YORUM NE DEMEK? ANALİZ NE DEMEK? YA DA SON ZAMANALARDA TÜRKİYE’DE NELER OLUYOR? -1
YORUM NE DEMEK? ANALİZ NE DEMEK? YA DA SON ZAMANALARDA TÜRKİYE’DE NELER OLUYOR? -1
Bu analizler fen bilimleri boyutunda net fiziki delillere dayanırken sosyal bilimler açısından bir analizde bulunmak ve bu analizi yorumlamak çok daha karmaşık ve çok daha zor bir süreçtir.
Bu analizler fen bilimleri boyutunda net fiziki delillere dayanırken sosyal bilimler açısından bir analizde bulunmak ve bu analizi yorumlamak çok daha karmaşık ve çok daha zor bir süreçtir.
Bilgisayarın tuşlarına basarak kolayca öğrenmek varken “yorum ve analizi” ne olduğunu burada uzun uzadıya anlatmaya gerek var mı?
Ama her şeye rağmen yorum ve analizi bir örnekle daha anlaşılır kılmak istiyorum.
Hastalanınca ne yapıyoruz? Koştura koştura doktora gidiyoruz. Derdimizi doktora anlatıyoruz.
Doktor bizi dinledikten ve fiziki muayene yaptıktan sonra rahatsızlığımızı tahmin etse de en son kararını verebilmek için daha net delillere ihtiyaç duyar. Bizi kan, idrar tahlili ve röntgen, ultrason vs. vermeye gönderip çeşitli somut verilere elde ettikten sonra hastalımızın adını koyar ve tedavisine başlar.
İşte bu yapılan tahlillerin hepsi birer analizdir.
Yorum ise bu analizlere dayanarak doğru bir karara varmanın mantık süzgecidir. Tedavi de bu analizleri doğru yorumlayıp karar verdikten sonra başlar.
Yani analiz dediğimiz işlem sayesinde bir konu hakkında veriler elde etmeye çalışıyoruz.
Bu analizler fen bilimleri boyutunda net fiziki delillere dayanırken sosyal bilimler açısından bir analizde bulunmak ve bu analizi yorumlamak çok daha karmaşık ve çok daha zor bir süreçtir.
Çünkü sosyal olayları analiz ve yorumlamada analiz ve yorumu yapan kişinin yetenekleri, hayat tecrübesi ve bilgi birikimi çok çok değerli ve önemlidir.
Türkiye’de ağzı laf yapan birçok kişi belli TV kanallarında ve gazetelerde analizler ve yorumlar yaparak toplumu yönlendirmeye çalıştıklarını biliyoruz.
Yukarıdaki bilgiler ışığında Türkiye’de son bir haftadır yaşanan olayları nasıl bir analize ve yoruma tabi tutmamız gerekir?
Hatta son bir aydır yıldır Türkiye’de yaşanan olayları nasıl bir analize ve yoruma tabi tutmak gerekmektedir? Yaşanan olaylarda ortak noktalar var mıdır?
Türkiye’yi derinden sarsan ve etkileyen olaylar neden son zamanlarda hızla peş peşe sıralanmıştır?
Olayların meydana geliş şekli ve olayın kahramanları tesadüfi olarak mı bir araya gelmiştir?
Devlet bu olayın neresindedir?
Ya da devlet bu olaylara seyirci midir?
Yahut da devleti kullanan birileri mi vardır? Varsa kimlerdir ve neyi amaçlamaktadırlar?
Türkiye’nin son zamanlarda yaşadığı önemli olaylar, masa başında belirli kişilerce veya yapılarca kaleme alınmış bir senaryonun birer sahnesi midir?
Olayların birbiri ile doğrudan veya dolaylı yönden bağlantıları var mıdır?
Türkiye’ye yaşatılan tüm olaylar eğer birbiri ile ilintiliyse en nihai amaç nedir? Yaşanan hadiseler Türkiye’yi nereye götürmeyi hedeflemektedir?
Siyasi partilerin ve yöneticilerinin, devlet içindeki belli etkili ve yetkili makam sahiplerinin , iş dünyasının, STÖ’lerin bu olaylara katkısı var mıdır? Varsa ne orandadır? Kim kimle birlikte ve kime karşı bu olayları hayata geçirmektedir?
Yaşanan olaylarla devletin kendini koruma adına bir müdahalesi olacak mıdır?
Bizler yaşanan tüm olaylar hakkında, akıl süzgecimizden geçmiş en çetrefilli soruları kendimize sorarak cevaplar arayarak en doğru analiz ve yorumları yaparak en doğru düşünceye ulaşmışmı olacağız.
Evet en doğru ve akla yatkın, perde gerisinde dönen dolapları görme ve anlama şansı elde edeceğiz.
O halde gelin şimdi son zamanlarda neler yaşadık? Yaşanan olayların en nihai amacı ne olabilir? Sorularına cevap arayan analiz ve yorumlara geçelim.
Sevgili okuyucularım şunu hemen en başta ifade edeyim. Benim olayları değerlendirirken kesin olarak taraf olduğumu bilmenizi isterim.
Tereddütsüz olarak Türkiye’den, büyük Türk Milletinden, Türk vatanından, Türk devletinden ve Atatürkçü düşünceden yana tarafım.
Ülkede ve dünyada yaşanan tüm olayları çıkarsız yandaşlık ekseninde felsefi bağlamda estetik açıdan ele alır ve değerlendiririm.
Türkiye kuruluşunun yüzüncü yılına Atatürk’ün üzerine giydirdiği siyasal kıyafetlerle ve ölçülerle girmiş olsa da ne yazık ki Türkiye’de belli bir kesim, Atatürk’ün Türk Milletine ve devletine giydirdiği muhasır medeniyet (Kemalizm Medeniyeti) gömleği yırtılıp yeni ve bambaşka bir medeniyet gömleği giydirmek isterken, diğer bir başka kesim de bırakın gömleği, Türkiye’yi yok edecek bölüp parçalayacak işlere imza atmak peşindedir.
Şundan emin olunuz ki Atatürk’ün biçtiği ve Türkiye’ye giydirdiği Türklük şuurlu Kemalizm Medeniyeti gömleği her iki grup için de önemli bir engeldir ve bu engeli aşma konusunda her iki kesimde büyük bir mutabakat, uyum ve koordine içerindedirler.
Ortak paydaları; Kemalizm Medeniyetini ve Türk Milleti şuurlu devlet yapısını kökten değiştirmektir.
Birisi rejimsel değişikliği hedeflerken, diğeri hudutlar ekseninde vatan toprakları üzerinde yeni sınırılar çizmek sevdasındadır.
Yukarıda paylaştığı hususlar uzun yazımın birinci bölümü olsun ikinci bölümünü gün içinde veya yarın sizlerle paylaşayım.
Bir dahaki yazımda da son zamanlarda Türkiye’de cereyan eden olayları analiz ve yorumlarımla sizlere aktaracağım.
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.