Bin liranın büyük para olduğu zamanda borçla yaşayan, borcu borçla kapatan bir adam, son bir haftada kafayı çektiği meyhanede her akşam o mekânın en pahalı yemeği olan keklik kızartması ısmarlamaya başlamış. Meyhaneci sormuş; Hayrola, miras mı kaldı piyango mu vurdu? Adam cevap vermiş; Nerde be usta! Borç bini aştı, artık ödemem mümkün değil. Son günlerimde keyif yapayım dedim. Borç bini aşınca, hergün keklik kızartması yiyeceksin derdi rahmetli babam! Badem ekonomisi sayesinde 42 milyon insanımız boğazına kadar borca battı! Kobiler de aynı durumda! Ekonomi tıkanma noktasında! Lastiğin patladığı belli olmasın diye Bademler, Kredi Garanti Fonu ile bankaları tekrardan kredi vermeye yönlendirdiler. Bankaların canına minnet. Verdiği krediler ödenmese de nasılsa Hazine garantisi var, leblebi dağıtır gibi kredi dağıtmaya başladılar… 81 ilimizden Tunceli ve Zonguldak, kullandıkları krediden fazla mevduatları olduğundan borçsuz iki ilimiz! Diğer 79 ilimiz ise batık durumda! Bankalardaki mevduat toplamlarından daha fazla kredi kullanmışlar. Bademlerin iktidara geldiği 2002 yılında borçlu il sayısı 12 idi! Şimdi 79 iyi mi? Gaziantep ve Kahramanmaraş illerimiz bu konuda şampiyon oldular. Mevduat-borç oranı bu iki ilde %312-%314 oranında! Size bir rakam daha vereyim de görün bakalım neymiş hali pür melalimiz; 2011 yılında icra takibindeki toplam kredi borcumuz= 18 Milyar 973 Milyon TL. 2016 sonunda icra takibindeki toplam kredi borcumuz= 58 Milyar 103 Milyon TL Yani ödenmeyen ve ödenemeyecek (teneşir vade) borç tutarı %206 arttı… Bademlerin başarılı olduğu olay ise şu; Borcu, tüm ülkeye sosyal adalet çerçevesinde yaymışlar! Bir tek Saray hariç. O kadar da olsun gari. Sarayın borcunu da bize yazsınlar, onu da öderiz anasını satayım! Osmanlı’nın borcunu ödemedik mi? Tatil günü sizi biraz gülümsetelim; Güney Afrika’da Mandela öncesi, bizdeki havuz medyası gibi bir medya vardı. O medyaya göre tüm ülkede sosyal adalet vardı! Bu durumu merak eden genç iş adamı gider ve durumu yerinde inceler. Bir müddet dolaştıktan sonra uzun bir kuyruk görür. Kuyruk “Gandi” adlı sinema filminin bilet kuyruğudur. O da kuyruğa girer. Önündeki adam; “Beyefendi siz yabancısınız galiba! Burada beyazlar kuyruğa girmez, sizlerin gişesi ayrıdır” der. Genç utana sıkıla gişeye gider ve “Salonun arka tarafından bir bilet” der. Gişedeki eleman; “Efendim burada beyazlar salonda değil, balkonda otururlar” deyip biletini verir. Film arasında genç adam tuvalete gitmek ister. Görevli; “Efendim, burada beyazlar tuvalete gitmezler, balkondan aşağı doğru işerler” deyince bizimki şok olmuş bir durumda yerine oturmuş. Filmin ikinci yarısında o kadar sıkışmış ki, karanlıktan yararlanıp balkon kenarından çişini yapmaya başlamış. Tam işini bitirecekken aşağıdan gür bir ses gelmiş; “Efendi, siz yabancısınız galiba, hep aynı yere işemeyin, bu ülkede sosyal adalet var, serpiştirin de herkese eşit gitsin…” Bademlerin borç işi de aynen fıkradaki gibi! Herkesi borçlu yaptılar, kendileri hariç! Onlar sadece Sarayın balkonunda otururlar, tabii ki şimdilik… Sağlık ve başarı dileklerimle 08 Temmuz 2016 Rifat Serdaroğlu