Amerika Pensilvanya ’da bir kadın, kocasını ameliyat eden hastane hakkında tazminat davası açar!
Dava dilekçesinde şunları yazar; “Kocam hastanede ameliyat geçirdikten sonra benimle seks yapmıyor. Gayet düzenli olan seks hayatımız mahvoldu.
Bu nedenle hastanenin tarafımıza 1 Milyon Dolar tazminat ödemeye mahkûm edilmesi…”
Yargıç, hastane yönetiminden konu ile ilgili olarak açıklamalı bir rapor ister.
Hastane yönetiminden sadece bir cümlelik yanıt gelir;
“Hanımefendinin kocası, hastanemizde gözlerinden katarakt ameliyatı geçirmiş ve %95 olan görme kaybı, %5’e indirilerek, gözleri açılmış bir halde sağlıklı olarak taburcu edilmiştir!”
Türk Milletinin büyük bir kısmının gözlerinin açılması ve gerçekleri görmesi için tek-tek katarakt ameliyatı geçirmesi gerek galiba! Ben mi anlatamıyorum,
onlar mı anlamak istemiyor, bir türlü çözemedim…
Kabul edilmesi şart olan genel kural şudur; Türk Milletinin başına gelen ve gelecek belaların kaynağında öncelikle ve mutlaka Kürtçü Bölücüler ile Şeriatçılar aranmalıdır. Bunlardan sonra, dış güçlerin etkisine bakılmalıdır. Kendisini Türk Milletinin özgür bir bireyi sayan, bu toprakları “Vatan” olarak kabul eden, Türk Bayrağına, Lâik Cumhuriyete, devletimizin kurucusu Büyük Atatürk’e saygı duyan herkesin, bir tehlike anında bakacağı yerler buraları olmalıdır.
Bu gerçeği kabul etmeyenlerin başlarından bela, gözlerinden yaş, altlarından da ıslaklık eksik olmaz...
Türk Gençliğine kitap olarak sunmak üzere yıllardır Cumhuriyet öncesi ve sonrası devlete karşı yapılan isyanları, silahlı kalkışmaları, terör saldırılarını ve nedenlerini inceliyorum. Bu saldırıların tamamının kökeninde bu iki grup vardır.
Size bir örnek vermek isterim;
Osmanlı’nın kuruluşundan bu yana Papa’ya “İşbirliği-dinlerarası diyalog” adı altında 3 adet ihanet mektubu yazılmıştır.
Birinci mektup; 1950 yılında “Said-i Nursi” tarafından yazıldı.
İkinci mektup; 9 Şubat 1998 yılında “Fethullah Gülen” tarafından yazıldı.
Üçüncü mektup; 1998 yılında Abdullah Öcalan tarafından yazıldı.
Vatikan Doğu Kiliseler Birliği PKK’yı destekleme kararı aldı. Sonrasında ABD, Türkiye’ye Öcalan’ı asılmamak şartıyla verdi ama yerine Fethullah Gülen’i aldı.
Bugün FETÖ okullarının Türkiye dışındakilerde çalışan her üç kişiden biri
CIA ajanıdır…
2005 yılında da Dönemin Başbakanı Erdoğan, İspanya Başbakanı ile birlikte Dinler-Medeniyetler Arası Diyalog Grubu Eşbaşkanı oldu. Erdoğan bir de bildiğiniz gibi milyonlarca Müslümanın ölümüne, tecavüze uğramasına neden olan BOP Eşbaşkanı idi…
Bu gerçekleri görmeyenler, Erdoğan’ın yaptığı gibi hala kim FETÖ’CU kim değil araştırıyorlar! Ben sizlere yardımcı olayım;
-Türk Ordusu, belediye çöp kamyonlarıyla garnizon ve lojmanlara tıkılacak kadar tehlikeli FETÖCU,
Ankara’yı parsel-parsel FETÖ’ne satan İ. Melih Gökçek FETÖ’CU değil.
-Askeri Bando’ da çalışan klarnetçi Astsubay darbeci ve FETÖ’CU,
FETÖ’nün “”Büyük Abi” dediği Kadir Topbaş FETÖ’CU değil!
-Kuleli Askeri Lisesi son sınıf öğrencisi Mustafa, FETÖ’CU;
“Fethullah Gülen, bu ülkenin yetiştirdiği bir kıymettir” diyen Bekir Bozdağ FETÖ’CU değil.
-Ekmek parası ve devlet tarafından atanamadığı için bir dershanede çalışan zavallı öğretmen FETÖ’CU, “Değerli Hocamın bizden bir emirleri olur mu” diyen Erdoğan FETÖ’CU değil…
Melih Gökçek-Kadir Topbaş-Bekir Bozdağ-Recep Tayyip Erdoğan FETÖ’CU değiller ve üstelik hepsi Demokrat ve Demokrasi Kahramanı!
Hele Melih Gökçek! Darbe girişimi sırasında, kendisini arayan iki astsubaydan, mahallesi yakınındaki bir gecekondunun bodrumunda saklanıp öylesine yiğitçe bir demokrasi mücadelesi verdi ki, duyanların gözleri yaşardı!
Eyy Türk Milleti;
Lütfen Türkiye’de oynanan “Erdoğan Başkanlık Tiyatrosunu” görün.
Algı operasyonu nasıl yapılırmış anlayın!
Son günlerde; Yapılan hırsızlıklardan-soygunlardan-ayakkabı kutularındaki milyonlarca dolardan, sıfırlama çalışmalarından-100 milyon dolarlık bağışlardan, çocuk tecavüzlerinden-kadın cinayetlerinden-Rıza Zarrab’dan bahseden var mı?
Sanki tüm bu rezillikler 2002 öncesi yaşamış gibi gösteriliyor!
Hırsızdan, soyguncudan, utanmazdan, kul hakkı yiyenlerden, binlerce ocağı söndürenlerden, kendi ordusuna karşı savaş açanlardan değil demokrat, insan olunmaz, insan…
Not;
Bu Şapşik Bademler bir kere de bizleri şaşırtsalar ya!
Yolsuzluk bantlarının montaj olduğunu hissederek anlayan fikirsiz Fikri, yine saçma sapan bir fikir açıklamış! “Olağanüstü dönemden geçiyoruz, bu sene 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları yapılmayacak!”
Temel’in karısı Fadime grip olmuş, hem de domuz gribi! Uzun tedaviden sonra zar-zor iyileşmiş. Temel’i çarşıda gören İdris sormuş; Nasildur yence?
Temel; Gripi geçtu geçmesuna da, domizliği devam ediyiii…
Türk Devletinin kuruluşunu sağlayan en büyük zaferden bile nefret ediyorlar! Bir türlü Türk Milleti ile birlikte sevinemedi bu sepetler.
30 Ağustosta, Suudi Kralı veya Onur Konuğu Barzani gelseydi, zil takıp oynayacaklardı…
Sağlık ve başarı dileklerimle 03 Ağustos 2016
Rifat Serdaroğlu
Anasayfa
Yazarlar
Rıfat SERDAROĞLU
Yazı Detayı
Bu yazı 817+ kez okundu.
KİM FETÖCU KİM DEĞİL?
Amerika Pensilvanya ’da bir kadın, kocasını ameliyat eden hastane hakkında tazminat davası açar!
Dava dilekçesinde şunları yazar; “Kocam hastanede ameliyat geçirdikten sonra benimle seks yapmıyor. Gayet düzenli olan seks hayatımız mahvoldu.
Bu nedenle hastanenin tarafımıza 1 Milyon Dolar tazminat ödemeye mahkûm edilmesi…”
Yargıç, hastane yönetiminden konu ile ilgili olarak açıklamalı bir rapor ister.
Hastane yönetiminden sadece bir cümlelik yanıt gelir;
“Hanımefendinin kocası, hastanemizde gözlerinden katarakt ameliyatı geçirmiş ve %95 olan görme kaybı, %5’e indirilerek, gözleri açılmış bir halde sağlıklı olarak taburcu edilmiştir!”
Türk Milletinin büyük bir kısmının gözlerinin açılması ve gerçekleri görmesi için tek-tek katarakt ameliyatı geçirmesi gerek galiba! Ben mi anlatamıyorum,
onlar mı anlamak istemiyor, bir türlü çözemedim…
Kabul edilmesi şart olan genel kural şudur; Türk Milletinin başına gelen ve gelecek belaların kaynağında öncelikle ve mutlaka Kürtçü Bölücüler ile Şeriatçılar aranmalıdır. Bunlardan sonra, dış güçlerin etkisine bakılmalıdır. Kendisini Türk Milletinin özgür bir bireyi sayan, bu toprakları “Vatan” olarak kabul eden, Türk Bayrağına, Lâik Cumhuriyete, devletimizin kurucusu Büyük Atatürk’e saygı duyan herkesin, bir tehlike anında bakacağı yerler buraları olmalıdır.
Bu gerçeği kabul etmeyenlerin başlarından bela, gözlerinden yaş, altlarından da ıslaklık eksik olmaz...
Türk Gençliğine kitap olarak sunmak üzere yıllardır Cumhuriyet öncesi ve sonrası devlete karşı yapılan isyanları, silahlı kalkışmaları, terör saldırılarını ve nedenlerini inceliyorum. Bu saldırıların tamamının kökeninde bu iki grup vardır.
Size bir örnek vermek isterim;
Osmanlı’nın kuruluşundan bu yana Papa’ya “İşbirliği-dinlerarası diyalog” adı altında 3 adet ihanet mektubu yazılmıştır.
Birinci mektup; 1950 yılında “Said-i Nursi” tarafından yazıldı.
İkinci mektup; 9 Şubat 1998 yılında “Fethullah Gülen” tarafından yazıldı.
Üçüncü mektup; 1998 yılında Abdullah Öcalan tarafından yazıldı.
Vatikan Doğu Kiliseler Birliği PKK’yı destekleme kararı aldı. Sonrasında ABD, Türkiye’ye Öcalan’ı asılmamak şartıyla verdi ama yerine Fethullah Gülen’i aldı.
Bugün FETÖ okullarının Türkiye dışındakilerde çalışan her üç kişiden biri
CIA ajanıdır…
2005 yılında da Dönemin Başbakanı Erdoğan, İspanya Başbakanı ile birlikte Dinler-Medeniyetler Arası Diyalog Grubu Eşbaşkanı oldu. Erdoğan bir de bildiğiniz gibi milyonlarca Müslümanın ölümüne, tecavüze uğramasına neden olan BOP Eşbaşkanı idi…
Bu gerçekleri görmeyenler, Erdoğan’ın yaptığı gibi hala kim FETÖ’CU kim değil araştırıyorlar! Ben sizlere yardımcı olayım;
-Türk Ordusu, belediye çöp kamyonlarıyla garnizon ve lojmanlara tıkılacak kadar tehlikeli FETÖCU,
Ankara’yı parsel-parsel FETÖ’ne satan İ. Melih Gökçek FETÖ’CU değil.
-Askeri Bando’ da çalışan klarnetçi Astsubay darbeci ve FETÖ’CU,
FETÖ’nün “”Büyük Abi” dediği Kadir Topbaş FETÖ’CU değil!
-Kuleli Askeri Lisesi son sınıf öğrencisi Mustafa, FETÖ’CU;
“Fethullah Gülen, bu ülkenin yetiştirdiği bir kıymettir” diyen Bekir Bozdağ FETÖ’CU değil.
-Ekmek parası ve devlet tarafından atanamadığı için bir dershanede çalışan zavallı öğretmen FETÖ’CU, “Değerli Hocamın bizden bir emirleri olur mu” diyen Erdoğan FETÖ’CU değil…
Melih Gökçek-Kadir Topbaş-Bekir Bozdağ-Recep Tayyip Erdoğan FETÖ’CU değiller ve üstelik hepsi Demokrat ve Demokrasi Kahramanı!
Hele Melih Gökçek! Darbe girişimi sırasında, kendisini arayan iki astsubaydan, mahallesi yakınındaki bir gecekondunun bodrumunda saklanıp öylesine yiğitçe bir demokrasi mücadelesi verdi ki, duyanların gözleri yaşardı!
Eyy Türk Milleti;
Lütfen Türkiye’de oynanan “Erdoğan Başkanlık Tiyatrosunu” görün.
Algı operasyonu nasıl yapılırmış anlayın!
Son günlerde; Yapılan hırsızlıklardan-soygunlardan-ayakkabı kutularındaki milyonlarca dolardan, sıfırlama çalışmalarından-100 milyon dolarlık bağışlardan, çocuk tecavüzlerinden-kadın cinayetlerinden-Rıza Zarrab’dan bahseden var mı?
Sanki tüm bu rezillikler 2002 öncesi yaşamış gibi gösteriliyor!
Hırsızdan, soyguncudan, utanmazdan, kul hakkı yiyenlerden, binlerce ocağı söndürenlerden, kendi ordusuna karşı savaş açanlardan değil demokrat, insan olunmaz, insan…
Not;
Bu Şapşik Bademler bir kere de bizleri şaşırtsalar ya!
Yolsuzluk bantlarının montaj olduğunu hissederek anlayan fikirsiz Fikri, yine saçma sapan bir fikir açıklamış! “Olağanüstü dönemden geçiyoruz, bu sene 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamaları yapılmayacak!”
Temel’in karısı Fadime grip olmuş, hem de domuz gribi! Uzun tedaviden sonra zar-zor iyileşmiş. Temel’i çarşıda gören İdris sormuş; Nasildur yence?
Temel; Gripi geçtu geçmesuna da, domizliği devam ediyiii…
Türk Devletinin kuruluşunu sağlayan en büyük zaferden bile nefret ediyorlar! Bir türlü Türk Milleti ile birlikte sevinemedi bu sepetler.
30 Ağustosta, Suudi Kralı veya Onur Konuğu Barzani gelseydi, zil takıp oynayacaklardı…
Sağlık ve başarı dileklerimle 03 Ağustos 2016
Rifat Serdaroğlu
Ekleme
Tarihi: 03 Ağustos 2016 - Çarşamba
KİM FETÖCU KİM DEĞİL?
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.