzerine kurulması gerekmez mi? Bugünlerde bu ismin Müsavat Dervişoğlu'na yakın kişilerle görüşmeler yaptığı konuşuluyor. Bu figür, masa masa dolaşan, sürekli farklı çıkar gruplarının yanında yer alan bir fırıldak , bir konsmatris olarak karşımıza çıkıyor. İlkesizlik ve kişisel çıkar odaklı siyaset, halkın beklentilerini hiçe sayarak, sadece kendi ikbaline hizmet eden bu tip sahtekârlarla dolmuş durumda. Bu omurgasız, her rüzgarla yön değiştiren kişilere değer veren, onlarla işbirliği yapan kim varsa,, sizler de bu yozlaşmış siyasetin uzantılarısınız. Sağlıksız, halkın güvenini sarsan, sadece menfaat odaklı bir siyaset, toplumu ve demokrasiyi temelden zayıflatır. Bugün Türk siyasetinin karşı karşıya olduğu temel sorunlardan biri de budur. İlkesiz, çıkar peşinde koşan bu figürler, halkın gözünde siyaseti itibarsızlaştırıyor ve güvenin kaybolmasına neden oluyor. Siyaset, bir toplumun en önemli kurumlarından biridir ve halkın güvenine dayanmalıdır. Ancak bugün ne görüyoruz? Yıllar içinde, halkın güvenini yerle bir eden, bir gün bir cephede, ertesi gün bir başka cephede yer alan siyasiler, toplumda büyük bir güven bunalımı yaratmış durumda. Oysa halk, kendisini temsil edenlerden samimiyet, dürüstlük ve tutarlılık bekliyor. Rüzgara göre yön değiştiren siyasiler, halkın bu beklentilerini karşılayamaz. El cümle, Türk siyaseti bu fırıldak, siyasetçilerden arınmadıkça, sağlıklı bir zemine oturamaz. Siyaset, kişisel çıkarların ve oyunların değil, halkın çıkarlarının gözetildiği bir alan olmalıdır. Ancak bu ilkesiz politikacılar, siyaseti kendi ikballeri için kirletmeye devam ettikçe, halk ile siyaset arasındaki bağ daha da kopacaktır. Türkiye’nin gerçek bir demokratik gelecek inşa edebilmesi için, bu fırıldak siyasetçiler ve onları destekleyen çıkar odaklı yapıların etkisiz hale getirilmesi şarttır.