Çanakkale Haber

Dr. Hasan YAĞAR
Köşe Yazarı
Dr. Hasan YAĞAR
 

Kontrolsüz Nüfus Hareketleri ve Güvenlik Kuvvetlerinin Canhıraş çırpınışları

Malum olduğu üzere devlet denen devasa organizasyonu oluşturan ve olmazsa olmaz cinsinden olan yegâne faktör beşer, yani insan faktörüdür. İnsan denen yaratık, mukaddes kitabımıza göre yaratılmışların en şereflisidir. Tabii olarak bu hususun da bazı kaçınılmazlıkları vardır. İnsanoğlu bu kaçınılmazlıkları ihlal ettiği an-yine mukaddes kitabımıza göre- aşağılıkların en aşağısına düşmeye mahkûm olabilmektedir. Bu demektir ki toplumu oluşturan beşeri faktör iki yönlüdür. İyiler ve kötüler. Maalesef bu olgu, Tarihin tanıklık ettiği hemen her devirde böyle olmuştur. Uzun lafı kısası şu ki bu olgu sadece günümüzün bir açmazı asla değildir.        Mesele, iyiler ve kötüler manzumesi olunca, adına devlet denen oluşumlar, iyileri kötülerin şerrinden korumak için bazı tedbirlere başvurmuşlardır ve vurmaktadırlar. Esas olarak İslam’ın son kalesi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti adındaki kutlu devletimiz de buna göre bazı tedbirler almış olmak bakımından başta Anayasa olmak üzere bazı hukuki metinler vazederek bu işin üstesinden gelmeyi hedeflemiş durumdadır.       Bunun için Anayasaya şöyle bir hükümler manzumesi koymuştur: “ Herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi sağlamak ve kamu mallarını korumak; seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlandırılabilir.     Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ülkenin ekonomik durumu, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir.     Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.” (AY. Madde 23).     Yukarıdaki Anayasa hükmüne paralel olmak üzere yurt içindeki beşerî gel-git hareketlerini zapturapt altına almak bakımından 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununun vazedildiğini görüyoruz. Ancak bu kanun hükümleri irdelendiğinde maalesef güvenlik güçlerimizin işini kolaylaştırıcı şekilde tertip edilmediği görülmektedir:     Şöyle ki; her bir arsız, hırsız, anarşist ve dahi teröristin takibi, bulunması ve yakalanması güvenlik güçlerine tevdi edilmiş olduğu halde ne hazindir ki, sözü geçen bu kanun kaçaklarının yerleşme ve oralardan ayrılmasına dair her bir işlem her ne hikmetse, ya apartman yöneticisine veya otel-motel yöneticisi ile muhtarlara havale olunmuştur. Oysa bu insanların hiç biri asayiş konusunda direkt sorumlu olan kişiler değildir.     Kanaatimiz odur ki, hiç vakit geçirmeden ve derhal 1774 sayılı kanun hükümleri sil baştan düzenlenerek yurt sathındaki nüfus hareketlerinin tamamının ilk basamak noktası behemehâl güvenlik biriminden başlatılmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde devlete savaş açmış bulunan dâhilî ve haricî bedhahların üstesinden gelmek pek kolay olmayacak ve mutlak surette, daha çiçeği burnunda ve dahi kimi nişanlı, kimi de yavuklu fidan gibi gencecik vatan evlatlarının ebediyete uğurlanmasını önlemek asla mümkün olmayacaktır.      Bu işin ne denli kaçınılamaz bir ihtiyaç olduğu, daha geçtiğimiz günlerde REİNA saldırganının bulunmasının bayağı zaman aldığı ve İstanbul gibi devasa bir kentimizde ne denli fink attığı herkesin malumudur. Hemen bunun akabinde lav silahlarıyla en korunaklı yer olan İl Emniyet Müdürlüğü binası ile Adalet ve Kalkınma Partisinin genel merkezine aynı şekilde bir saldırı düzenlenmiş olması, adeta bir başıboşluk mesabesinde olan nüfus hareketlerinin ne denli tehlike işaretleri verdiğini söylemeye bilmem gerek var mı?      Şu mutlaka bilinmelidir. Vakti zamanında idamın dayatmalı olarak hukukumuzdan çıkarılmış olması asla tesadüf değildir. Batılı Dostların ?! Özgürlük, demokrasi, insan hakları ve dahi neme nem yaveleri tamamen bir yutturmaca ve aldatmacadır. Tas tamam kendi maşalarını korumak üzere devlete aynı şekilde dayattıkları birer oyundur. Dikkat edilecek olursa ha bire Terör Yasasının yumuşatılması istenmektedir. Bu hiç tesadüf olabilir mi? Ne yazık ki bazı gafiller buna inanır gibi tavır takınırken bazı hainler de bundan yararlanmaktadır. Avrupa saraylarında adeta bir devlet başkanı gibi ağırlanmanın başka türlü nasıl izahı yapılabilir. Tarih şahittir ki hemen her dönemde hainler olmuştur. Hatta İstiklal Harbinde dahi bunlara rastlanmıştı. Ama gelin görün ki günümüzdeki HAİNLER KİTLESİ hiçbir zaman bu kadar çok değildi. Hemen her taşın altında ve her in ve mahzende bunlara kümelerle rastlanmaktadır. Bunların üstesinden gelebilmek ancak ve sadece bunların yerleşmelerini zapturapt alına almakla mümkün olur. Başka türlüsü asla mümkün değildir.     Bunun için, elan ve bize göre tersten işletilmekte olan nüfus hareketlerine dair kayıtlar derhal güvenlik güçlerinin denetimine tevdi edilmelidir. Mesken kiralayacak olan kişinin müracaatı mutlak surette güvenlik biriminden başlatılmalıdır. Kiracı, kiralayan ve dahi bu işe aracılık eden ticaret erbabı, söz konusu kişiyi güvenlik birimi ile yüz yüze getirmelidir. Buradan rafine edilen kişi o zaman meskenine yerleşmelidir. Meskene yerleşirken de elindeki rafineri belgesini mülk sahibine ibraz ederek ondan sonra meskenine yerleşmelidir. Mülk sahibi de bu belgenin bir suretini apartman yönetimine, dosyalanmak üzere, vermelidir. Hiç şüphesiz o da muhtara bildirmelidir. Bu takdirde kimin nerede ve ne zamandan beri orada olduğu tespit edilmiş olacaktır. Ayrılmaların ve dahi adres değiştirmelerin de aynı minval üzere olması kaçınılamaz bir zorunluluk olarak orta yerde durmaktadır. Bunun başka türlü çaresi olmasa gerek. Şayet başka bir çare biliniyorsa o çare derhal ve dakika geçirilmeksizin yürürlüğe konulmalıdır.      Bu konu ile ilgili olarak bendeniz ta yıllar öncesinden “Kimlik Bildirme Mevzuatındaki Yetersizliğin Polisin Başarası ile Trafik Problemi ve Terör Üzerindeki Etkileri” adıyla Emniyet genel Müdürlüğünün aylık dergisinde 5-6 sayfalık bir makale olarak yazdım. Söz konusu makaleye o dergiden bakılacağı gibi “Polis Neferliğinden Polis Paşalığına, Bir Emniyet Müdürünün Anıları ve Daldan Dala Yazdıkları” adlı kitabın 356. Sayfasından da bakılabilir. (Sage Matbaacılık, Haziran, 2016; 1.Basım, Ankara)      SONUÇ: Güzelim Türkiye’de nüfus hareketleri bilhassa kentlerde, onların içinden de anakentlerde akla hayale gelmez serbestlikte ve adeta “Allah’a Emanet” kavliyle ve bir bakıma el yordamıyla yürütülmektedir. Ve ne hikmetse vakti zamanında kanun koyucu 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununu vazederken güvenlik güçlerini adeta devre dışı bırakmış gözükmektedir. Zira onu zincirin son halkası olarak sisteme eklemiştir. Şayet buna sistem denebilirse tabi!  Oysa nüfus hareketlerini bilmek ve takip etmek zorunda olan yegâne kuruluş güvenlik birimleridir. Çünkü arsızı, uğursuzu, hırsızı, anarşisti, teröristi, ihzarlıyı ve dahi celpliyi bulmak güvenlik birimlerinin omzuna yüklenmiştir. Hâlbuki mevcut uygulama güvenlik güçlerinin belini adeta enkaz haline getirerek her gün biraz daha çatırtı sesleri vermektedir.     Şayet bu uygulama bir an önce rayına oturtulacak olursa biz inanıyoruz ki devletin ve dahi milletin başına musallat kılınmış bulunan bu bela en kısa zamanda yok olup gidecektir. Bunun aksi olacak olursa korkarız ki daha birçok annenin ve dahi toplum olarak bizlerin yürekleri dağlanıp sürgit devam edecektir. Unutmayalım ki Anayasamızın hükmü bu konuda fevkalade yol göstericidir. Tek çare ilgili yasa hükmünü akıllıca ve günün mevcut teknik ve teknolojik imkânları çerçevesinde bir reorganizasyona tabi tutmak olacaktır.      Bu münasebetle, ilk günden bu güne şehit olmuş kahramanlarımıza rahmet, geride kalanlarına sabrı cemil niyaz ederim. Gazilerimize de sağlıklı ömürler dilerim.      Milletimizin başına musallat edilen bu belanın defi için bu işe kafa yorup çare arayan herkese selam olsun.
Ekleme Tarihi: 23 Ocak 2017 - Pazartesi
Dr. Hasan YAĞAR

Kontrolsüz Nüfus Hareketleri ve Güvenlik Kuvvetlerinin Canhıraş çırpınışları

Malum olduğu üzere devlet denen devasa organizasyonu oluşturan ve olmazsa olmaz cinsinden olan yegâne faktör beşer, yani insan faktörüdür. İnsan denen yaratık, mukaddes kitabımıza göre yaratılmışların en şereflisidir. Tabii olarak bu hususun da bazı kaçınılmazlıkları vardır. İnsanoğlu bu kaçınılmazlıkları ihlal ettiği an-yine mukaddes kitabımıza göre- aşağılıkların en aşağısına düşmeye mahkûm olabilmektedir. Bu demektir ki toplumu oluşturan beşeri faktör iki yönlüdür. İyiler ve kötüler. Maalesef bu olgu, Tarihin tanıklık ettiği hemen her devirde böyle olmuştur. Uzun lafı kısası şu ki bu olgu sadece günümüzün bir açmazı asla değildir.   
    Mesele, iyiler ve kötüler manzumesi olunca, adına devlet denen oluşumlar, iyileri kötülerin şerrinden korumak için bazı tedbirlere başvurmuşlardır ve vurmaktadırlar. Esas olarak İslam’ın son kalesi olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti adındaki kutlu devletimiz de buna göre bazı tedbirler almış olmak bakımından başta Anayasa olmak üzere bazı hukuki metinler vazederek bu işin üstesinden gelmeyi hedeflemiş durumdadır.  
    Bunun için Anayasaya şöyle bir hükümler manzumesi koymuştur: “ Herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahiptir. Yerleşme hürriyeti, suç işlenmesini önlemek, sosyal ve ekonomik gelişmeyi sağlamak, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi sağlamak ve kamu mallarını korumak; seyahat hürriyeti, suç soruşturma ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amaçlarıyla kanunla sınırlandırılabilir.
    Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ülkenin ekonomik durumu, vatandaşlık ödevi ya da ceza soruşturması veya kovuşturması sebebiyle sınırlanabilir.
    Vatandaş sınır dışı edilemez ve yurda girme hakkından yoksun bırakılamaz.” (AY. Madde 23).
    Yukarıdaki Anayasa hükmüne paralel olmak üzere yurt içindeki beşerî gel-git hareketlerini zapturapt altına almak bakımından 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununun vazedildiğini görüyoruz. Ancak bu kanun hükümleri irdelendiğinde maalesef güvenlik güçlerimizin işini kolaylaştırıcı şekilde tertip edilmediği görülmektedir:
    Şöyle ki; her bir arsız, hırsız, anarşist ve dahi teröristin takibi, bulunması ve yakalanması güvenlik güçlerine tevdi edilmiş olduğu halde ne hazindir ki, sözü geçen bu kanun kaçaklarının yerleşme ve oralardan ayrılmasına dair her bir işlem her ne hikmetse, ya apartman yöneticisine veya otel-motel yöneticisi ile muhtarlara havale olunmuştur. Oysa bu insanların hiç biri asayiş konusunda direkt sorumlu olan kişiler değildir.
    Kanaatimiz odur ki, hiç vakit geçirmeden ve derhal 1774 sayılı kanun hükümleri sil baştan düzenlenerek yurt sathındaki nüfus hareketlerinin tamamının ilk basamak noktası behemehâl güvenlik biriminden başlatılmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde devlete savaş açmış bulunan dâhilî ve haricî bedhahların üstesinden gelmek pek kolay olmayacak ve mutlak surette, daha çiçeği burnunda ve dahi kimi nişanlı, kimi de yavuklu fidan gibi gencecik vatan evlatlarının ebediyete uğurlanmasını önlemek asla mümkün olmayacaktır. 
    Bu işin ne denli kaçınılamaz bir ihtiyaç olduğu, daha geçtiğimiz günlerde REİNA saldırganının bulunmasının bayağı zaman aldığı ve İstanbul gibi devasa bir kentimizde ne denli fink attığı herkesin malumudur. Hemen bunun akabinde lav silahlarıyla en korunaklı yer olan İl Emniyet Müdürlüğü binası ile Adalet ve Kalkınma Partisinin genel merkezine aynı şekilde bir saldırı düzenlenmiş olması, adeta bir başıboşluk mesabesinde olan nüfus hareketlerinin ne denli tehlike işaretleri verdiğini söylemeye bilmem gerek var mı? 
    Şu mutlaka bilinmelidir. Vakti zamanında idamın dayatmalı olarak hukukumuzdan çıkarılmış olması asla tesadüf değildir. Batılı Dostların ?! Özgürlük, demokrasi, insan hakları ve dahi neme nem yaveleri tamamen bir yutturmaca ve aldatmacadır. Tas tamam kendi maşalarını korumak üzere devlete aynı şekilde dayattıkları birer oyundur. Dikkat edilecek olursa ha bire Terör Yasasının yumuşatılması istenmektedir. Bu hiç tesadüf olabilir mi? Ne yazık ki bazı gafiller buna inanır gibi tavır takınırken bazı hainler de bundan yararlanmaktadır. Avrupa saraylarında adeta bir devlet başkanı gibi ağırlanmanın başka türlü nasıl izahı yapılabilir. Tarih şahittir ki hemen her dönemde hainler olmuştur. Hatta İstiklal Harbinde dahi bunlara rastlanmıştı. Ama gelin görün ki günümüzdeki HAİNLER KİTLESİ hiçbir zaman bu kadar çok değildi. Hemen her taşın altında ve her in ve mahzende bunlara kümelerle rastlanmaktadır. Bunların üstesinden gelebilmek ancak ve sadece bunların yerleşmelerini zapturapt alına almakla mümkün olur. Başka türlüsü asla mümkün değildir.
    Bunun için, elan ve bize göre tersten işletilmekte olan nüfus hareketlerine dair kayıtlar derhal güvenlik güçlerinin denetimine tevdi edilmelidir. Mesken kiralayacak olan kişinin müracaatı mutlak surette güvenlik biriminden başlatılmalıdır. Kiracı, kiralayan ve dahi bu işe aracılık eden ticaret erbabı, söz konusu kişiyi güvenlik birimi ile yüz yüze getirmelidir. Buradan rafine edilen kişi o zaman meskenine yerleşmelidir. Meskene yerleşirken de elindeki rafineri belgesini mülk sahibine ibraz ederek ondan sonra meskenine yerleşmelidir. Mülk sahibi de bu belgenin bir suretini apartman yönetimine, dosyalanmak üzere, vermelidir. Hiç şüphesiz o da muhtara bildirmelidir. Bu takdirde kimin nerede ve ne zamandan beri orada olduğu tespit edilmiş olacaktır. Ayrılmaların ve dahi adres değiştirmelerin de aynı minval üzere olması kaçınılamaz bir zorunluluk olarak orta yerde durmaktadır. Bunun başka türlü çaresi olmasa gerek. Şayet başka bir çare biliniyorsa o çare derhal ve dakika geçirilmeksizin yürürlüğe konulmalıdır. 
    Bu konu ile ilgili olarak bendeniz ta yıllar öncesinden “Kimlik Bildirme Mevzuatındaki Yetersizliğin Polisin Başarası ile Trafik Problemi ve Terör Üzerindeki Etkileri” adıyla Emniyet genel Müdürlüğünün aylık dergisinde 5-6 sayfalık bir makale olarak yazdım. Söz konusu makaleye o dergiden bakılacağı gibi “Polis Neferliğinden Polis Paşalığına, Bir Emniyet Müdürünün Anıları ve Daldan Dala Yazdıkları” adlı kitabın 356. Sayfasından da bakılabilir. (Sage Matbaacılık, Haziran, 2016; 1.Basım, Ankara) 
    SONUÇ: Güzelim Türkiye’de nüfus hareketleri bilhassa kentlerde, onların içinden de anakentlerde akla hayale gelmez serbestlikte ve adeta “Allah’a Emanet” kavliyle ve bir bakıma el yordamıyla yürütülmektedir. Ve ne hikmetse vakti zamanında kanun koyucu 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununu vazederken güvenlik güçlerini adeta devre dışı bırakmış gözükmektedir. Zira onu zincirin son halkası olarak sisteme eklemiştir. Şayet buna sistem denebilirse tabi!  Oysa nüfus hareketlerini bilmek ve takip etmek zorunda olan yegâne kuruluş güvenlik birimleridir. Çünkü arsızı, uğursuzu, hırsızı, anarşisti, teröristi, ihzarlıyı ve dahi celpliyi bulmak güvenlik birimlerinin omzuna yüklenmiştir. Hâlbuki mevcut uygulama güvenlik güçlerinin belini adeta enkaz haline getirerek her gün biraz daha çatırtı sesleri vermektedir.
    Şayet bu uygulama bir an önce rayına oturtulacak olursa biz inanıyoruz ki devletin ve dahi milletin başına musallat kılınmış bulunan bu bela en kısa zamanda yok olup gidecektir. Bunun aksi olacak olursa korkarız ki daha birçok annenin ve dahi toplum olarak bizlerin yürekleri dağlanıp sürgit devam edecektir. Unutmayalım ki Anayasamızın hükmü bu konuda fevkalade yol göstericidir. Tek çare ilgili yasa hükmünü akıllıca ve günün mevcut teknik ve teknolojik imkânları çerçevesinde bir reorganizasyona tabi tutmak olacaktır. 
    Bu münasebetle, ilk günden bu güne şehit olmuş kahramanlarımıza rahmet, geride kalanlarına sabrı cemil niyaz ederim. Gazilerimize de sağlıklı ömürler dilerim. 
    Milletimizin başına musallat edilen bu belanın defi için bu işe kafa yorup çare arayan herkese selam olsun.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.