YORUM NE DEMEK? ANALİZ NE DEMEK? YA DA SON ZAMANALARDA TÜRKİYE’DE NELER OLUYOR? -2
Son zamanlarda yaşanan siyasal ve toplumsal olgulara sosyolojik bağlamda sebep olan etmenleri tespit etmek için bir yıl önceye gitmemiz gerekir.
Geçen yıl yapılan cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimleriyle bu yıl yapılan yerel seçimlerin en sürpriz partisi İYİ Partidir.
Meral Akşener’in siyasal akla ve mantığa sığmayan tuhaf siyasal kararları, partisini ve Türk seçmenini her seçim öncesi bloke eden enteresan dayatmaları, yaşadığımız şu çalkantılı günlerin de sebepleri arasında sayılması gerekmektedir.
Türkiye’de İYİ Partiyi parlatan siyaset sahnesine taşıyan, bir anda siyaset sahnesinden inmeye zorlayan da yine bizzat Meral Akşener’dir.
Meral Akşener’in ustaca aldığı ve uyguladığı siyasal kararlar en çok AKP’ye yaramıştır. Adeta AKP için muhalefeti yeniden tanzim eden yine Meral Akşener, bilinçli bir siyasal harakiri yaparak hem CHP’yi dizayn etmiş ve hem de AKP’ye alternatif olacağı değerlendirilen İYİ Partiyi tabela partisi seviyesine indirmeyi başarmıştır.
Meral Akşener sonrasında alınacak akıllı bir kararla AKP’nin güçlü bir alternatifi olabilecek İYİ Partiyi kişisel hırs ve egoları ile berbat edenler yine İYİ Partiyi yönetmek için liderlik yarışında dayanışma içinde olanlardır. Özellikle Mehmet Tolga Akalın ve Rıdvan Uz gibi şahsiyetlerdir.
Günlük ve dar düşünen, siyaset stratejiden uzak egosu yüksek siyasetçiler ne yazık ki Meral Akşener’i de aratacakları belli olmuştur.
Akşener ve benzerleri sayesinde Türk siyaseti parçalı hale gelmiştir.
2023 seçimleri sonrası ortaya çıkan çok parçalı meclis aritmetiği, hiç kuşkusuz AKP ideologlarının arayıp da bulamayacağı bir durumdur.
AKP ve Erdoğan karşında seçim kaybetmeyi alışkanlık haline getirmiş Kemal Kılıçdaroğlu, şimdilerde kenardan kenardan siyasetçilik oyunu oynarken ve geleceğe dair beklentilerinin olması da enteresandır.
Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra CHP Genel Başkanlık koltuğuna oturan Özgür Özer, seçildiği günden bu yana güçlü bir siyasi lider profili olmaktan çok, patronu tarafından birilerinin hatırı için kısa süreliğine genel müdür yapılmış bir kişilik özelliğini taşıyor izlenimi vermektedir.
CHP’nin perde arkası lideri hiç kuşkusuz İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’dur.
Ekrem İmamoğlu kişilik olarak, AKP Genel Başkanının taşıdığı kıvraklığa, zekaya ve karaktere sahip bir siyasetçidir. Olasılıkla da 2028 genel seçimlerinde kuvvetle muhtemel cumhurbaşkanı adayı ve CHP Genel Başkanı namzedidir.
AKP, yani Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakın kadro ekibi siyasal, sosyal, sosyolojik ve ideolojik bağlamda YENİ TÜRKİYE için her türlü hazırlığını yapmış ve tamamlamış. Ancak AKP’nin YENİ TÜRKİYE’si uluslararası arenada tanınması ve uluslararası trafiğe çıkabilmesi için yurt içinde kendisini anayasal olarak tescil ettirmesi gerekmektedir.
İşte bu tescil için de önce TBMM’de, sonra da halk nezdinde YENİ TÜRKİYE ve TÜRKİYELİLER için acilen yeni bir anayasal kimliğe ihtiyaç vardır ve AKP tüm gücü ve kadroları ile yeni anayasa için harekete geçmişe benzemektedir.
Son zamanlarda art arda yaşanan olayları bu pencereden bakarak değerlendirmekte fayda vardır.
Öncelikle AKP ve MHP arasında süren sıkı pazarlıkların bir netice vermediğini değerlendiriyorum. AKP’nin hesaplamalarına göre YENİ ANAYASA’nın meclisten en az dört yüz oyla geçmesinin ve aykırı ses çıkaracak Türk Milliyetçilerinin baskılanması için AKP’nin MHP’ye hiç olmadığı kadar ihtiyacı vardır. AKP, MHP’yi elde tutabilmek adına her türlü girişimi ve fedakarlığı yapmaktadır.
Yurt dışı operasyonlarının başlaması, Savunma Sanayi haberlerinin, doğalgaz ve petrol bulma haberlerinin gazete sayfalarını ve TV e ekranlarını süslemesi boşa değildir.
Bilmem kaç kere tekrarlanan Yargıtay Başkanlık seçimlerinin sonuçlandığı günlere denek gelen Sinan Ateş cinayetinin savcılık soruşturmasının tamamlanıp mahkemeye intikal ettirilmesi, mafyatik olaylar üzerinden üç emniyet müdür yardımcısının darbe girişiminde bulunma iddialarının komik şekilde dillendirilmesi, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasının bir anda medyatik hale getirilmesi,
Bu siyasal ve adli çalkantılar içinde zaten gırtlağına kadar borca batmış, geçim sıkıntısı çeken ve hızla yoksulluk bataklığına sürüklenen Türk halkına daha büyük acı reçete yazdığını söyleyen Maliye Bakanının açıklamaları hengame arasında kaynayıp gitmektedir.
Uzun süredir cezaevinde bulunan PKK eksenli parti mensuplarının ve yöneticilerinin mahkeme kararlarının açıklandığı gün, cezaevinde yatan yaşlı emekli generallerin cumhurbaşkanlığınca affedilerek salıverilmeleri beklenmedik tesadüfler olmaz. Hepsinin bir pazarlığın ürünü olduğunu düşünmeden edemiyorum.
Özgür Özel’in ve ardından Ekrem İmamoğlu’nun ülkemizdeki kaçak göçmeleri ve özellikle de Arap kökenli Suriyelileri kutsamaları ve onlar lehine güzelleme yapmaları AKP-CHP arasında süren bir pazarlığında devamı niteliğinde sayılamaz mı?
Değerli okuyucularım;
Türkiye üzerinde birilerinin çok ciddi hesapları varken, Türkiye’ye ve Türk Milletine sahip çıkması gereken Atatürk’ün partisi CHP, aşırı neoliberal politikaların ve politikacıların esareti altındadır.
Ne yazık ki bir Özgür Özel gerçeği ortada durmaktadır. Stratejik derinliği olmayan siyasal ve Atatürkçülük anlayışıyla hareket eden ve sadece Atatürk’ün adını anarak Atatürkçülük yaptığını sanan Özgür Özel, Kemalist ideolojiden ve Kemalist gerçeklerden çok uzaktadır. AKP’nin hayalini kurduğu YENİ TÜRKİYE’nin YENİ ANAYASA’sını meclisten geçirecek olan emanetçi ve geçici bir genel başkan olma yolunda hızla ilerlemektedir.
Oysa ki kendisine yerel seçimlerde AKP karşında büyük başarıları bahşeden Türk Milletidir, Atatürkçülerdir. Ne yazık ki gerek Özgür Özel ve gerekse özel olarak parlatılan Ekrem İmamoğlu söz, eylem ve kararları ile Türklüğe, Türk Milletine ve Atatürkçülüğe oldukça mesafeli durmakta, olaylara yanlış bir pencereden bakmakta ve adeta DEM ve AKP penceresinden Türklüğe ve Atatürkçülüğe rol biçmektedir.
Son zamanlarda Türkiye’de ardı ardına yaşanan siyasal ve sosyal olaylar tesadüfi değildir ve bir plan çerçevesinde sürüp gitmektedir.
Geçim derdi ve yoklukla meşgul edilen Türk Milletinin gözünün önünde Atatürk Türkiye’si kayıp gitmektedir.
Basından edindiğimiz izlenime göre AKP ile iyice siyasallaşan ve hatta çeşitli cemaat ve tarikatların devlet kadrolarında cirit attığı yazılık çizilmektedir.
Devletimiz de ne yazık ki yaşanan olayları bizim gibi tribünlerden izlemekte.
Yurt içinde ve dışında asayiş olaylarıyla, PKK ve FETÖ mücadelesi ile meşgul edilmektedir.
Devletimiz yargı erki , kanunsuzlukların ve her türlü yolsuzlukların üzerine gitmesi Türk Milletinin ve vatanının bütünlüğü için hayati önemdedir.
Sonuç olarak özellikle yerel seçimlerden sonra hareketlene olayların kökeninde “Türkiyelilerin” YENİ TÜRKİYE için YENİ ANAYASA yapma arzusu yer almaktadır.
Hatta bugün ki siyasal ve kamusal tablo içerinde siyasi partiler bağlamında Türkiye’de Türk Milleti olarak, Atatürkçü ve Türk Milliyetçileri/ulusalcıları olarak hepimiz ölmüşüz de arkamızdan ağlayacak parti de kalmamışa benzemektedir. Olanlarında gücü bizlere yetmeyecek kadar zayıftırlar.
Ruhun şad olsun atam.