Hani bir söz var ya; “Bizi onunla bir kazanda 40 yıl kaynatsalar, yine de birbirimize kaynamayız” diye, bizlerinde asla beraber olamayacağımız kişi ve gruplar vardır.
-Dini, siyasi ve ticari çıkarları için kullanıp insanları aldatan yobaz takımı, -PKK terörüne destek veren, Ermeni terör örgütleriyle iş birliği yapan, yabancı istihbarat kuruluşlarının maşası olan ve Kürt kökenli insanlarımızı sömüren bölücü takımı.
Bu iki grup gerek Osmanlı döneminde gerekse Cumhuriyet döneminde başımıza bela olan, on binlerce gencimizi hayattan koparan, milyarlarca dolarlık kaynağımızı heba eden tüm silahlı kalkışmalarda, beraber hareket etmişlerdir. Tıpkı Sevr sırasında yaptıkları gibi…
-Devlet gücünü eline alınca hem devlet kaynaklarını hem insanlarımızı soyan hırsız- rüşvetçi- soyguncu takımı, -Haram servetlerinin hesabını veremeyen sahtekârlar, sıfırlamacılar, gemi filoları alanlar, kumarhane kuşları, MAN ve MALTA damgalarını alınlarında taşıyan soyguncular, Reza Zarrab ortakları, Yasin El Kadı kefilleri, Avrupa’da yüzyılın en büyük yardım soygununu yapanlar, -Türk Ordusuna kumpas kuranlar, FETÖ-CIA işbirliğiyle kozmik odaya girenler, darbeciler. Bunlar, mutlaka bağımsız Türk Yargısı önünde hesap vermelidirler. Bizden uzak olsunlar.
-FETÖ’ye yıllarca kuluçka makinası görevi yapıp onu çoğaltan siyasetçiler-generaller-bürokratlar-gazeteci geçinen FETÖ beslemeleri, dün Özal’ın, Çiller’in-Gül’ün-bugün Erdoğan’ın kavuğunu sallayan maaşlı tetikçiler ve avantacılar…
Asla beraber olamayacağımız, yaptıkları ihanetin bedelini Türk Yargısı önünde mutlaka ödeteceğimiz gruplar aşağı yukarı böyle! Bu gruplardaki kişilerin bazılarıyla mahkemelik oldum. Hiçbiri mahkemeye gelmeye cesaret edemedi! Avukatlarıyla karşılaştık. Bunlarla yapılacak mücadele tüm devlet organlarının, sivil toplum örgütlerinin ve Türk Milletinin tamamının katılımıyla yapılmalıdır ve bıkmadan usanmadan
sürdürülmelidir. Ayrıca bunlar derhal deşifre edilip, isimleri açıklamalıdır.
Bu sepetlerin ilacı “açıklık, şeffaflık ve demokrasidir!” Bunlar ışığı görünce kaçan, kılık değiştiren, dün söylediğini bugün inkâr eden bukalemun tipli insanlardır.
Örneğin Abdülkabir Selvi ve Mahmut Övür isimli gazeteciler yıllarca Fethullah Gülen’in müridi oldular, onu yücelttiler. AKP’li Bakan ve Milletvekillerinin tamamına yakını da bunlar gibi davrandılar. Biz FETÖ’ne karşı mücadele edip, mahkemelerde FETÖ elemanlarıyla boğaz boğaza kavga ederken, bu sepetler FETÖ’nün elemanı olarak çalıştılar. Ne zaman ki, 17/25 Hırsızlık-yolsuzluk-rüşvet rezaleti patladı, Devlet Bahçeli denen dürüst (!) adam makam odasındaki saati 17.25 te durdurdu, bunların hepsi hooop FETÖ düşmanı olup ona küfretmeye başladılar. Şimdi Aydın Doğan’ın manevi oğlu olan A. Selvi televizyonlarda her akşam FETÖ’ya küfrediyor!
Tombalak Necdet Özel Paşanın, FETÖ’cuların generalliği terfi ettirilmesinde hiç mi dahli olmadı? Atatürk, Cumhuriyet düşmanlarının evine giden Hulusivil Paşa, sabi sübyan mı? TOBB yönetiminden ve TOBB delegelerinden çok sayıda insan FETÖ’culuktan yargılanıp hapse atılırken, bölücü çözüm sürecinin “Akil İnsanı”, Türk Malı oto yapacak olan 5 aslandan biri olan ve otonun tekerleğini yapmaya talip olan TOBB Başkanının hiç mi günahı yok?
Mekânı cennet olsun Kamran İnan şöyle derdi; “Dünya üzerinde bizim topraklarımız kadar bol hain üreten başka bir toprak yoktur!” İşte sırf bu yüzden bu hainleri açıklayıp, genç nesillere öğretmek hepimizin görevidir…
Sen ne diyorsun Bülent Arınç? Ya sen İ. Melih Gökçek? İçinizdeki en yüksek makama gelmiş baş FETÖ’cu kim, açıklamak ister misiniz? Yoksa parsel-parsel susmaya devam mı?
Sağlık ve başarı dileklerimle 09 Şubat 2018 Rifat Serdaroğlu