Görülen o ki, AB’ye veda edeceğiz. AİHM kararlarına uymayı anayasamızda olduğu halde reddediyoruz. İstenen bu kararı AB’nin alması. Sanırım bu seçeneği zorluyoruz. Görünen de öyle olacağı. Avrupa Birliği’ni yaptırım kararı almaya zorluyoruz. Bazıları hâlâ” AB bizden vazgeçemez” diyor. 93 Harbi (1877) öncesi de Avrupa’daki değişimi algılayamadık, Avrupa arkamızda olur diye Rus Çarlığına ve Avusturya-Macaristan’a kafa tuttuk. Tersane Konferansı sırasında gümbür gümbür top atarak Meşrutiyet’i ilan ettik. Bu tarihi yanılgı sonrası Rus rdusu Yeşilköy’e kadar geldi. İngiltere “Dur” deyince Ruslar durdu ve geri çekildi. Sonuçta Balkanlar ve Kıbrıs gitti. Bu yola çıkarken bazı şeyleri hatırlatmak istiyorum: 1- Bir yıl önce Suriye’de hava bombardımanı sonrası 36 askerimiz şehit oldu, sizce kim yaptı. 2- En fazla dış ticaret açığını hangi ülkelere veriyoruz? Sizin yerinize cevaplayayım Çin, Rusya ve ABD 3- Hangi ülke Uygurları yok ediyor? (Çin) Kim Uygurlara sahip çıkıyor (AB-ABD) 4- Hangi toplulukla ticaretimiz eşit? (AB) 5- Ülkemizdeki yabancı yatırımların yaklaşık %70’i hangi ülkeye ait? (AB) 6- Hangi toplulukta 5 milyon Türk yaşıyor? (AB) Farkında mısınız? Altına imza attığımız kurallara uymama kavgası yapıyoruz. Hukuk olmazsa bırakın yabancı yatırımı yerli yatırımcı bulamazsınız. Osmanlıda bu kadar vakıf niye kuruldu acaba? Hiç bu konuyu düşündünüz mü? Servet güvencesi olmadığı için, servetler vakıf yoluyla varislere aktarılıyordu. Mahkemelerimiz bugünkü durumu sürdürdükçe, kayırmacılık hüküm sürdükçe vasıfsız vasıflı fark etmeden bir kişi dört-beş göreve atılırsa vatandaş parasını altın ve döviz olarak tutar, bankaya da yatırmaz. Daha da fakirleşiriz, yokluk başlar. Oslo ve Dolmabahçe görüşmeleri, Habur ne çabuk unutuldu. Silahlı kuvvetlerin açılım sürecinde teröristlerle mücadelesi valilerin verilmeyen izinlerine kalmıştı. Daha kısa bir süre önce Apo’nun mektubu Televizyonlarda okundu, kardeşi Osman’la TRT röportaj yaptı… Parti kapatmayı kim zorlaştırdı. O kadar abuk bir değişiklik yaptılar ki eskiden iki yıl içinde Genel kurul yapmayan partiler kapatılırdı. Şimdi o da yok. İsmi olan anma cismi olmayan elli partimiz var. Bu ülkede “Reişçi” diye İslam düşmanı, Golan’ı ve Kudüs’ü İsrail’e veren, Batı Şeria’nın İsrail tarafından yutulmasına sağlayan, Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan eden Trump’ın eteğine sarılanları ve onun için göz yaşı dökenleri gördükçe midem bulanıyor. Üstelik Trump, Reise, “Ülke ekonomisini bozarım” ve “Akıllı ol” diye tehdit eden adam. Kuzey Suriye’deki PKK’nin etkin olduğu yapıya destek veren adam. Say say bitmez… Trump, 15 Ocak 2016’da göreve başladı. 15 Temmuz 2016’da FETÖ darbe yapmak istedi. FETÖ ve destekçilerini kim koruyor, kim ülkemize teslim etmiyor? diye sormayacağım. AB ile yapmamız gereken Gümrük Birliğini güncellememizdi, gerekirse bunun için anlaşmayı askıya almaktı ama yapamadık. AB’den çıkma sürecinde koz olarak Osman Kavala kullanılıyor. Daha önce ABD’ye karşı da 25 yıldır ülkemizde yaşayan bir Protestan rahibi koz olarak kullandık. Sonuçta Rahip Bronson’u dünyaya meşhur ettik. Sonuç: ABD’de geleneksel müttefikimiz olan Cumhuriyetçileri kaybettik. Yeni başkan bu sayede kolaylıkla “Ermeni soykırımı” kararını kabul etti. ABD Temsilciler Meclisi ve Senato’su oybirliği ile Türkiye’ye yaptırım kararları alıyorlar. Tek adam, tek parti, tek basın, tek ses rejimleri Kuzey Kore dışında kalmadı. Önümüzde iki örnek var? Dünyadaki yeri diplerde olan aile ve tek parti yönetimindeki Kuzey Kore, diğer yanda ise demokrasi ile idare edilen ve dünyanın önde gelen sanayi ülkesi olan Güney Kore… Tercih sizin. Ekrem Hayri Peker Kimya Mühendisi