Çanakkale Haber

ASKERİ HABİTUS ve KEMALİZM MEDENİYETİ - I

GÜNCEL 23.09.2024 - 09:29, Güncelleme: 24.09.2024 - 09:29 21538 kez okundu.
 

ASKERİ HABİTUS ve KEMALİZM MEDENİYETİ - I

Türk Devleti yıllar yılı kahraman vatandaş, kahraman asker anlayışı ile nesiller yetiştirmiştir.

Asker olmak isteyen her gencin daha en başta, asker olmadan önce sivil okulların, ailesinin,  sivil ortamın, basın ve yayın organlarının, sosyal medyanın, yani toplumsal sivil habitusun etkisi altındadır. Zihniyeti de sivil habitus menşeilidir. Sivil habitusun sarıp sarmaladığı sivil ruhlu ve sivil zihniyetli bir genç, nasıl olur da askerlik mesleğine adım attıktan sonra bambaşka bir karaktere, askeri zihniyet geçebilir ki? İşte buna neden olan ilk etken “Askeri Alan”dır. Askeri Alan, askerlerin kontrolü altındaki karada , denizde ve havadaki fiziki alanın adıdır. Askeri alan içerinde askeri kurallar geçerlidir. Askeri alanın sınırlarını belirleyen ve bu alanda askeri kuralların yaşamasını sağlayan en önemli otorite anayasadır,. Kanunlar, yönetmelikler ve günlük emirlerdir. İşte bu “Askeri Alan” içerinde askerleri yetiştiren, askeri asker yapan şeyin adı “Askeri Habitus”tur. “Habitus” kavramı Fransız sosyolog Pierre Bourdieu’nun sosyoloji bilimine kazandırdığı bir kavramdır. Habitus; “her bireyin kendi toplumsallaşma süreci boyunca kendi bedeninde içselleştirdiği nesnel varoluş koşulları o birey için kalıcı ve aktarılabilir habitusu oluşturur.” “Habitus, bireydeki toplumsallığı, şimdileşmiş tarihi (yani günlük yaşamdaki sanı ve algılamalarına neden olan öngörüleri) ve öznelleşmiş nesnelliği ifade eder. Habitus sayesinde, bireyler eylemlerini içinde bulunduğu toplumsal alanla karşılıklı olarak tanınır, bildik, tanıdık ve eylem şeklinde günlük hayatını zorlanmadan sürdürür.”  Bu hayat şekli ülkeden ülkeye, milletten millete göre de değişir. O halde Pierre Bourdieu habitusunu “askeri habitus” olarak yorumlayacak olursak; Askerlik mesleğine giriş yapan ve askeri alana ayak basan her birey, büyük bir askeri kültür şokuna maruz kalarak askerleşmeye başlar ve askeri toplumun ferdi olma sürecine girer . Askeri alanda aldığı askeri eğitim ve öğretimlerle asker zihniyeti ve  askeri habitusları şekillenmeye ve oluşmaya başlar.   Zaman içinde her asker, askeri düşünceyi, zihniyeti ve askeri davranış kalıplarını sergilemeyi kendi bedeninde ve zihninde içselleştirerek içinden çıktığı sivil toplumdan hızla ayrışırken, bireysellik yerine askerî toplumsallığı  esas alan  askeri bir zihniyete ve askeri habitusa kavuşur. Asker kişilere eğitim ve öğretimlerle aktarılan askeri habituslar (alışkanlıkları) asker kişilerde kalıcı yaşam şekline dönüşür. Bu kişiler artık gelecek nesillere de aktaracak şekilde askeri habitusun bizzat oluşturucusu haline gelirler. Askeri Habitus;  askerler, askeri zihniyetli bireyler olarak oluşturdukları askeri toplumların yaşam koşullarını, geçmiş ve şimdiki yaşam tarihlerini ve gelecekte yaşayacakları olası hadiseleri kendi ruh ve bedenlerinde nesnelleştirerek, asker zihniyetli birey ve asker zihniyetli kurumlar oluştururlar. Askeri Habitus sayesinde her asker birey, askerce davranışlarının asker toplumu içinde sergilemekten sorumludur. Askerler, sahip oldukları askeri zihniyet nedeni ile hemen hemen aynı düşünce ve eylem kalıbına sahip olarak meslek hayataları boyunca yaşarlar ve hatta emekliliklerinde de sivil hayata uyum sorunları yaşayarak ömürlerini tamamlarlar. Bu bilgiler ışığında Türk Harp Okullarında yetişen her Harbiyelinin oldukça yüksek seviyede, ülkesi, devleti ve ulusu için ölümü göze aldıracak seviyede çok büyük oranda askeri habitusa sahip olmaları Harp Okullarında askeri zihniyetin yüksek tecellisinin de göstergesidir. Bu durum Türk devletinin ve Türk ulusunun yararınadır. Türk ordusunun kudret ve heybetinin tarihsel olarak devam ettiğinin de göstergesidir. Çünkü her teğmen, kıtaya çıktığı ilk günden itibaren kendisinin ne gibi olaylarla karşılaşacağını, ne gibi savaş veya muharebe koşullarına maruz kalacağını kendini yetiştiren okul sıralarında komutanlarından zaten öğrenmiştir. Kara Harp Okulu öğrencileri karacı subaylardan, Hava Harp Okulu öğrencileri havacı subaylardan, Deniz Harp Okulu öğrencileri de denizci subaylardan ileride ne gibi olaylar yaşayacağının askeri habitusunu öğrenirler. Bu sadece Türk ordusuna ve Türk askerine mahsus değildir. Tüm dünya ordularında da sitem aynı şekilde işler. Türk askerlerinin askeri habituslarını anayasa, ilgili kanun ve yönetmeliklerin Türk Ordusuna ve askerine bizzat yüklediği sorumluluklar ve verdiği vazifeler belirler. Bir ordunun askeri zihniyetini değiştirmek istiyorsanız anayasa, kanunlar ve yönetmeliklerde askerlerin yetki ve sorumluluklarını  yoketmeli  veya yeniden yazmalısınız. Devletlerin ordularını, devlet kuran iradenin zihniyeti şekillenir. Devlet kuran irade; devleti, milleti ve vatanı korumak ve kollamak üzere bir ordu yetiştirmek istiyorsa Türk Silahlı Kuvvetleri gibi bir ordu yetiştirir. Böyle bir yapının  askeri habitusu yok etmek ancak ve ancak bir kişiyi, bir aileyi, bir zümreyi veya belli inanç sahiplerini korumak üzere yapılabilir. BSahis veya bir zümreye hizmet etmek ve korumak üzere  bir ordu yetiştirmek isteniyorsa bunun en berbat örnekleri  Afganistan'da  Taliban ordusu veya Afrika’nın kabile devletlerinin ordusunda görmek mümkündür. Hiç kimse unutmasın ki Saddam’ın ordusu kurşun atmadan ülkesini ABD’lilere teslim etmiştir. Çünkü Saddam’ın ordusunda milli bir ruh, vatan ve millet sevgisi veren askeri habitusu yeterince güçlü değildi.  Sonuç olarak 2024 yılında Türk Harp Okullarından mezun olan teğmenlerimiz hemen hemen tamamı Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Milli Türk Ordusunun bütün askeri habitusal özelliklerini taşıyarak mezun olmuşlardır. Teğmenlere bu askeri habitusu veren ana kaynak anayasamızın değişmez maddeleri ile 66 maddesindeki Türk vatandaşlığı tanımıdır. Teğmenlerin davranışlarından rahatsız olanlar ya cahilliklerinde ya da art niyetliliklerinden dolayı rahatsız olabilirler. Türk Silahlı Kuvvetleri, mevcut anayasanın değişmez maddeleri geçerli olduğu sürece kim ne yaparsa yapılsın Mustafa Kemal’in askeri ve ordusu oarak kalmaya, Türk Milletini ve vatanının  korumaya devam edecektir. Yarın anayasanın değişmez maddelerini kökten değiştirilir veya sulandırırsa, yani bambaşka yeni bir devlet kurmaya kalkılınırsa işte o zaman yandı keten helvası. Çünkü bu yeni durumda Türk ordusunda etnik ve dini manada sen ben kavgasının çıkması kaçınılmaz olacak, Türklüğe, Atatürk’e ve Atatürkçü düşünce yapısına hem yasal hem de fiili olarak saldırılar artacaktır.  Türk Ordusunun askeri habitusu, Atatürk’ün kurduğu Türk Ordusunun habitusunu taşımak ve muhafaza etmek zorundadır.  Anayasanın değişmez maddeleri değiştirilir veya sulandırılırsa Türklük ve Atatürk değerleri, hazırlanacağı iddia edilen yeni anayasada vitrin süsü gibi ikinci plana itilirse Türk milletinin ve vatanının ve hattta devletinin ve her birimizin  başı yaşamsal olarak  ciddi belaya girecektir. Bunu her vatan severin her aklı başında siyasetçinin fark etmesi gerekmektedir.   Atatürkçe habitus ve Kemalizm Medeniyeti Yukarıda yazdığıklarımdan da anlaşılacağı üzere devletler kendi vatandaşlarını, yargısını, askerlerini, polislerini ve diğer devlet görevlilerini nasıl bir sosyolojik anlayışla veya nasıl bir habitusla yetiştirileceği  devleti kuran iradenin yazdığı anayasal düzenle belirler.  Devlet; toplumu ve yetiştirdiği nesilleri, anayasanın  belirlediği sosyolojik hedeflerine göre yetiştirir, yönlendirir ve şekillendirir. Türk devleti yıllar yılı kahraman vatandaş, kahraman asker anlayışı ile nesiller yetiştirmiştir.e Dvletimizi kuran kurucu iradenin baş mimarı ve esas sorumlusu Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce yapısında gençlerin nasıl yetiştirileceği açık ve nettir. Mustafa Kemal Atatürk öğretmelere “Öğretmenler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” demesi boşuna değildir. Atatürk’ün onuncu yıl nutkunda Türk Milletine ulaşması gereken hedef olarak belirlediği “muhasır medeniyet”; Esasında Kemalizm medeniyetinin bizzat kendisidir.  “Mustafa Kemal Alan”ınında yani Türkiye’de Mustafa Kemal habitusunun ana ideal ve ideolojik hedefi Türk Milleti için “Kemalizm Medeniyeti”nin bizzati kendisidir. Kemalim Medeniyetine ulaşmanın yolu Kemalist düşünce ve ideoloji ile mümkündür. Atatürkçü düşünce değerlerinin bütüncül adı Kemalizmdir. Türkiye’de “Atatürkçü habitus”a sahip olmayanın Türk Milletini refah ve mutluluğa ulaştırması mümkün değildir.  “Atatürkçü Habitus”u olmayanın “Kemalist ideolojisini ve Kemalizm Medeniyeti”i idrak etmesi de mümkün değildir.  
Türk Devleti yıllar yılı kahraman vatandaş, kahraman asker anlayışı ile nesiller yetiştirmiştir.

Asker olmak isteyen her gencin daha en başta, asker olmadan önce sivil okulların, ailesinin,  sivil ortamın, basın ve yayın organlarının, sosyal medyanın, yani toplumsal sivil habitusun etkisi altındadır. Zihniyeti de sivil habitus menşeilidir.

Sivil habitusun sarıp sarmaladığı sivil ruhlu ve sivil zihniyetli bir genç, nasıl olur da askerlik mesleğine adım attıktan sonra bambaşka bir karaktere, askeri zihniyet geçebilir ki?

İşte buna neden olan ilk etken “Askeri Alan”dır.

Askeri Alan, askerlerin kontrolü altındaki karada , denizde ve havadaki fiziki alanın adıdır. Askeri alan içerinde askeri kurallar geçerlidir. Askeri alanın sınırlarını belirleyen ve bu alanda askeri kuralların yaşamasını sağlayan en önemli otorite anayasadır,. Kanunlar, yönetmelikler ve günlük emirlerdir.

İşte bu “Askeri Alan” içerinde askerleri yetiştiren, askeri asker yapan şeyin adı “Askeri Habitus”tur.

“Habitus” kavramı Fransız sosyolog Pierre Bourdieu’nun sosyoloji bilimine kazandırdığı bir kavramdır. Habitus; “her bireyin kendi toplumsallaşma süreci boyunca kendi bedeninde içselleştirdiği nesnel varoluş koşulları o birey için kalıcı ve aktarılabilir habitusu oluşturur.”

“Habitus, bireydeki toplumsallığı, şimdileşmiş tarihi (yani günlük yaşamdaki sanı ve algılamalarına neden olan öngörüleri) ve öznelleşmiş nesnelliği ifade eder. Habitus sayesinde, bireyler eylemlerini içinde bulunduğu toplumsal alanla karşılıklı olarak tanınır, bildik, tanıdık ve eylem şeklinde günlük hayatını zorlanmadan sürdürür.”  Bu hayat şekli ülkeden ülkeye, milletten millete göre de değişir.

O halde Pierre Bourdieu habitusunu “askeri habitus” olarak yorumlayacak olursak;

Askerlik mesleğine giriş yapan ve askeri alana ayak basan her birey, büyük bir askeri kültür şokuna maruz kalarak askerleşmeye başlar ve askeri toplumun ferdi olma sürecine girer .

Askeri alanda aldığı askeri eğitim ve öğretimlerle asker zihniyeti ve  askeri habitusları şekillenmeye ve oluşmaya başlar.   Zaman içinde her asker, askeri düşünceyi, zihniyeti ve askeri davranış kalıplarını sergilemeyi kendi bedeninde ve zihninde içselleştirerek içinden çıktığı sivil toplumdan hızla ayrışırken, bireysellik yerine askerî toplumsallığı  esas alan  askeri bir zihniyete ve askeri habitusa kavuşur.

Asker kişilere eğitim ve öğretimlerle aktarılan askeri habituslar (alışkanlıkları) asker kişilerde kalıcı yaşam şekline dönüşür. Bu kişiler artık gelecek nesillere de aktaracak şekilde askeri habitusun bizzat oluşturucusu haline gelirler.

Askeri Habitus;  askerler, askeri zihniyetli bireyler olarak oluşturdukları askeri toplumların yaşam koşullarını, geçmiş ve şimdiki yaşam tarihlerini ve gelecekte yaşayacakları olası hadiseleri kendi ruh ve bedenlerinde nesnelleştirerek, asker zihniyetli birey ve asker zihniyetli kurumlar oluştururlar.

Askeri Habitus sayesinde her asker birey, askerce davranışlarının asker toplumu içinde sergilemekten sorumludur. Askerler, sahip oldukları askeri zihniyet nedeni ile hemen hemen aynı düşünce ve eylem kalıbına sahip olarak meslek hayataları boyunca yaşarlar ve hatta emekliliklerinde de sivil hayata uyum sorunları yaşayarak ömürlerini tamamlarlar.

Bu bilgiler ışığında Türk Harp Okullarında yetişen her Harbiyelinin oldukça yüksek seviyede, ülkesi, devleti ve ulusu için ölümü göze aldıracak seviyede çok büyük oranda askeri habitusa sahip olmaları Harp Okullarında askeri zihniyetin yüksek tecellisinin de göstergesidir.

Bu durum Türk devletinin ve Türk ulusunun yararınadır.

Türk ordusunun kudret ve heybetinin tarihsel olarak devam ettiğinin de göstergesidir.

Çünkü her teğmen, kıtaya çıktığı ilk günden itibaren kendisinin ne gibi olaylarla karşılaşacağını, ne gibi savaş veya muharebe koşullarına maruz kalacağını kendini yetiştiren okul sıralarında komutanlarından zaten öğrenmiştir.

Kara Harp Okulu öğrencileri karacı subaylardan, Hava Harp Okulu öğrencileri havacı subaylardan, Deniz Harp Okulu öğrencileri de denizci subaylardan ileride ne gibi olaylar yaşayacağının askeri habitusunu öğrenirler.

Bu sadece Türk ordusuna ve Türk askerine mahsus değildir. Tüm dünya ordularında da sitem aynı şekilde işler.

Türk askerlerinin askeri habituslarını anayasa, ilgili kanun ve yönetmeliklerin Türk Ordusuna ve askerine bizzat yüklediği sorumluluklar ve verdiği vazifeler belirler.

Bir ordunun askeri zihniyetini değiştirmek istiyorsanız anayasa, kanunlar ve yönetmeliklerde askerlerin yetki ve sorumluluklarını  yoketmeli  veya yeniden yazmalısınız.

Devletlerin ordularını, devlet kuran iradenin zihniyeti şekillenir.

Devlet kuran irade; devleti, milleti ve vatanı korumak ve kollamak üzere bir ordu yetiştirmek istiyorsa Türk Silahlı Kuvvetleri gibi bir ordu yetiştirir.

Böyle bir yapının  askeri habitusu yok etmek ancak ve ancak bir kişiyi, bir aileyi, bir zümreyi veya belli inanç sahiplerini korumak üzere yapılabilir. BSahis veya bir zümreye hizmet etmek ve korumak üzere  bir ordu yetiştirmek isteniyorsa bunun en berbat örnekleri  Afganistan'da  Taliban ordusu veya Afrika’nın kabile devletlerinin ordusunda görmek mümkündür.

Hiç kimse unutmasın ki Saddam’ın ordusu kurşun atmadan ülkesini ABD’lilere teslim etmiştir. Çünkü Saddam’ın ordusunda milli bir ruh, vatan ve millet sevgisi veren askeri habitusu yeterince güçlü değildi. 

Sonuç olarak 2024 yılında Türk Harp Okullarından mezun olan teğmenlerimiz hemen hemen tamamı Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Milli Türk Ordusunun bütün askeri habitusal özelliklerini taşıyarak mezun olmuşlardır. Teğmenlere bu askeri habitusu veren ana kaynak anayasamızın değişmez maddeleri ile 66 maddesindeki Türk vatandaşlığı tanımıdır.

Teğmenlerin davranışlarından rahatsız olanlar ya cahilliklerinde ya da art niyetliliklerinden dolayı rahatsız olabilirler.

Türk Silahlı Kuvvetleri, mevcut anayasanın değişmez maddeleri geçerli olduğu sürece kim ne yaparsa yapılsın Mustafa Kemal’in askeri ve ordusu oarak kalmaya, Türk Milletini ve vatanının  korumaya devam edecektir.

Yarın anayasanın değişmez maddelerini kökten değiştirilir veya sulandırırsa, yani bambaşka yeni bir devlet kurmaya kalkılınırsa işte o zaman yandı keten helvası.

Çünkü bu yeni durumda Türk ordusunda etnik ve dini manada sen ben kavgasının çıkması kaçınılmaz olacak, Türklüğe, Atatürk’e ve Atatürkçü düşünce yapısına hem yasal hem de fiili olarak saldırılar artacaktır. 

Türk Ordusunun askeri habitusu, Atatürk’ün kurduğu Türk Ordusunun habitusunu taşımak ve muhafaza etmek zorundadır. 

Anayasanın değişmez maddeleri değiştirilir veya sulandırılırsa Türklük ve Atatürk değerleri, hazırlanacağı iddia edilen yeni anayasada vitrin süsü gibi ikinci plana itilirse Türk milletinin ve vatanının ve hattta devletinin ve her birimizin  başı yaşamsal olarak  ciddi belaya girecektir.

Bunu her vatan severin her aklı başında siyasetçinin fark etmesi gerekmektedir.

 

Atatürkçe habitus ve Kemalizm Medeniyeti

Yukarıda yazdığıklarımdan da anlaşılacağı üzere devletler kendi vatandaşlarını, yargısını, askerlerini, polislerini ve diğer devlet görevlilerini nasıl bir sosyolojik anlayışla veya nasıl bir habitusla yetiştirileceği  devleti kuran iradenin yazdığı anayasal düzenle belirler. 

Devlet; toplumu ve yetiştirdiği nesilleri, anayasanın  belirlediği sosyolojik hedeflerine göre yetiştirir, yönlendirir ve şekillendirir.

Türk devleti yıllar yılı kahraman vatandaş, kahraman asker anlayışı ile nesiller yetiştirmiştir.e

Dvletimizi kuran kurucu iradenin baş mimarı ve esas sorumlusu Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünce yapısında gençlerin nasıl yetiştirileceği açık ve nettir.

Mustafa Kemal Atatürk öğretmelere “Öğretmenler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister” demesi boşuna değildir.

Atatürk’ün onuncu yıl nutkunda Türk Milletine ulaşması gereken hedef olarak belirlediği “muhasır medeniyet”; Esasında Kemalizm medeniyetinin bizzat kendisidir.

 “Mustafa Kemal Alan”ınında yani Türkiye’de Mustafa Kemal habitusunun ana ideal ve ideolojik hedefi Türk Milleti için “Kemalizm Medeniyeti”nin bizzati kendisidir.

Kemalim Medeniyetine ulaşmanın yolu Kemalist düşünce ve ideoloji ile mümkündür.

Atatürkçü düşünce değerlerinin bütüncül adı Kemalizmdir.

Türkiye’de “Atatürkçü habitus”a sahip olmayanın Türk Milletini refah ve mutluluğa ulaştırması mümkün değildir. 

“Atatürkçü Habitus”u olmayanın “Kemalist ideolojisini ve Kemalizm Medeniyeti”i idrak etmesi de mümkün değildir.

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.