İlk yazmaya başladığımda Paraselsus’dan bahsetmiştim. Tıbbi bitkilerin toksik etki gösterenlerini konu ettikçe sanırım Paraselsus’u ve “İlacı zehirden ayıran dozudur" sözünü sıksık hatırlatacağım sizlere. Bugünkü bitkimiz birçoğumuzun Tarla kenarları, harabeler, çalılıklar ve yerleşim alanlarının çevresinde sık sık rastladığı bir bitki; Yılanyastığı. Kimi tanıyor, kimisi de farkında değil belki bu bitkinin….
Farklı morfolojik özelliği ile dikkat çeken Yılanyastığının bilimsel ismi; Dracunculus vulgaris Schott.. Değişik Bölgelerde Yılankamçısı, Yılankılıcı, Yılanbıçağı, Yılan ağısı, Yılan burçağı, Yılan otu, Yılanbıçağı, Yılancık, Yılancık otu, Yılancır otu, Yılancücüğü, Yılanekmeği, Yılankabağı, Bökek, Kabarcık, Kara kabak gibi farklı isimlerle anılıyor. 1.5 m’ye kadar uzayabilen, yapraklar uzun-saplı, yaprak kını morbenekli olabiliyor. Yaprak ayası dıştan böbrek şeklinde, aşağı kısmı yeşilimsi veya koyu mor; üst kısmının eksene uzak olan yüzeyi yeşilimsi, eksene bakan kısmı koyu mor veya morumsu-kahverengi…Sanırım terimlere boğdum sizi; kısaca aşağıdaki resime bakarsanız birçoğunuz tanıyacaksınız “Yılanyastığı”nı…
Halk arasında özellikle bölgemizde halk arasında tedavi amaçlı kullanım şekillerinden bahsetmek gerekirse;
Meyvelerinin sabahları aç karnına yutularak, egzama tedavisinde; ayrıca ezilip ayakta egzamadan dolayı oluşan çatlak ve yarıkların tedavisinde etkili olduğu düşünülüyor(haricen). Farklı amaçlarla kullanlarda var tabi. Kısacası meyveleri halk arasında; yutularak, hemoroitten tutunda kanserden korunmaya kadar birçok amaçla değerlendirilmektedir diyebiliriz.
Yumrulardan hazırlanan dekoksiyon (birçeşit demleme yöntemi) haricen, egzama tedavisinde kullanılmakta. Yine bazı bölgelerde ispirtoda bir hafta bekletilen yumrular dilimlendikten sonra haricen romatizma tedavisinde kullanılıyor.
Yapraklarına gelecek olursak bir bezle sarılarak, haricen, baş ağrısının giderilmesinde kullanılır.
Son olarak Ülkemizde özellikle kırsal kesimde pek çok yörede kökünün süt içinde bekletilmesi ile hazırlanan içeceğin akrep sokmalarına karşı bir yıl bağışıklık sağladığı da belirtilmektedir.
Bu bitkiyle yapılan bilimsel çalışmalardan bahsedecek olursak bitkiden elde edile ekstrelerin çeşitli insan kanser hücre dizinleri ve fare fibrosarkoma hücreleri (yumuşak doku hücreleri)üzerinde in sitotoksik (öldürücü etki) gösterdiğini ortaya koymuştur.
Gelelim bitkinin zehirli yüzüne; Kötü kokusuna rağmen çiçeklerinin güzelliği ile ilgi çeken bitkiye zehirli olmaları nedeniyle hayvanlar pek yaklaşmıyor. Özellikle yaprak ve kök kısmına yakın kısımları zehirli olup, taze bitkide dahilen kullanımın zararlı olduğu belirtilmekte. O yüzden dahili kullanımında dikkatli olmalı. Genellikle dahili kullanımlar bitki kaynatılıp suyu atıldıktan sonra yapılmaktadır. Haricen kullanımlarda ve meyvelerini kullanımında zaralı bir etki bildirilmemiş ancak özellikle hassas ve allerjik bünyelerde dikkatli olmak gerektiğini düşünüyorum. Küçük dozlar halinde kullanmak en güvenlisi. İlk paragrafta yazdıklarımı “Herşeyin Fazlası ve bilinçsiz kullanımı zararlı”diyerek hatırlatıyorum. Sağlıklı Günler dilerim. Doğayla kalın…..
Dr. Berrak Damla YAĞAN