Gazi Hasan YILDIZ -Pomakça bilmem hayatımı kurtardı! 1897 Doğumlu Hasan YILDIZ, Biga-Işıkeli (Eşekçi) Köyü’ndendir. 1.Dünya Savaşı seferberlik döneminde askere alınır ve Kafkas (Şark) Cephesi’ne gider. Askere gitmeden önce nişanlanır. Nişanlısı Hafize onu sabırla beklemektedir. Hasan, cephede Rusların eline esir düşer.
’’SUYA GİDEN VURULUR’’
Gazi Hasan YILDIZ
-Pomakça bilmem hayatımı kurtardı!
1897 Doğumlu Hasan YILDIZ, Biga-Işıkeli (Eşekçi) Köyü’ndendir. 1.Dünya Savaşı seferberlik döneminde askere alınır ve Kafkas (Şark) Cephesi’ne gider. Askere gitmeden önce nişanlanır. Nişanlısı Hafize onu sabırla beklemektedir.
Hasan, cephede Rusların eline esir düşer. Esaret döneminde, esir kampındaki bir subay, Türk askerlerini birkaç gün arayla suya göndermektedir. Ama suya gönderilen askerler bir daha geri dönmemektedir. Suya gitme sırası bir gün Hasan’a gelir. Tam bu sırada Hasan subay ile arkadaşlarının arasında geçen Rusça konuşmayı duyar ve anlar (Çünkü asimilasyona uğrayan Kuman Türklerinin kullandığı dil olan Pomakçanın %30 a yakın sözcüğü Ukrayna Rusçasıdır):
-Bunları vurma vurma! Birgün anlaşılırsa başın belaya girer.
-Boşver, bunlar esir! Boş yere besliyoruz!
Bu Rusça konuşmayı duyan ve anlayan Hasan, kendini yerlere atar, ağlar ve bir türlü suya gitmez. Kısa bir süre sonra esir kampının komutanı gelir. Hasan’ın ağlayışını ve hareketlerini görerek merak eder. Tercümanı vasıtasıyla Hasan’a sorar:
-Neden ağlıyorsun?
-Bir hiç uğruna zevk için vuracaklar!
-Kim vuracak?
-Suya giden, dönmüyor ve vurulup, öldürülüyor.
-Nasıl?
Hasan; yarı Pomakça, yarı tercuman yardımı ile köyünün Pomak olduğunu, pomakça bildiğini ve suya giden askerlerin ’’kaçıyor’’ bahanesi ile öldürüldüğünü, bugünkü konuşmadan bunu anladığını ve bugün de suya gönderilme sırasının kendisine geldiğini fakat bir türlü gitmediğini, yarın yine gönderileceğini anlatarak devam eder:
- Siz, bile bile bir hiç uğruna ölüme gider misiniz? Bunun ne kadar acı olduğunu bir insan olarak düşünün, der.
Durumu öğrenen esir kampı komutanı olaya müdahale eder ve o günden sonra esirler suya gönderilmez. Hasan hem kendinin hem de arkadaşlarını sadist bir insan tarafindan öldürülmesini engellemiş olur. O Sadist komutanı da bir daha görmezler.
Hasan, savaş esirlerinin değiştirilmesi sonucu 6 yıl sonra köyüne dönmeyi başarmıştır. Yakınlarına ve çevresine yaşadıklarını anlatarak:
-Pomakça bilmem hayatımı kurtardı, demiştir.
Onu 6 yıl bekleyen nişanlısı Hafize ile evlenir.
Maaş talep etmez.
Madalyası yoktur.
12.09.1943 tarihinde vefat etmiştir.
(Bilgi ve fotoğraf torun Hasan YILDIZ’dan alınmıştır.)
Engin GÜRSU
Araştırmacı-Yazar
U-NU-TUL-MAK
Esir düşmek de savaşın bir sonucudur. Ancak Onlar, bütün umutlar tükendiğinde teslim olmuşlar. Esarete alışamamışlar. Yaşayabilmek için tüm işkencelere katlanmışlar. Gün gelir ŞEHİT olamadıklarına üzülmüşler. Onları hayata bağlayan geride bıraktıkları aileleriydi. 1914-1918 yılları arasında 3 kıtada 34 tane esir kamplarına dağıtılan tahmini 202.000 Türk Askeri ile kimse ilgilenmez. Kimileri öldürülür. Kimileri açlık, susuzluk ve hastalıktan ölür. Kimileri onuru ve gururuna yenik düşüp intihar ederler. Kimileri de zor şartlarda geri dönmeyi başararak, yaralı, sakat ve hasta olarak vatana gelirler. Düşmanı Anadolu’da görürler. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra umutlanırlar. Sonra uzun yoksulluk yılları yaşarlar. Ama hayatın en ağır darbesini yerler:
YAŞARKEN UNUTULURLAR.
BİGA ŞEHİTLİĞİ KİTABI-2011
Engin GÜRSU
Nazmiye- Engin GÜRSU
BİGA Sidene (Sidena) Tarih Kültür ve Sanat Evi