Baş: Dua edeceğiz diye girdikleri evde soygun yaptılar

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) tarafından başlatılan ‘Yeter! Söz Gençlerin’ başlıklı program serisi devam ediyor. Serinin ikinci programı Trabzon’da gerçekleştirildi.
 

-              Dua edeceğiz diye girdikleri evde soygun yaptılar

-              Altılı Masa BTP’yi koltuk kavgası yüzünden almadı

-              Erdoğan’ın ekonomisinin neticesi enflasyon, zamlar, fakirlik…

-              Kronometre sıfırlandığında egemenlik milletten alındı, tek adama verildi

-              Enflasyonla mücadele etmek için enflasyonu artırıyorlar

-              Ben Atatürk kafasıyla hareket ediyorum

 

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) tarafından başlatılan ‘Yeter! Söz Gençlerin’ başlıklı program serisi devam ediyor. Serinin ikinci programı Trabzon’da gerçekleştirildi. İstiklal marşı ve saygı duruşuyla başlayan programda açılış konuşmasını BTP Trabzon İl Başkanı Nihat Hekimoğlu yaptı. Diğer partilerin il başkanlarının da katıldığı programda kapanış konuşmasını ise BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş yaptı.

Konuşmasına neden ‘Yeter! Söz gençlerin’ dediklerini anlatarak başlayan BTP lideri şunları söyledi: “Hükümetin seçim sloganı ‘Yeter! Söz milletin’, muhalefetin seçim sloganı ‘Yeter! Söz milletin’. Sloganlar aynı olunca , ‘Bir farklılık olması gerekiyor’ dedik ve  ‘Yeter! Söz gençlerin’ diyerek yola çıktık. Dinlenmeyen gençleri, umursamayan gençleri, yok sayılan gençleri, üç kuruşluk vaatlerle uyutulan gençleri siyaset sahnesine alalım dedik ve yola çıktık. Allah yolculuğumuzu hayırlı uğurlu etsin.”

Türkiye’nin durumuna ‘soygun’ örneği

Konuşmasında Türkiye’nin mevcut durumu üzerine değerlendirmeler yapan Hüseyin Baş bu durumu İstanbul Fatih'te yapılan bir soyguna benzetti. Fatih’te dua edeceğiz diye bir eve giren kişilerin 200 bin liralık soygun yaparak çıktığını ifade eden BTP Genel Başkanı Baş, “Şimdi ev sahipleri paramız geri gelsin diye dua ediyorlar. 2002'de Türkiye de aynı böyle başlamış! Dua edeceğiz diye geldiler, gerisi aynı hikâye, hiçbir değişiklik yok! Sürekli bunu yapanlar, ‘Müslüman kanaat ehlidir sabredin, halinize şükredin’ diye bizlere tavsiyelerde bulunuyorlar. 20 yılımız böyle geçti. Açız, sabret; paramız yok, kanaat göster; işimiz yok, şükret… Tamam da, size ufak bir farktan bahsetmek istiyorum; dinin tavsiye ettiği şükür, kanaat ve sabır Yaradan’a karşı gösterilen şükürdür, kanaattir, sabırdır, kadere karşı bir kanaattir. Dinin şöyle bir tavsiyesi yok; biri gelip senin hakkını yerse ona şükret, ona sabır göster, biri gelip senin cebindeki paraya kastederse ona sabır göster… Dinin böyle bir tavsiyesi yok. Bilakis benim dinimin tavsiyesi, ‘Sana bunları yapanlara hesap sor’ şeklindedir. O yüzden 20 yıldır İslam'ı kullanarak size şükrü, sabrı ve kanaat etmeyi tavsiye edenlere önümüzdeki ilk seçimde ne yapmanız gerektiğini gayet iyi biliyorsunuz!” dedi.

Altılı masa BTP’yi neden kabul etmedi?

Hükümetin yanlışlarını gözler önüne sermeye çalıştığını ifade eden Hüseyin Baş, Altılı Masa konusunda da dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

Türkiye’nin kötü gidişatına dur demek için samimi bir çağrıda bulunduklarını belirten BTP lideri, “Türkiye'nin bu kötü gidişatına dur diyelim’ dedik ama bu kabul görmedi. Saygı duyuyoruz ama niye kabul etmedikleri hususunda hiçbirimizin bildiği bir gerçeklik yoktu. Bugün şunu görüyoruz; herkes Altılı Masa’yı yönetmeye çalışıyor. İçeride bir koltuk kavgası olduğunu görüyoruz. Siz koltuk kavgalarıyla bu milletin bu gençliğin geleceğini heba edecekseniz, lütfen yapmayın. Şimdi buradan anlıyoruz ki bizim de esasında bu masaya alınmamamızın temelinde belki de bu koltuk kavgası yatıyordu” dedi.

Erdoğan’a, ‘Ben ekonomistim ve kronometreyi sıfırladık’ cevabı

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Ben ekonomistim, neticesi de ortada’ ve ‘Kronometreyi sıfırladık’ sözleri de Hüseyin Baş’ın gündemindeydi. “Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Benim alanım ekonomi, neticesi de ortada’ diyor. Bir de alanı siyaset olaydı neler yaşayacaktık Allah bilir!” diyen BTP lideri şöyle devam etti: “Kendi ekonomisinin neticesi enflasyon, kendi ekonomisinin neticesi zamlar, neticesi fakirlik. Hani ‘Kronometreyi sıfırladım’ da demişti ya! Kronometre sıfırlandığında yıkılmış olan sarayların yerine saray yapılmaya başlar. Kronometre sıfırlandığında tek adamdan alınan egemenlik millete verilmişti, milletten alınmış egemenlik yeniden tek bir adamın eline verildi. Şimdi siz kronometreyi sıfırladınız ve bütün mücadeleleriniz anlıyoruz ki Cumhuriyetle. Ama sizin mücadele ettiğiniz Cumhuriyetin 1923 ile 1929 yılları arasında 6 yılda ürettiği toplam enflasyon yüzde 12.  Bugün TÜİK enflasyon açıkladı,  ‘boynu kırılmış’ enflasyon yüzde 57. Boynu kırılmış hali bu, yani ölüsü yüzde 40. Sizi şöyle kandırıyorlar; zannediyorsunuz ki enflasyon sıfıra indiğinde fiyatlar geri gelecek! Fiyatlar geri gelmeyecek, mevcut fiyatlar ne ise artık o devam edecek üstüne zam gelmeyecek.”

Adamların maşallah dediği 3 gün yaşamıyor!’

İktidarın dövizdeki yükselişe karşı ‘Cari açığı ve dış ticaret açığını kapatacağız’ şeklinde savunma yaptığını da hatırlatan BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, “Dövizi yükselttiler, 8 liraydı 19 liralara kadar çıkardılar. Doları niye çıkardılar? O günlerde, ‘İhracatı artıracağız, cari açığımızı kapatacağız’ dediler. Adamların maşallah dediği 3 gün yaşamıyor! Cari açık Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı! Niye? Bakın, bir ülkenin ihracat yapmak için dövizi yükseltmesi bir yöntemdir. Size ekonomi 101'den bahsedeyim; bunu ülkeler yapabilir, bu bir yöntemdir ama sen iğneden ipliğe yurt dışından ithal ediyorsan bunu yapamazsın! Onu kim yapar biliyor musun? Onu kendi ürünlerini, kendi tarım ürünlerini, kendi endüstri ürünlerini, kendi gıda ürünlerini üreten ülkeler yapar çünkü döviz yükseldiğinde market rafındaki fiyatlar yükselmez ama bizimkiler olayı yanlış anlıyor! Ne yapıyorlar? Enflasyonla mücadele etmek için enflasyonu artırıyorlar. Böyle bir mantık olabilir mi?” ifadelerini kullandı.

Özelleştirilmiş neyimiz varsa geri alacağız”

Hüseyin Baş konuşmasında Milli Ekonomi Modeli temelli yaklaşımlarını da anlattı. Baş, “Bizim siyasi ekonomik anlayışımız şu; özelleştirilmiş neyimiz varsa geri alacağız. Benim karşıma dikilen liberal anlayışlar, ‘Ne kadar eski kafalısınız, bir de genç ve çağdaşım diye iddiada bulunuyorsun’ diyor. Kardeşim ben eski kafalı değilim, ben Atatürk kafasıyla hareket ediyorum, ben Cumhuriyet kafasıyla hareket ediyorum. Atatürk bunu yapmış ve sonucu ortada, 20 yıldır sata sata bitiremediler. Atatürk bir Cumhuriyet kurmuş. Nasıl yapmış? Millileştirerek, devlet tarafından insanını destekleyerek yapmış. Bu arada, yanlış anlaşılmasın özel sermaye ile düşman bir ilişki değil bu! Ben, devlete ait olanın tekrar millileştirilmesinden bahsediyorum! Nedir bu; Seka’yı kapattılar tekrar açalım, şeker fabrikalarını sattılar geri alalım, tütün fabrikalarını özelleştirdiler geri alalım. Biz bundan bahsediyoruz” dedi