Türk milletini koruyan zırh konumundaki kurumlar tek tek yok ediliyor.Türk milletini koruyan üç tane kurum var. Bunlar devlettir, ordudur ve ailedir.
ABD ve AB güdümlü politikalarla yıllardır hep bu kurumlar hedef alındı. Eşzamanlı olarak bütün bu kurumların yıpranması için özel gayret sarfedildi.
“Devleti küçültelim”, “Piyasayı serbest bırakalım”, “Devletin elindeki kurumları bir bir özelleştirelim” tarzındaki uygulamalarla gücü olmayan, etliye sütlüye karışmayan, sermaye gruplarının özellikle de yabancıların karşısında etkisini kaybetmiş bir devlet anlayışı empoze edilmeye çalışıldı.
Neticede batı ülkelerinde devletin ekonomideki payı yüzde 40–50’ler seviyesindeyken Türkiye’de bu oran yüzde 20’lere kadar düşürüldü.
Tabii zayıflatılmış, küçültülmüş devlet derken millete hizmette zayıflatılmış, yoksa yabancıların ve sermaye gruplarının faiz borçlarını ödemede, vatandaşın kemerini sıkmada devletin özellikle güçlü olmasını talep ediyorlar.
Batının, Türkiye gibi ülkelerde devletin zayıflatmasındaki hedefi bu ülkelerin daha kolay işgal edilebilmesinin sağlanmasıdır. Devlet zayıf olursa, milletine hakkıyla hizmet edemez ve doğal olarak millet sürü haline gelir. O milleti de kandırıp bölük pörçük hale getirmek daha kolaylaşır.
Hedefte olan diğer kurum ise ordudur. Devletin zayıflatılmasıyla kendi kaderine terk edilen millet, ordunun yıpratılmasıyla da tamamen korunmasız hale getirilir. Türkiye’de ordunun yeri ve önemi batı ülkelerinden oldukça farklıdır.
Osmanlı’nın yıkılışını incelediğimizde öncelikle siyaset kurumunun, yani ülkeyi idare edenlerin yanlış kulvara geçmesi ve ardından da bunun bütün kurumlara sirayet etmesiyle gerçekleşmiştir.
Meydan savaşlarında Türk milletine karşı başarılı olamayacağını kavrayan Batı, mücadelesini hep bu noktaya kanalize etmiştir.
Bu sebeple Cumhuriyeti kuran Atatürk, sadece siyaset kurumuna güvenerek Türkiye Cumhuriyeti Devletini oluşturmamıştır, orduya da bu noktada ciddi bir misyon vermiştir.
Atatürk’ün siyasete olan güvensizliğini Gençliğe Hitabesi’nde net olarak görmekteyiz.
O’na göre siyaset her dönem müstevlilerle işbirliği yapabilir ve ülkenin işgaline zemin hazırlayabilir. Ordu, sistemi ayakta tutması ve dengelemesi bakımından önemlidir ve ordu kurumunun yıpratılması, zayıf düşürülmesi Türkiye için çok şey ifade etmektedir.
Küçültülmüş devlet, zayıflatılmış ordu ve bununla paralel milli ve manevi değerlerinden koparılmaya yüz tutmuş aile… İşte bu tablonun neticesi işgaldir.
Yolun sonu görünüyor.
Devlet, ordu ve aile kurumlarının tarumar olduğu bir ülkenin varlığını devam ettirebilmesi zor ve hatta imkansızdır. Tarihte bunun birçok örneği mevcuttur.
Güçlü Devlet, Baba Devlet,Güçlü Ordu, Sağlam Aile derken bunu siyaset malzemesi olarak söylemiyoruz. Bir milletin varlığını devam ettirebilmesi için bunlar olmazsa olmazlardır.
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN