Havan topuyla eğitim atışı
Muharebe öncesi askerlerin eğitimi arasında topçuluk eğitiminin ayrı bir önemi vardır. Topçu her zaman için piyadenin vazgeçilmez destekçisidir. Bunun yanında Çanakkale Boğazı’nda bulunan tabya ve bataryalarda görev alacak olan erlerin eğitimi ise çok daha önem arz etmektedir. Çanakkale Boğazı’na yapılabilecek saldırılara karşı Müstahkem Mevkii topçuluk eğitimine büyük önem verir.
I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte Çanakkale Boğazı’na bir saldırının yapılma ihtimali çok yüksekti. Bundan dolayıdır ki Müstahkem Mevkii Komutanlığı Boğaz tahkimatını sağlamlaştırmaya, yeni toplar yerleştirmeye ve yeni bataryalar oluşturmaya başlar. Aynı zamanda topçu askerleri için eğitim bataryaları kurularak eğitimlere hız verilir.
Osmanlı Devleti’nde her meslek ve sanat dalında olduğu gibi topçulukta da usta-çırak ilişkisi uygulanmış ve bu nesillerce böyle devam etmiştir. Topçuların Tophane’de top atıcı ustalarının nezaretleri altında haftada iki gün düzen kurarak nişan alıp, talim yapmaları kanundu. Bu eğitimle, topçuların gerek siperlerde ve gerek kalelerdeki hizmetleri sırasında
kullandıkları toplarla mümkün olduğu kadar hedefe isabetli atış yapmaları ve savaş sırasında deneyimli olmaları amaçlanırdı.1 I. Dünya Savaşı’na doğru yeni alınan topların eski toplardan biraz farklı olması, bu topların aktif ve etkili bir şekilde kullanılma gerekliliği gibi bazı durumlardan dolayı eğitimlerde de zaman zaman değişiklikler meydana gelmektedir.
Abdülhamit Dönemi’nde çabuk ateşli ve o zamana göre modern toplar satın alınmaya başlanmış ve bunların Almanca Talimnameleri tercüme edilerek Topçu Okulu’nda ve daha sonra da Atış Okulu’nda öğretilmeye başlatılmıştır. Bu topların birliklere verilmesi ve personelin eğitilmesi bazı nedenlerle yavaş gittiğinden topçu birliklerinin çoğu yine eski usulde eğitime devam etmek zorunda kalmışlardı. Meşrutiyetle birlikte bu toplar birliklere dağıtılınca Topçu ve Atış Okulları’nda ve gerekse bu topları kullanacak birliklerde açılacak kurslarla subayların bu yolda eğitimlerinin sağlanması hızlandırılmış, ancak Balkan Harbi’nin çıkması eğitimin yaygınlaşmasına engel olmuştur. Bundan sonradır ki orduya gelen malzeme ve Alman Islah Heyeti’nin de katkısı ile modern eğitim hızla yayılmıştır. I. Dünya Harbi’ne girerken topçu, tamamen modern olarak taktik alanda kendini gösterecek düzeye gelememiştir.2 Eldeki topların çağa ayak uyduracak cinsten olmaması, cephanesinin yetersizliği ve bu toplar için ihtiyaç duyulan gerekli teçhizatın yok denecek kadar az olması topçuluk eğitimini her zaman olumsuz yönde etkilemiştir. Yine de buna rağmen Türk askerlerinin büyük gayretleri neticesinde elden geldiğince eğitimlere devam edilir.
Rumeli Mecidiye Tabyası’nda bulunan ateşe hazır 240/35’lik Krupp topu
Topçuluk eğitimi için Almanlardan bir kısım subay ve asker ile top ve malzeme isteklerinde bulunuldu. Bununla birlikte topçuluk eğitimine hız verilmiş ve top ihtiyaçları karşılanmış olacaktı.
Ağustos sonunda gelen subaylarla ve bu subayların görevlendirilmesi ile ilgili Sedad Paşa hatıralarında şunlardan bahseder:
“Boğaz müdâfaasının bir diğer zayıf noktası ise sahil topçusunun bahriye kumandanlığı enrine verilip ordu emrinde kalması idi. Amiral “Souchon”’un teklifi ile Alman bahriye heyetinin getirilmesi bu mahzurlu vaziyeti ıslah etmiş idi. Alman bahriye heyeti kendisine ordu kumandanı selahiyeti verilen Amiral “Usedom”’un aynı zamanda deruhde ediyordu. 26 zabıtla 432 neferden ibaret olan bir heyet-i bahriye 1914 senesi Ağustos nihayetinde Romanya içinden müşkîlât ile geçip İstanbul’a geldi. Zabıtan ve efrad güya Türk hükümeti tarafından imalathaneler için talep edilmiş olan mühendis ve amele sıfatıyle geliyorlardı. Heyet muvasalatını müteakip bir gece karanlığında kısmen Zeytinburnu civarında vapura rakib olarak Çanakkale‘ye hareket etti. İşin bu suretle muharra tutulması lazımdı. Almanya ile hali muhasavada bulunan hükümetlere münasebeti siyasiye henüz münekkati olamadığından, Türkiye zamanların umuru bu münasebeti kabil olduğu kadar uzun zaman muhafaza etmek istediklerinden dolayı buna ihtiyaç var idi. Bu sebeble Alman neferlerinden her biri İstanbul ve Çanakkale Boğazları’ndaki tabyalara dağıtılarak Türk kıyafet-i askeriyesine sokuluncaya kadar inzar-ı umumiyeden gizlendi.”3
Seferberlikle beraber gerek harp okulundan yetişen subay adayları gerekse yedek subay eğitim merkezlerinden yetişen çeşitli sınıf yedek subay adayları, özellikle doğu harekat alanı ile Çanakkale Cephesi'nin kayıplarını karşılayamaz olmuştur. Bu nedenle kara ve deniz kuvvetleri dâhil, vaktiyle emekliye ayrılmış bulunanlar, sınıf ve rütbelerine göre ihtiyacı
karşılamak için orduya çağrılıp kadro eksiği olan birliklere atamaları yapılarak bu kadroların tamamlanmasına gidilmiştir.4 Çanakkale’deki topçu subaylarının eksik kısmı da emekli subaylardan karşılanılmaya çalışılır.
Birliklerin temelini oluşturan muvazzaf subaylar, harp okullarından sağlanmıştır. Seferde kadro eksiği çağ dışına çıkmamış emekli subaylarla, yedek subaylardan yararlanılmıştır. Piyade ve süvari subayları, İstanbul’da Pangaltı'daki Harbiye (Harp Okulu)’de, topçu ve istihkâm subayları, Halıcıoğlu'nda bulunan Mühendishane (Mühendishane-i Berri Hümayun)’de yetiştirilmiştir. Müstahkem mevkilere genel olarak ağır topçu sınıfı subayları verilmiştir. Her sınıf astsubay, genel olarak gedikli küçük zabit mekteplerinden (astsubay okullarından) ve yedek astsubaylardan sağlanmıştır. Birliklerin er eksiği, silah altına alınan acemi erler ve ihtiyat sınıfına ayrılmış erlerle ve lağvedilen birliklerin erleriyle karşılanmıştır.5
Nara Tabyası’nda bir ağır depo taburu kurulması ve ağır topçu alaylarından seçilecek subayların, bu taburda erlerin topçuluk eğitimleriyle uğraşmaları; bundan sonra da, her alay bölgesinde birer depo bölüğü oluşturulup bu bölüklerde topların türlerine göre, eğitimin geliştirilmesine özen gösterilmesi planlanır. Kurulan bu depo taburlarının subay gereksinimini karşılamak için, İstanbul’dan 13 ağır topçu üsteğmeni ve 17 asteğmen gönderilmişse de, bunun yetersiz kalmasından dolayı emekli subaylardan tamamlandığı anlaşılmaktadır.6 Topçuluk eğitimleri okullarda verilen eğitimle sınırlı kalmaz. Bu eğitimler aynı zamanda hazır bulunan tabya ve bataryalarda da bizzat muharebe alanı üzerinde devam eder.
1915 yılında gerek Harp Okulu’ndan yetişen çeşitli sınıf subay adayları ve gerekse yedek subay eğitim merkezlerinden yetişenler, özellikle 3. ve 5. Orduların kayıplarını karşılayamaz olmuştu. Dolayısıyla emekliler çağrılarak ihtiyaç karşılanmaya çalışılmıştır. Daha sonra Beylerbeyi’nde faaliyet gösteren Yedek Subay Okulu’nda çavuş iken subay niteliği gösterenlerden talimgahlarda yetiştirilerek subaylığa dönüştürülenler kadrolara alınarak küçük rütbeli subay eksikliği giderilmeye çalışılmıştır.7 Sadece Türk subaylarıyla değil aynı zamanda Almanya’dan gelen Alman subaylarla da eksiklikler giderilmeye çalışılır ve eğitimler sürdürülür.
25 Şubat 1915'te Çanakkale Boğazı girişi tabyalarındaki topların tahrip edilmesinden bir süre sonra, buradaki 5’inci Ağır Topçu Alayı lağvedilerek Seddülbahir'deki 1’inci Ağır Topçu Taburu personeli, 4’üncü Ağır Topçu Alayı ve Kumkale'deki 1’inci Topçu Taburu, Çanakkale'de bulunan 3’üncü Ağır Topçu Alayı emrine kadro eksiğini karşılamak üzere verilmiştir. Acemi erler, önce depo birliklerinde eğitilmektedir. Seferberlik ilanından sonra Çanakkale Müstahkem Mevkisinde 2’nci Ağır Topçu Tugayı kuruluşunda bir topçu depo taburu kurulmuştur. Piyade tümenlerinde değişik tarihlerde üçer depo taburu kurulmuştur.8
Ateşe hazır 240/35’lik Krupp topu ve personeli
1914 yazında filolarından ve bahriye topçu şubelerinden İstanbul’a gönderilen Alman subaylarının ve Alman ekiplerinin büyük bir kısmı Boğaz tahkimatına dağıtılmışlardı. Deniz Binbaşısı Wossidlo, 35,5 cm’lik toplarıyla Hamidiye Tabyası üzerine emri gönderir. Diğer Alman subayları ve ekipleri Avrupa yakasında bulunan tabyalar ve bataryalarda Türklerle iyi
bir uyum içinde çalışırlar. 170 Alman (1915 baharında) Çanakkale Boğazı’nın savunmasında hizmete girmişlerdi. Almanya’dan yeterli miktarda malzeme alabilmek için fırsat bulunmadığından, İstanbul’dan temin edilecek olanla yetinilmeğe mecbur kalınır ve en yüksek seviyeye çıkarılmaya çaba harcanır. Eğitimde yeni bir yol tutulur. Her şeyden önce eğitimin pratik yanı –ki şimdiye kadar savsaklanmıştı- geliştirilir. Atış eğitimleri, alarm tatbikatları, istihbarat ve geri hizmetlerdeki eğitimler belli bir düzen içinde birbirini izliyordu.9
Alman İmparatoru II. Wilhelm, Enver Paşa, Usedom ve Merten Paşalar’ın
Anadolu Hamidiye Tabyası Ziyareti (1917)
Boğaz’ın savunulmasında, ateş gücünün etkinliğinin artırılması büyük bir önem taşıyordu. Bu itibarla Müstahkem Mevki toplarla, cephane ve gereçlerinin, hızla muharebeye hazırlanması ve Türk erlerinin, Alman subaylarının yönetiminde topçuluk bakımından yetiştirilmeleri amacıyla, Alman personelinden yararlanılmıştır. Nitekim 30 Ağustos 1914’te
General Weber’in yerine atanan General Merten idaresinde subay, torpidocu, telefoncu ve top çavuşu olarak, toplam 160 kadar Alman personel bir alman gemisiyle Çanakkale’ye gelir. Orhaniye, Dardanos, Anadolu ve Rumeli Hamidiye Tabyalarıyla, Namazgah Tabyası’na dağıtılan Alman personeli, General Merten’in hazırladığı bir yönergeye göre, bu tabyalardaki Türk erlerinin eğitimine başlar.10 5 Ekim 1914’te verilen Başkomutanlık emri gereği, Müstahkem Mevki subay ve erlerinin bilgi ve becerisini arttırmak için, Anadolu Hamidiye Tabyası’nda bir örnek batarya teşkil edilir.11
Usedom ve Merten Paşalar
Anadolu Hamidiye Tabyası’ndaki eğitimle ilgili Sedad Paşa hatıralarında bize şunları aktarır;
“Burada Korvet kapudanı “Vasîdlo” terafında Türk zabıtan ve efrâdına topculuk kursları açıldı ve atış talimleri yapdırıldı. Aynı zamanda Alman kamacıları vasıtasıyla diğer tabyaların toplarıda muayene ettirilerek noksanları ikmâl edildi. Berekât versinki kale toplarının hizmâtı nispeten basit idi. Bunların isti’mâli içün muazkale toplarının hizmâtı nispeten basit idi. Bunların isti’mâli içün muazzal gemi toplarında olduğu derecede ma’lûmât-ı fenniyeye ihtiyâc yoktu.”12
Anadolu Hamidiye Tabyası ve diğer bazı tabyalarda top atışları ve denemeleri gerçekleştirilir. Seddülbahir Tabyası’nda özellikle 280 mm’lik toplarla bir uygulamalı atış yapılır. Daha önceki atışlarda olduğunun aksine, mermi namluda paralanmaz ve bu atıştan çok iyi bir sonuç alınır.13 Bu eğitim atışlarındaki en büyük sıkıntı da her zaman ki gibi cephane azlığı olur.
Evvelce kadro dışı edilip de yeniden kadroya alınarak Yıldız Tabya’da yerleştirilen havan bataryasının eğitimine başlanması için, 2 Ağustos’ta Müstahkem Mevki’ce 2. Ağır Topçu Tugayı’na gerekli emir verilmiştir.14
Yapılan eğitim atışlarında başarılar elde edilse de topçuluk eğitiminde birçok sıkıntılar ve aksaklıklar meydana gelir. Carl Muhlmann, bu aksaklık ve sıkıntılara dair düşüncelerinde;
“Hayvan koşulmuş olan ağır top birlikleri, hiçbir tarzda başkomutanın ağır topçusunun beklentilerine uygun düşmüyordu. Buna rağmen, onların eğitimi ağır topçunun ana kitlesinin eğitiminden çok daha iyi idi. Bunlar -13 alay- kalelerde ve sahil bataryalarında rahat bir şekilde yaşıyorlardı. Çeşitli
yerlerde yapılan teftişler, mekanik becerilerin ifası için terbiye edilmiş olan manen katılaşmış olan bir kıt’anın daima tekrarlanan izlenimini uyandırıyordu. Bunun suçlusu, subayların düşük eğitiminden daha çok istihkam ve topçuluğa ilişkin donanımı istihkam savaşlarının modern ilkeleriyle eğitime imkan vermeyen kalelerin (istihkamın) durumu idi. Yetersiz cephane donanımı da, keskin nişan eğitimlerinin yapılmasını engelliyordu. Eğitimin sahil ve kale topçusunda güçlendirilmesi, halen yeni malzeme ve mühimmat tedariki meselesinin çözümlenemez olmasından kaynaklanıyordu. Buna göre ıslahat girişimleri, ortaya çıkan aksaklıkların bertaraf edilmesiyle ve dar imkanlar içinde kıtaların manevi olarak canlandırılmasına çalışılmakla sınırlı kalmak zorundaydı. Hayvan koşulu bataryalarda kıtanın pratik eğitimi imkanı yüzünden yeniden teşkilatlandırma işinin savaş için kullanımlı olan malzemede ve değişik arazilerde yapılması daha kolaydı.”15
diye bahsetmektedir.
Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı mümkün olduğunca eldeki imkanlar dahilinde topçuluk eğitimlerini sürdürürler. Uygun yerlere eğitim için bataryalar oluşturulur. Bu bataryalarda askerler atışlar gerçekleştirerek hem topların durumu ve kullanımı hakkında bilgi sahibi olur hem de muharebe esnasında askerlerin performanslarının arttırılması sağlanmış olunurdu. Nitekim bu eğitimlerin faydası başta 18 Mart 1915 Büyük Boğaz Muharebesi’nde ve Boğaz’a yapılan diğer saldırılarda görülecektir.
Çanakkale Savaşları
Araştırmacı-Yazar
Bayram AKGÜN
KAYNAKÇA
> Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, Çanakkale Cephesi Harekatı, V. Cilt, I. Kitap (Haziran 1914-25 Nisan 1915), Genelkurmay Basımevi, Ankara, 1993.
> Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi, (Haziran 1914,25 Nisan 1915), V. Cilt, I. Kitap, Genkur. Basımevi, Ankara, 2012.
> Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Türk Topçuluk Tarihi, Topçu ve Füze Okulu Komutanlığı, 2. Sınıf Basımevi Müdürlüğü, Ankara, 2007.
> KÖSE, S., Boğazlar Mes’elesi ve Çanakkal’a Muharebe-i Bahriyesinde Türk Zaferi, Bitirme Ödevi, ÇOMÜ, Çanakkale, 2004.
> MUHLMANN, C., Çanakkale Savaşı, Bir Alman Subayın Anıları, 8. Baskı, Timaş Yayınları, İstanbul, 2006.
ATASE Arşivi; No. 6/1666, Kls. 4669, Dos. H-1, F. 1-55.
ATASE Arşivi; No. 6/1666, Kls. 4669, Dos. H-1, F. 1-77.
ATASE Arşivi; No. 6/1666, Kls. 4669, Dos. H-3 F. 1-49.
ATASE Arşivi; No. 6/1666, Kls. 4669, Dos. H-3 F. 1-62.
ATASE Arşivi; No. 6/3171, Kls. 4857, Dos. H-2, F. 1-7