YAKIŞIKSIZ - DURUM: Turgut Reis Tabyası ’nın Acınası Hali
Bayram nedeniyle ziyaretime gelen misafirlerimi Çanakkale’de görülecek yerleri anlatırken oldukça yakınımızda bulunan Turgut Reis Tabyalarından bahsettim.
Haliyle de merak konusu oldu ve hep birlikte Güzelyalı doğusundaki sırtlarda bulunan Turgut Reis Tabyalarını görmeye gittik.
Ama öncelikle sizlere Turgut Reis Tabyalarının öyküsünden bahsedeyim.
1890’lı yıllarda Alman İmparatorluğu Donanması'nın büyük savaş gemilerinden biridir. İlk yapıldığında SMS Weißenburg adını taşıyan zırhlı geminin üç adete 280 mm’lik ikiz namlulu toplar bulunmaktaydı. Bir müddet kullanıldıktan sonra ciddi bir yenileşmeden geçirilerek 1910 yılında Osmanlı İmparatorluğuna satılmış ve adı da Turgut Reis yapılmıştır.
1912-13 Balkan Savaşlarında Yunanlılara karşı savaşa katılmış, Çanakkale Harbinde Çanakkale Boğazından aşırtma atışları yaparak Gelibolu muharebelerinde askerlerimiz ateş desteği vermişse de o günün koşullarına gör oldukça yavaş bir seyir hızına sahip olduğu için Birinci Dünya savaşında etkili şekilde kullanılmamıştır.
I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlı İmparatorluğunca savaş tazminatı olarak Japon İmparatorluğu'na verildiyse de Japon İmparatorluğu gemiye almayıp 1924'te Türkiye'ye iade etmiştir. Turgut Reis gemisi 1924 yılından itibaren Gölcükte yaklaşık on yıl süreyle “sabit okul gemisi “görevini yapmıştır. Sonraki yıllarda tersane işçiler için yatakhane olarak kullanılmıştır. Ancak İkinci Dünya savaşı öncesinde bir tedbir 1936'da sökülen silahlarından ikisi Çanakkale Boğazı'nı savunmak üzere Turgut Reis Bataryası adı verilerek Güzelyalı sırtlarında inşa edilen tabyalara monte edilmiş ve üzerleri saç ile kapatılmıştır. Turgut Reis Savaş gemisi 1950’li yılların ikinci yarısında tamamen hurdaya ayrılıp parçalanmıştır.
İşte bugün için Çanakkale/Güzelyalı sırtlarında Turgut Reis Bataryası olarak anılan tabyaların hikayesi budur.
Çanakkale’ye gelip de bu tabyaları görmeden gitmek sanırım en büyük eksikliktir.
Yıllara meydan okurcasına sanki ateşlesek dağı taşı titretecek gibi tüm heybetiyle duran ikiz namlulu Bataryaların hali ve bulunduğu çevre ne yazık ki gerçekten acınası haldedir. Top namlularının içine taşar atılmış, namluların içi çerçöp ve taşlarla doludur.
Ayrıca bataryaların ve namluların üzerlerindeki kazınmış veya boya ile yazılmış isimler ve yazılar tarihe saygısızlıktır. Boyalı yerler iyice yıpranmış ve bakımsızdır.
Bataryaların yanına konulan çöp konteynerleri uzun süredir boşaltılmadığı için olsa gerek, çöpler ve naylon poşetler rüzgârın da etkisiyle sağ solu dağılmış ve çevreyi aşırı kirletmiştir.
Bölge tamamen çam ormanları ile kaplı bir bölgedir. Tabyalar alanında kırılmış bira şişeleri, su pet şişeleri havaların ısındığı bu günlerde mercek görevi görerek yangın çıkarması hiç de uzak bir ihtimal değildir.
Turgut Reis’in tarihi toplarının adeta kaderine terkedilmiş olması, gerçekten utanılacak bir durumdur. Ayıptır.
Tabyanın yanına gelen ziyaretçilere hizmet vermesi için yapıldığı anlaşılan küçük binanın çatısı çökmüş viraneye dönmüştür.
Her iki top mevzilerinin de kapıları açıktır. Yarın hırsılar içine girip de demir aksamları söküm götürse eminim ki kimsenin ruhu bile duymayacaktır.
Yani anlayacağınız tarihi alanların öncelikle korunma görevi bizim, halkın görevidir. Ne yazık ki bu bilinç yoktur.
Devlet gerekli tabelalarını koymuş, uygun bir ortam hazırlamıştır. Ama bizler, orayı ziyaret edenler ne yazık ki tarihi değerlerimize ve tarihi mekanlarımıza yeteri kadar özen göstermemişiz. Bu ayıp orayı kirleten cahillerin ve saygısızlarındır.
Turizm açısından oldukça anlamlı bir yer olan Turgut Reis Tabyalarının bakımını ve korunmasını üstlenen devlet kurumu yetkilileri de bir zahmet gidip oraları ziyaret etsinler, halini görsünler.
Bütün bu saydığım eksiklikler en fazla bir günlük çalışma ile giderilir, tertemiz ve güvenli hale getirilir.
Bizden duyurması.
Ama bu konunun da takipçisi olacağım.
Yine ayrıca kaderine terk edilmiş tarihi mekanlar varsa da bunları da tek tek kaleme alacağım.
İyiye iyi kötüye kötü demek bizim işimiz olsa gerek.