İnsan vardır yaş aldıkça akıllanır, olgun biri olma yolunda ilerler.
İnsan vardır yaş aldıkça, edindiği konumu-serveti korumak uğruna gittikçe küçülür…
Türk Vatanında yaşayan herkesin şunu kabullenmesi gerekir;
Eğer ülkemiz bugün sıkıntı içinde ise, huzurumuzu kaçırmışlarsa, gencecik çocuklarımız ellerimizden uçup gidiyorlarsa, milyonlarca gencimiz gelecek endişesi içinde kıvranıyorsa, kimse yarınından emin değilse, bu durumdan kademe-kademe hepimiz sorumluyuz!
Siyasetçisinden basın yöneticilerine, devlet bürokratlarından iş adamlarına, sivil toplum kuruluşlarından vatandaşlara kadar hepimizin sorumluluğu var!
Örnek verelim mi; Tamam, alın size bir örnek: Ertuğrul Özkök!
Yıllarca (20 yıl) basının amiral gemisi denen Hürriyet Gazetesinin Genel yayın yönetmenliğini yaptı. Türkiye’nin yakın tarihindeki Genel Başkanlar-Bürokratlar-Sivil, Askeri Bürokratlar-Bakanlar-Başbakanlar-Cumhurbaşkanlarıyla doğrudan konuşma olanağına sahip, günlük milyonlarca insana ulaşabilen kamuoyu oluşturma gücü olan, Balkan mübadili bir babanın oğlu olarak İzmir’in Kahramanlar semtinden yetişmiş bir gazeteci ve akademisyen…
Türkiye’nin bu günkü durumundan Ertuğrul Özkök’ün ne kadar şikâyet etme hakkı var?
Türkiye’nin bu hale gelmesinde Özkök’ün ne kadar sorumluluğu var?
Özkök, başında bulunduğu medya kuruluşları kanalıyla, Türk Halkına doğruları aktarma, yanlışları gösterme, ihanetlere karşı çıkma gibi görevlerini tam olarak yerine getirdi mi?
Yoksa elinde bulundurduğu “Medya Gücünü” yeri geldiğinde halkın değil de patronunun yararına kullanılmasına izin mi verdi?
Değerli Okurlar;
Benim kişilerle hiç işim olmaz. Özkök ile de sadece bir yemekte bir araya geldim. Telefonla dahi konuşmadım. Amma, ülkemizin önündeki zamanda çok çetin geçecek günlerde, eğer insanların gerçek yüzlerini ve niyetlerini bilmezsek, yeni-yeni Bademler, yeni Liboşlar, yeni İsmet Berkanlar, yeni Cengiz İnşaat gibiler post değiştirip yine milletin başına çökecekler…
Özkök, geçen hafta Fransa’nın Cannes ve Saint-Tropez kasabalarında gezerken, eski Yeni Şafak’çı, yeni Star yazarı, Akil İnsanlar İç Anadolu Heyet Başkanı Ahmet Taşgetiren’in yazısını okuyunca, yüreği pır-pır etmiş ve derhal onu arayıp tebrik etmiş.
Taşgetiren’in tebrik edilen yazısı şu;
Ahmet Bey iftarda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a; “14 yılda ülkede çok önemli işler yapıldı. Ama eğitim konusunda bir ilerleme sağlanamadı. Siz bu girişime liderlik yapın, eğitimi siyasallaştırmayın, herkesi kucaklayın” demiş!
Özkök’de sevinçle “Oh ne güzel”, Siz bunu yaparsanız, Aydın Doğan’ın da bu gemide olacağına eminim” diye yazmış!
Yumuşak kalpli, hassas, kalbi pır-pır atan Özkök’e soralım;
-Erdoğan ile farklı gemilerde değilsiniz, aynı gemidesiniz. Sadece kamaralarınız farklı! Siz eskiden kaptan köşkünde idiniz, şimdi ambardasınız.
-Erdoğan’ın kafasındaki tamamen İslami Eğitimi adım-adım gerçekleştirdiğini görmüyor musunuz?
-Sıkmabaş’ın İlkokullara kadar indirildiğini bilmiyor musunuz?
-Tüm İlkokul ve Orta Eğitim Kurumlarında Tarikat ve Cemiyetlerin çok etkin olduğunu size söylemediler mi?
-Daha geçen hafta, eğitim sistemimizde Erdoğan Ailesinin etkin olacağı Maarif Vakfı Yasasının kabul edildiğini duymadınız mı?
-Liselerdeki direnişler, ilgi alanınız dışında mı?
-YÖK Başkanının tam bir diktatör haline getirildiğini fark etmediniz mi?
-Milli Eğitim Bakanlığında, Erdoğan’ın emri ile kurulan 15 kişilik komisyonun aylardır çalışıp, Türk Milli Eğitimindeki, Hadislere uygun olmayan konuları ayıklamaya çalıştığını bilmiyor musunuz?
-Tüm bunların Erdoğan’ın emri olmadan yapılamayacağını bilmeyecek kadar
saf mısınız?
Bakın Sayın Özkök;
Gemideki yerinizi yükseltmek için, yapılan bu işler size yakışmıyor.
Müslüman Erdoğan (!) 14 yıldır ülkeyi tek başına yönetiyor. Milli Eğitimin çağdaşlaşması adına attığı tek adım var mı?
Siz bilimi-çağdaşlığı reddeden bu Ortaçağ eğitimi dayatmasın karşı ne yaptınız?
Sustunuz, parmağınızı bile kıpırdatmadınız. Siz gazeteci misiniz, yoksa radyo mikrofonu musunuz?
Her şeyi izliyor ve görüyoruz. Lütfen yaş aldıkça büyüyenlerden olun artık.
Gördüğünüz her Bademi de Müslüman zannetmeyin. Bazıları seccade şeytanıdır!
Soğuk, karlı bir gün ama St. Tropez’ de değil Erzurum-Tekman-Çağlar Köyünde!
Ağıldaki koyunlar birbirlerine sokulmuş, ısınmaya çalışmaktalar.
Birden ağılın kapısı kırılmış, eşikte eşek kadar bir kurt görünmüş!
Koyunlar korkudan titrerlerken, kurt konuşmuş;
-Selamünaleyküm!
Koyunlar hemen rahat bir soluk almış ve kalpleri sevinçle pır-pır etmeye başlamış;
-Şükürler olsun, Müslümanmış!
Sağlık ve başarı dileklerimle 27 Haziran 2016
Rifat Serdaroğlu