Öykümüzde ki olaylar İstanbul da geçiyor. Çalışmak için Şanlı Urfa ilinin Halfeti ilçesinden İstanbul’a gelen iki gencin başından geçen olayları anlatıyor.
"Sabahın ilk saatlerinde kapı şiddetli bir şekilde çalınmaya başladı. Gece boyunca çalışan Hale söylenerek yerinden kalktı. Kendisini uykunun en tatlı yerinde uyandıran bu münasebetsize hak ettiği dersi vermesi gerekiyordu. Kapıyı açtığında iki polis memuru karşısında duruyordu.
- Günaydın hanımefendi. Bu fotoğrafta ki kişiyi tanıyor musunuz?
Fotoğraf arkadaşı Melisaya aitti. Korkulu bir ses tonuyla cevap verdi.
- Evet bu ev arkadaşım Melisa. Dün gece gelmedi. Bir sey mi oldu?
- Hanımefendi lütfen bizimle gelir misiniz?
Nereye gidiyoruz? diye sormadı bile. Karakola gitmek yaptıkları işin alışılmış ve normal bir sonucuydu. Bunu yüzlerce defa tekrar etmişlerdi. Alelacele üzerine bir şeyler giydi. Polis memurlarıyla birlikte merdivenlerden inerek aşağıda bekleyen ekip arabasına bindi. Bu kez karakola gitmiyorlardı. Ekip arabası hastaneye doğru yol alıyordu. Merakla sordu.
- Melisa kaza falan mı geçirdi?
Polis memurları cevap vermedi. Hale de sorusunu tekrar etmedi. Hastane önünde duran ekip arabasından inerek acil kapısından içeri girdiler. Uzun bir koridorda ilerleyerek bir odanın önünde durdular. Polis memuru kapıyı çaldı. Üzerinde beyaz önlük olan görevli tarafından içeri alındılar. Odanın ortasında bir sedye ve sedyenin üzerinde siyah saçları ve eli sedyeden aşağı sarkmış Melisa yatıyordu. Hale odanın ortasında durdu ve arkadaşı Melisaya;
- Kız kalk gidelim haydi. Uzanma öyle tembel tembel. Senin yüzünden sabahın köründe beni uyandırıp buraya getirdiler. Kız seni bu kadar içme diye ben kaç kere uyardım Melisa...
Beyaz önlük giyen görevli Hale ye yaklaştı ve kısık bir sesle;
- Uyumuyor. O öldü. Dün gece bir E5 te bir kamyon çarpmış. Burası da acil servis değil Morg. Seni teşhis edesin diye buraya getirdiler.
Hale bir süre sessiz kaldı. Sonra başındaki peruğu çıkarıp yere attı. Sedyenin yanına koşarak diz çöktü. Melisanın sedyeden sarkan elini tutarak gözyaşları içinde;
- oyyyyyy Melih abiiiiii. Ölem beniii. Ölem beniii. Siye kim gıydııı. Halil gardasini bırakıp nereye gidisen...
Çalışmak para kazanmak için Halfeti’den erkek olarak İstanbul’a gidip travesti olan Melih ile Halil’in öyküsüdür. Teşbihte hata olmaz. Bunu Meral Akşener’e Meral Kılıçtaroğlu diyen Sayın Meclis Başkanımız da ifade etmişti.
Bu öykü ile anlatmak istediğim konuya gelince;
AKP tarafından üstü çizilerek siyasi morga alınan pek değerli pek kıymetli Ankara Büyükşehir Belediye başkanımız İ. Melih Gökçek in bu tür çıkışlar ile varlığını hatırlatması gayet normaldir. Halil’in Melisa için ağıt yakması kadar doğal ve sıradandır. Lütfen ciddiye almayınız.