Türkiye'nin siyasi arenasında uzun süredir demokrasiyi ve çoğulculuğu savunan partiler arasında İYİ Parti, Tek adam sistemi ve özgürlükçü söylemleriyle dikkat çekmisti Ancak son yaşananlar, partinin kendi iç dinamiklerinde bu ilkelere ne kadar sadık kaldığını sorgulatmaktadır. Rıdvan Uz'a karşı başlatılan ihraç süreci, partinin kendi içinde ne derece demokratik olabildiğini gözler önüne seriyor. Bu süreç, sadece İYİ Parti'nin kurumsal kimliği ve politikalarıyla ilgili değil, aynı zamanda Türkiye'yi yönetme iddiasındaki bir partinin ne kadar şeffaf ve çoğulcu olabileceği konusunda ciddi soru işaretleri doğuruyor.
İYİ Parti, kuruluşundan bu yana tek adam yönetimine ve vesayet sistemine karşı durduğunu ilan etti. Ancak, yeni Genel Başkan Dervişoğlunun liderliğindeki İYİ partinin parti içinde farklı görüşlerin ifade edilmesini cezalandırılması, bu iddiaları çürütmüştür Rıdvan Uz'un fikirlerini dile getirdiği kapalı oturumun ardından ihraç süreciyle karşılaşması, partinin eleştiriye ne kadar tahammül edebildiğini göstermektedir. Bu durum, İYİ Parti'nin Eski Lideri Meral Akşener'in Vesayetinden kurtulamadığı otoriter bir tutum sergilediği algısını güçlendiriyor.
Parti içinde farklı seslerin susturulması, İYİ Parti'nin demokratik yapısını zedelemektedir. Bir parti, içindeki tüm üyelerin görüşlerini özgürce ifade edebildiği bir platform sunmak zorundadır. Aksi takdirde, dışarıya verdiği demokrasi ve çoğulculuk mesajları inandırıcılığını kaybeder. Rıdvan Uz'a yapılan muamele, İYİ Parti'nin bu konuda sınıfta kaldığını göstermektedir.
Bu durum, İYİ Parti'nin Türkiye'yi yönetme iddiasını da ciddi şekilde zayıflatmaktadır. Demokratik değerleri savunan bir parti, öncelikle kendi içinde bu değerleri yaşatmak zorundadır. İçerde farklı düşünen üyelerini susturan bir yapı, ülke genelinde demokrasi ve özgürlük vaatlerini nasıl gerçekleştirebilir? İYİ Parti'nin bu tutumu, partinin iddialarının samimiyetini sorgulatmaktadır.
Müsavvat Dervişoğlu liderliği altında İYİ Parti, Türkiye'yi tek adam sisteminden kurtarmak için mücadele ettiğini iddia ediyor. Ancak, parti içinde eleştirel seslere karşı gösterilen bu tahammülsüzlük, İYİ Parti'nin kendi içinde de bir vesayet sistemi oluşturduğunu göstermektedir. İYİ Parti'nin eleştiriye açık, çoğulcu bir yapı sergilemesi beklenirken, aksine, Eski lider Meral Akşener vesayeti altında şekillenen bir parti görüntüsü vermesi hayal kırıklığı yaratmaktadır.
Sonuç olarak, İYİ Parti'nin Rıdvan Uz'a karşı tutumu, partinin demokrasi ve çoğulculuk söylemlerini ciddi şekilde zedelemiştir. Partinin kendi içinde eleştiriye tahammül edememesi, Türkiye'yi yönetme iddiasındaki bir yapının inandırıcılığını kaybettirmektedir. İYİ Parti'nin, gerçekten demokratik ve çoğulcu bir yapı sergileyebilmesi için, iç dinamiklerinde de bu değerlere sadık kalması gerekmektedir. Aksi takdirde, vesayetten kaçarken vesayete teslim olan bir parti görüntüsünden kurtulması mümkün olmayacaktır.