Esad sonrası Suriye’de kontrollü bir iç savaş yaşanacak(mı?)

Suriye parçalanmak üzere.

Rusya, ABD, Türkiye, İran ve elbette ki İsrail de dahil özel bir yapı, Suriye’nin parçalanması konusunda mutabakata varmış görünüyor.

Bu ittifakın bilgisi, kontrolü ve desteği ile Suriye devleti yıkmak üzere.

HTŞ ve diğer silahlı unsurlar bir iki gün içerinde Suriye/Şam yönetimini çökertmesi de tesadüfi değildir. Suriye devleti yoğun bir elektronik harpla köreltilirken MİD, MOSAD, CIA gibi yapıların Suriye Ordusunun savaşma azmini kırmak üzere özel bir faaliyet yürütmüş olduğunu değerlendiriyorum.

Olasılıkla Esad ya ülke dışına sürgüne gönderecek veya kendisi yurt dışına kaçacak.

Sanırım birkaç güne varmaz, Suriye içerinde kontrollü bir iç savaş başlayabilir.

Bu kontrollü iç savaşla Suriye sınırları içerinde dört- beş bağımsız kanton ortaya çıkabilir.

Bu kantonlar adları değişik olsa da olasılıkla denize kıyısı olan İran ve Rusya’nın garantörü olduğu mevcut Şam hükumetin kontrolü altındaki Suriye Kantonu,

Laskiye üzerinden Türkiye hudutlarına paralele 50-60 km derinliğinde Halep şehrini ve  M-5 karayolunu da içine alacak şekilde Türkiye garantörlüğünde kurulacak olan Türkmeneli Kantonu,

Fırat’ın doğusu ve bir miktarda batısında olmak üzere Irak sınırına kadar uzanan ABD, İsrail(!) ve Rusya  garantörlüğünde kurulacak olan YPG Kürt  Kantonu,

Güneyde ise YPG Kantonunu İsrail’le bağlayacak yolun emniyetini almak üzere Şimdiki Suriye’nin güneyinde kalan bölgede İsrail(!), AB ve ABD garantörlüğünde Dürzi kantonu olarak federatif bir Suriye Devleti ortaya çıkacaktır.

Tüm bu düşüncemin dayanağı HTŞ saldırılarıyla birlikte İran ve Rusya’nın Suriye topraklarında bulunan militan ve askerlerini ve teçhizatını çatışmadan uzak tutmasıdır. ABD’nin yeni başkanı Trump’ın “Her halükarda, Suriye bir karmaşa, ama bizim dostumuz değil ve Suriye’de olanların Amerika’yı ilgilendiren bir tarafı yok. Bu bizim savaşımız değil. Olayları kendi akışına bırakalım. Müdahil olmayalım” açıklamasıdır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın HTŞ’nin Şam’a yönelik taarruzî  harekatlarının kazasız belasız sonuçlanmasını dilemesi, Türkiye’nin eğittiği ÖSO’nun HTŞ ile dayanışması bu görüşümün ana desteğidir.

Adının ne olacağı henüz belli olmayan Yeni Suriye Kanton Devleti’nin dört bileşeni kantonların her birinin ayrı ayrı garantör devletleri olsa da bir bütün olarak da bu devletin garantörü olasılıkla; ABD, olacağı düşünülebilir.

Rusya bu süreçte Lazkiye’deki deniz üslerinin varlığını kurarken İran da Suriye kantonunda elde edeceği askeri üsler vasıtasıyla Doğu Akdeniz’de varlığını sürdürecektir.

Türkiye garantörü olduğu Türkmeneli Kantonu ile Misakı Milli sınırlarının bir bölgesini yüz yıl sonra kontrolü altına almanın yanı sıra Türkiye’de yaşayan Suriyelilerinde ülkelerine dönmeleri sonrasında iç siyaset alanında rahatlayacaktır. Ama bunun karşılığı olarak da Suriye’de tıpkı Irak’da olduğu gibi Kürt kantonun kurulmasına razı gelmek zorunda kalacaktır.

ABD ise; hem Dürzi kantonunu hem de  Kürt kantonu kurdurmak ve garantörü olmak suretiyle Ortadoğu’da İsrail’in güvenliğini sağlarken Kürt kantonu ile de PKK’ya Suriye topraklarında da meşruiyet kazandırmış olacaktır.  Olasılıkla ABD’nin bir sonraki planı Irak ve Suriye Kürtlerini birleştirerek bağımsız bir Kürt devleti kurma girişimleri olacaktır

Ancak evdeki hesaplar böyle olsa da Suriye’nin etnik ve dini toplumsal yapının, garantör devletlerin çizmeye çalıştığı sınırlara itirazları da artıracaktır. Suriye’de hâkim olan aşiret ve feodal yapının birbirleri üzerinde hakimiyet kurma ve toprak kazanma arzuları sıklıkla iç çatışmalara da zemin hazırlayacaktır.

Bir diğer uzak olasılık da Ortadoğu’da Suriye üzerinden başlayan parçalamaya yönelik savaşın komşu ülkelere de sıçrama riskidir.