MHP’de Tuz Kokmuş Tuz
Asker kimdir, askerlik mesleği nedir? Bilin bilir ama bilmeyenler de maval okumaya devam ederler.
Sene 1991 İstanbul’da Beşiktaş İnzibat Bölük Komutanlığın tayinim çıktı.
Neredeyse on yıllık bölük komutanıydım ama inzibat bölüğü hiçbir bildiğimiz bölük komutanlıklarına benzemiyordu.
Haliç’ten Sarıyer kadar bizim Beşiktaş İnzibat Bölge komutanlığına bağlıydı ve ben bu bölgenin tek bölüğüydü ve ben tek bölük komutanıydım.
Bölgedeki her türlü askeri asayiş, askeri tören ve asker cenazelerde en baş aktörüydük. Hatta 1994 yılında Cumhurbaşkanı Özal’ın cenazesinde de ben ve iki askerim o devasa ve ağır çelenk, tanımıştık.
Ama beni ve bölüğümü en çok etkileyen şey şehit cezalarıydı.
Güneydoğu’da bir şehit haberini alsak hemen hazırlığa başlardık.
Şehitler önce hava alanına gelir, oradan Gümüş Suyu Askeri Hastanesine sevk edilirdi.
Cenazeyi morga alır ve ertesi günü cenaze hazırlıklarına başlardık.
Bölüğüm yeteri kadar askerle Afet Yolla Cami (Yeni Levent Cami) avlusuna gider çevre emniyetini alırdı. Ama aynı zamanda cenaze töreninde şehit başında saygı nöbeti tutacak askerler de hazır olurdu.
En hüzünlü ve can yakıcı yan şeyler Askeri Hastanede yaşanırdı.
Cenaze namazından belirli süre önce şehidimizin yüzünü ailesine gösterme faslıydı.
Şehit tabutunu önce biz açar cenazenin yüzünü görürdük.
Sonra sırayla eşlerini çocuklarını, anneleri babaları kardeşlerini ve sevenlerini tek tek şahidimizin yüzünü son kez görmelerine olanak sağlardık.
İşte bu anda öyle feryat ve figanlar olurdu ki biz de dayanamaz ailelerle birlikte bazen gizliden gizliye bazen de açıktan açığa ağlardık.
Sonrasında cenazeyi şehidin evine götürür komşularından helallik alır camiye geçerdik.
Cami alanında bazen devlete sitemeler olsa da genelde şehit ailelerince “vatan sağ olsun” sözlerini sarf ederlerdi.
Bir anda MHP’nin gençleri cenazelerde peydahlanır “şehitler ölmez vatan bölünmez “ sloganları atarlardı.
O günlerden bugün çok şeyler değişti.
Şimdilerde MHP lideri öyle pervasızca beyanatlar vermeye, garip garip siyasal ataklara geçti ki MHP’yi bırakın sıradan vatandaşları, yılların ülkücüleri bile tanıyamaz oldu.
Uzun zamandır ülkücü olarak bildiğime, MHP’li olarak bildiklerime Devlet Bahçeli’den bahsetsem yaptıkları şeye onurlu bir mahcubiyetle başlarını öne eğmek oluyordu.
Hey gidinin MHP’si hey.
Sen yıllar yılı Türk Milliyetçiliği üzerinden siyasette varlığını koru, sonra sen çık AKP siyasetine manivela ol da Türk Milliyetçiliğini Türkiye’den söküp atmaya kalk.
Olacak iş mi? Değil. Bahçelinin yaptığı siyasi atak, temmuz ayında Adana ovasına kar yağdırmak gibi bir şey.
MHP’nin Türk Milliyetçiliğini ve Türk devletinin temel değerlerini örselemesi işe yarar mı? Zerre kadar işe yaramaz.
Bahçeli ne yaparsa yapsın Türkiye Atatürk Türkiye’si olarak kalmaya devam edecektir.
Erzurum’da Apo asılsın diye meydana urgan atan Bahçeli, şimdilerde de Apo’yu kurtarmak için can simidi atmaktan geri durmuyor.
Bir de akla ziyan bir düşünce ile Apo’yu meclis çatısı altında konuşmaya davet ediyor.
Ne diyelim?
MHP’de tuz kokmuş tuz.
CHP
CHP derseniz MHP’nin hallicesi.
Ağızlarında Atatürk olsa da her halde amaçları PKK’nın isteklerine yani DEM’in isteklerine cevap vermek.
CHP’yi elde tutan tepe yöneticilerinin Dem ve PKK konusunda izlediği siyaset gak guk siyaseti.
Ekrem İmamoğlu’nun sesini duyan var mı?
İmamoğlu DEM’lileri küstürmemek adına suskun mu kalmayı yeğledi bilemedim.
Çünkü biz Türk Milleti CHP’ye mahkumuz nasıl olsa tıpış tıpış gider CHP ve adaylarına oy veririz değil mi?