Türkiye Emekli Subaylar Derneği'nin Kuruluşunun 41inci Yıl Çanakkale Şubesince Kutlandı.

Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD Çanakkale Şube yönetimi ve dernek üyeleri dün Cumhuriyet meydanı Atatürk anıtına çelenk koyarak TESUD’un kuruluşunun 41’inci yılını kutladı.

Dernek Başkanı Emekli Piyade Kıdemli Albay Eminettin Ergin’in TESUD’un kuruluş yıldönümü münasebetiyle yaptığı konuşma şu şekildeydi;

“Sayın hanım efendiler, beyefendiler, dernek başkanlarım, sayın üyelerimiz, değerli basın mensupları;

            Bugün derneğimizin “Türkiye Emekli Subaylar Derneği” adıyla faaliyet göstermeye başlamasının 41’nci yıl dönümüdür. Derneğimizin kuruluş yıldönümünde vatan savunmasının yılmaz bekçileri, geçmişte görev yapmış askerler olarak bir arada olmanın gururunu yaşıyoruz.

            Bu vesile ile;

            -          Vatan uğrunda şehit olanları,

            -           Başta gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm gazilerimizi,

            -          Derneğimizi kuranları ve

            -           Üyelerimizden aramızdan ayrılanları, şükran ve minnetle anıyorum.

Derneğimiz,

            -          Cumhuriyetin kazanımlarına,

            -          Ulusal bütünlüğümüz ve egemenliğimize,

            -          Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkelerine,

            -           Atatürk ilke ve devrimlerine,

            -           Atatürk’ün akılcı bilimsel düşünce sistemine ve manevi şahsiyetine,

            -          İçten ve dıştan yapılacak her türlü saldırı ve hilelere karşı kamuoyunu doğru yönlendirmek için, her türlü yasal tepkiyi göstermeyi milli bir görev olarak görmektedir.

Saygı değerli dostlar;

Ülkemiz, tarihi kültürel zenginlikleri olduğu kadar, coğrafi konumu ile çok dikkat çekicidir. Tarih boyunca pek çok medeniyetlere sahne olmuştur. Bu coğrafyada ayakta kalabilmenin ne kadar zor olduğunu anlamak için Anadolu’nun tarihine bakmak gerekir. Bu coğrafyada barınmak zordur. Anadolu, geçmişte ve günümüzde dış güçlerin birçok mücadelesine sahne olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Misak-ı Milli Sınırlarının savunulması için, öncelikle çok güçlü bir silahlı kuvvetlere, sağlam bir ekonomiye ve milli birliğe sahip olmamız gerekir.

Millet olma bilincimiz ve milli birliğimiz, yüce Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini Kuran Türkiye Halkına Türk Milleti Denir.” Tanımı doğrultusunda korunmalıdır ve savunulmalıdır. Atatürk bu tarifi, Türk milleti kimliğini, etnik kimliklerin ötesinde, tüm Türk vatandaşlarını kucaklayan ve bütünleştiren bir üst kimlik olarak tanımlamaktadır. Ayırımcı ve ırkçı değildir. Hal böyle iken bazı siyasilerin Türk’lüğü tartışmaya açma gayretleri ibretle izlenmektedir.

Türk silahlı kuvvetleri, siyasetin etkisinden arındırılmalı, emir komuta birliği sağlanmalıdır. Askeri liseler ve askeri hastaneler açılmalıdır.

Son anayasa değişikliği ile yönetim şeklimiz değişmiştir. Yeni sistemin sakıncaları görülmektedir. Devletimizin büyük millet meclisi hükümeti esası ile kurulduğu dikkate alınarak, meclisi esas alan bir yönetim sisteminin kurulmasının uygun olduğu anlaşılmaktadır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de belirttiği gibi; Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun idare, cumhuriyet idaresidir. Türkiye, adil ve özgür seçimlerin yapıldığı, iktidarın denetlenebildiği, eleştirenlerin cezalandırılmadığı, ifade özgürlüğünün kısıtlanmadığı, medeni ve demokratik bir ülke olmalıdır.

Yapay zekanın her alanda kendini geliştirdiği ve robot çağına girdiğimiz bu yüzyılda; düşünmeyi, öğrenmeyi, sorgulamayı sağlayan eğitim sisteminin yeniden tesis edilmesi çok önemlidir. Devlet okullarının eğitim kalitesinin arttırılması sağlanmalıdır. İyi eğitim veren okullar için iyi öğretmen yetiştirilmesi şarttır.

Hapishane sayılarımızı değil, sosyal devlet olmanın gereği, Türk devletinin bütün fertlerinin uygun eğitim ve öğretim görmesi için fırsat ve eşitlik sağlanmalı ve okul sayılarımızı arttırıcı planlamalar yapılmalıdır.

Gençlerimizin geleceklerini yurt dışında aramaları kabul edilemez. Eğitimli, kaliteli gençlerimiz yurt dışına giderken; yerlerine Suriyeli, Afgan, Afrikalı gençlerin gelmesi ülkemiz için beka sorunudur. Mutlaka önüne geçilmelidir.

Demografik yapımızı bozmayı amaçlayan sığınmacı sorunu mutlaka çözülmeli, bu sorunun ülkemizi bölme amaçlı, uluslararası bir saldırı olduğu görülmelidir. Gelen sığınmacıların ülkelerine gönderilmeleri sağlanmalıdır.

 Bazı çevrelerin anayasamızın ilk dört maddesine göz diktiğini esefle görüyoruz. Devletin şekli, cumhuriyetin niteliği, devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkentini ortaya koyan bu maddelerin değiştirilebileceğini anlatmaya çalışan, birliğimize, bütünlüğümüze göz diken art niyetli kişilere toplumca tepki gösterilmelidir.

Terörist başını affetmeye yönelik gayretleri ibretle izliyoruz. Bu şahsa kurucu lider ve benzeri yakıştırmalar; senelerce teröristlerle mücadele etmiş arkadaşlarını şehit vermiş olan biz emekli askerleri üzmektedir. Terörist başının affedilmesi ile yetinilmeyeceği, uzun vadede bunun ülkemizin bölünmesine yol açabileceği akıldan çıkarılmamalıdır.

 Türkiye'nin bekası için ekonomik istikrar, teknolojik bağımsızlık, jeopolitik denge ve sosyal refah kritik öneme sahiptir. Bu sorunların çözümü, uzun vadeli stratejik planlama, eğitim reformu ve milli üretim hamleleriyle mümkün olacaktır.

Saygıdeğer dostlar

Üç yıldan beri Türkiye Emekli Subaylar Derneği'nin kayyum ile yönetildiği için duyduğumuz rahatsızlığı, kuruluş günlerimizde anlatıyorum. Ne yazık ki demokratik şartlarda merkez yönetim seçimlerinin yapılması ve seçilecek yasal yönetimin görevi devralması dilediğimiz, bu yıl da yerine gelmemiştir. Umuyor ve diliyoruz ki, 2025 yılı içinde bu dileğimiz gerçekleşir.

Sevgili dostlar,

Daha nice 5 Nisanlara ulaşmak dileği ile

Büyük Atatürk’ü

Şehitlerimizi,

 Gazilerimizi ve sonsuzluğa uğurladığımız meslektaşlarımızı bir kere daha saygı ve şükranla selamlıyorum.

Katılımınız için teşekkürlerimi ve saygılarımı sunarım.”