10 Haziran 2014’te Musul’un kontrolünü ele geçiren IŞİD, Irak’taki kontrol alanını genişletmeye ve Sünni olmayan tüm gruplara katliam uygulamaya devam etti. Son olarak Irak Ezidilerine uyguladıkları zulüm soykırım boyutlarına ulaşınca, batı dünyasının tepkisini daha şiddetle çeken IŞİD’e karşı ortak hareket etme kararı alan ABD, bölgeye askeri kuvvetlerini göndererek, Irak ordusu ile birlikte örgüte saldırdı.
7 ÜLKE DAHA KÜRTLERE SİLAH VERECEK
Bu doğrultuda, özellikle Kerkük ve civarının korunmasında Peşmerge güçleri ile birlikte IŞİD’e karşı savaşan YPG ve PKK, daha ağır silah talebinde bulundu. Bazı ülkeler bu talebi olumsuz karşılarken bir kısmı da destek olmaya karar verdi. Son olarak ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, yaptığı açıklamada, ülkesinin ve Irak merkezi hükümetinin desteğine ilaveten, 7 ülkenin daha, Irak'ın kuzeyindeki Peşmerge güçlerine acil ihtiyaç duyulan silahlar ve teçhizat sağlama taahhüdünde bulunduğunu belirtti.
IŞİD Mİ, PKK MI?
Türkiye, en hayati sorunlarından biri olan Kürt sorununda kalıcı bir barışa ulaşmak amacıyla çözüm süreci adımları atmaktayken, yanı başında, daha ağır silahlarıyla PKK’nın varlığı bu süreci nasıl etkiler? Tüm bu silahlanma, Türkiye’nin güvenliğine ne tür bir tehdit oluşturur? Öte yandan, şu an bölgede terörün ana kaynağı olan IŞİD’e karşı ne yapılmalı? Bu soruların cevabını AjansHaber’e değerlendiren Gazi Üniversitesi öğretim üyesi ve Ankara Strateji Enstitüsü uzmanlarından Doç. Dr. Fatma Taşdemir, bölgedeki zeminin her zamankinden daha kayan olduğunu atılacak adımlarda önceliğimiz ülke güvenliğini korumak olması gerektiğini kaydetti.
“O SİLAHLAR TÜRKİYE’YE DÖNECEK”
Sınırımızın hemen yanında, Kürtlerin silahlandırılmasının büyük bir risk olduğunun altını çizen Doç. Taşdemir “Sonuç itibariyle, çözüm sürecindeki en önemli talebimiz, PKK’nın silah bırakmasıydı. PKK’nın IŞİD’e karşı bir araç olarak kullanılması ve daha büyük, ağır silahlarla silahlandırılması, belki bir dönem IŞİD ile mücadelede işe yarayacak ama o silahlar daha büyük bir güç olarak Türkiye’ye dönecek.” ifadelerini kullandı.
IŞİD, TÜRKİYE İÇİN DE BİR TEHDİT
Doç. Dr. Fatma Taşdemir açıklamalarına şöyle devam etti:
Ortam görüldüğü üzere çok kaygan, her zamankinden daha fazla belirsizlik hâkim. Tabi burada Türkiye’nin yaptığı, dillendirilen ya da dillendirilmeyen, çok vahim hataları da var. IŞİD gerçeği bunlardan bir tanesi. IŞİD’in kuruluşunda Türkiye’nin rolü olduğu söylenirken, görüldüğü üzere 49 rehinemizi, geri bile alamıyoruz. Bir takım tavizlerin verilmesi gündemde. IŞİD’in Türkiye’ye dönük bir tehdit olma potansiyeli var. Arada Türkiye’ye yönelttikleri tehditler var, Türkiye’den katılan üyelerin dönüp Türkiye’ye karşı kullanılması gibi durumlar da var.
“ARAP BAHARI, EN ÇOK PKK’YI GÜÇLENDİRDİ”
Burada sorulması gereken önemli sorunun önceliğimizi IŞİD’e mi, PKK’ya mı vereceğimiz olduğunu belirten Taşdemir “Çünkü Arap Baharı ile birlikte, bölgede en çok güç kazanan ve her bakımdan güçlenen yapı, PKK oldu. Ülkemizdeki hassas durum neticesinde, PKK gerçeği her zamankinden daha büyük bir risk olarak karşımıza çıktı. Bu tehditlerle mücadele ederken, ikisini birlikte düşünmemiz lazım ama hassas konjonktürü göz önünde tutarak, PKK ayağına biraz daha ağırlık vermeliyiz.” şeklinde konuştu.
“MÜZAKERE MASASINDA, ELİ DAHA GÜÇLÜ BİR PKK VAR”
Geldiğimiz noktada PKK’nın önemli bir güç olduğunu üstelik kendilerinin de bunu deşifre etmeye başladığını hatırlatan Doç. Dr. Fatma Taşdemir açıklamalarını şöyle bitirdi:
‘Tekrar savaş durumuna geçebiliriz, her zamankinden çok daha güçlüyüz’ diyorlar. Bu şu anlama geliyor; müzakere masasına oturduklarında, çok daha güçlü talepler dile getirebilirler. Bir de dünya devletleri, IŞİD’i daha büyük tehlike olarak görüyorlar. Öte yandan IŞİD, Ortadoğu’daki dengeleri korumak adına bir paravan aynı zamanda. Bu durum, PKK’yı silahlandırmak için de kullanılacak. Pek çok ülke silah göndermeyeceğini söylüyor ama batı için radikal İslam, çok daha büyük bir tehdit. Yoksa Türkiye’nin istikrarını düşüneceklerini sanmıyorum. Dolayısıyla, çözüm sürecinde eli daha güçlü bir PKK’dan bahsedebiliriz. Taleplerini, federasyon gibi uç noktalara götüreceklerini sanmıyorum ama şimdiye kadar istediklerinin fazlasını isteyeceklerdir diye düşünüyorum.
KAYNAK: AjansHaber