İki hafta aradan sonra yine aynı salondayım. Ancak tamamen farklı iki nedenden dolayı buradayım.
Ak Parti Genel Merkezi’ndeki basın toplantı salonundan söz ediyorum. İki hafta önce 05 Mayıs 2016 Perşembe günü saat 14:55’de eski Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu istifa etmek zorunda kalmıştı. Partinin en üst karar organı olan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’nun (MKYK) darbesine maruz kalan Davutoğlu, karşısında oturan darbecilerin gzlerinin içine baka baka, “Yönteminizi yol arkadaşlığına yakıştıramadım” diyordu.
15 gün aradan sonra yine aynı salonda, Türkiye Cumhuriyeti’nde,“Genel Başkan ve Başbakan düşüren ve yenisini atayan” bir kurum haline dönüşen Ak Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu , yeni Genel Başkan ve Başbakan atamasını yaptı. Sözde temayül yoklamaların sonucunu Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik açıkladı. Alkışlar arasında yeni Genel Başkan ve Başbakan Binali Yıldırım’ı sahneye çağırdı. Türkiye Cumhuriyeti’nde Başbakanların halk tarafından seçilmesi dönemi çok gerilerde kalıyordu.
Tarihe tanıklık ettik.. Ancak farklı yorumlarla, farklı akış açılarıyla. Ak Parti’nin “Tereyağdan kıl çeker gibi” bu işleri halletiğini canlı yayınlarda ballandıra ballandıra anlatan “meslektaşlarımın” demokrasi anlayışlarını dinliyorum