Anasayfa
Yazarlar
Taner ARÇUKOĞLU
Yazı Detayı
Bu yazı 517 kez okundu.
İhracı İstenen Mustafa Kemal Atatürk'ün Teğmenleri...
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi doğrultusunda milletimizin güvenliğini sağlamış, ülkemizin bağımsızlık ve egemenlik simgesi olmuştur.
Yemin törenleri, TSK’nın değerlerine bağlılığın en güçlü şekilde ifade edildiği anlardan biridir. Ancak, bir tören sırasında sergilenen tutumların ideolojik bir gözlükle değerlendirilip teğmenlerin ihracına varan yaptırımlara yol açması, “disiplin” kavramının istismar edildiği bir noktaya işaret eder. Bu durum, askeri disiplini sağlamaktan çok, bireyleri sindirme ve farklı görüşleri cezalandırma aracı olarak algılanabilir.
Teğmenlerin mezuniyet töreninde Atatürk’ü yad ederek kılıç çatması gibi tarihi ve milli bir ritüel nedeniyle ihraçlarının talep edilmesi, yalnızca askeri disiplin anlayışına değil, milli hafızamıza da zarar veren bir durumdur.
Atatürk’e Saygı, Suç Sayılabilir Mi?
Mustafa Kemal Atatürk, TSK’nın kurucusu, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını kazandıran liderdir. Onun vizyonu ve liderliği, TSK’nın temel taşıdır. Teğmenler, Resmi Töreni verilen emir talimat ve mevzutalar çerçevesinde tamamlamış protokolun alanı terk etmesinin ardından kendi aralarında mezuniyeti sevinç ve gururla kutlamış geleneksel olarak her sene yaptıkları gibi kılıç çatmışlardır Atatürk’ü yad etmek için yaptıkları bir eylemin “suç” veya “disiplin ihlali” olarak değerlendirilmesi, mantık sınırlarının ötesine geçen bir yaklaşımı işaret etmektedir. Bu karar, yalnızca bireysel bir cezalandırma değil, Atatürk’ün mirasına ve onun değerlerine bir meydan okuma olarak da görülebilir.
Tarihi ve Milli Bir Gelenek
Kılıç çatması, Türk askeri geleneğinde onurlu bir semboldür. Bu ritüel, geçmişten günümüze, Türk ordusunun şerefini ve birliğini temsil eder. Teğmenlerin, mezuniyet töreninde Atatürk’ü anarak bu geleneği yaşatmaları, yalnızca bir geçmişe saygı değil, aynı zamanda geleceğe ışık tutan bir adanmışlıktır. Bu tür bir eylemin cezai bir işlemle sonuçlanması, TSK’nın köklü değerlerinin ideolojik kaygılarla gölgelenmesi riskini doğurur.
İhraç Talepleri, Milli Birliği Zedeler
Atatürk’ü anmak ve onun değerlerine sahip çıkmak, yalnızca bir teğmenin değil, tüm Türk milletinin ortak sorumluluğudur. Mezuniyet töreninde Atatürk’ün adını yüceltmek isteyen genç subayların ihracı, yalnızca onların kariyerine darbe vurmaz; aynı zamanda TSK’nın tarafsızlığına ve milli birliğine duyulan güveni de sarsar. Türkiye’nin içinde bulunduğu jeopolitik konjonktürde, ordunun birliğini ve manevi değerlerini korumak her zamankinden daha büyük bir önem taşımaktadır.
Disiplin, Adaletle Var Olur
TSK’nın temelinde disiplin ve hiyerarşi yer alır; ancak bu disiplin, adaletle birleştiğinde anlam kazanır. Atatürk’ü yad eden bir eylemi cezalandırmak, disiplinin ötesinde, siyasi veya ideolojik bir müdahale olarak algılanabilir. Bu durum, ordunun asli görevine odaklanmasını engelleyebilir ve kurumsal işleyişine zarar verebilir.
El Cümle ;
Atatürk, Türk ordusunun ruhudur. Onun mirasına sahip çıkmak, yalnızca bir bireyin değil, TSK’nın ve Türk milletinin asli görevidir. Teğmenlerin mezuniyet töreninde Atatürk’ü yad etmeleri nedeniyle ihraçlarının talep edilmesi, bu mirası yok sayan bir tutumdur ve TSK’nın itibarını zedelemektedir.
Bu yanlış kararların düzeltilmesi, hem askeri geleneklerimizin hem de milli birliğimizin korunması açısından bir zorunluluktur. Unutulmamalıdır ki, askere düşmanlık, düşmana askerliktir; ancak Atatürk’ü yad eden genç subayları hedef almak, düşmanlıktan daha derin bir tehdidi barındırır: milli değerlerin erozyonu. TSK’nın, bu değerleri yaşatmak ve yüceltmekle mükellef olduğunu bir kez daha hatırlaması gerekmektedir.
Ekleme
Tarihi: 23 Kasım 2024 - Cumartesi
İhracı İstenen Mustafa Kemal Atatürk'ün Teğmenleri...
Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi doğrultusunda milletimizin güvenliğini sağlamış, ülkemizin bağımsızlık ve egemenlik simgesi olmuştur.
Yemin törenleri, TSK’nın değerlerine bağlılığın en güçlü şekilde ifade edildiği anlardan biridir. Ancak, bir tören sırasında sergilenen tutumların ideolojik bir gözlükle değerlendirilip teğmenlerin ihracına varan yaptırımlara yol açması, “disiplin” kavramının istismar edildiği bir noktaya işaret eder. Bu durum, askeri disiplini sağlamaktan çok, bireyleri sindirme ve farklı görüşleri cezalandırma aracı olarak algılanabilir.
Teğmenlerin mezuniyet töreninde Atatürk’ü yad ederek kılıç çatması gibi tarihi ve milli bir ritüel nedeniyle ihraçlarının talep edilmesi, yalnızca askeri disiplin anlayışına değil, milli hafızamıza da zarar veren bir durumdur.
Atatürk’e Saygı, Suç Sayılabilir Mi?
Mustafa Kemal Atatürk, TSK’nın kurucusu, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını kazandıran liderdir. Onun vizyonu ve liderliği, TSK’nın temel taşıdır. Teğmenler, Resmi Töreni verilen emir talimat ve mevzutalar çerçevesinde tamamlamış protokolun alanı terk etmesinin ardından kendi aralarında mezuniyeti sevinç ve gururla kutlamış geleneksel olarak her sene yaptıkları gibi kılıç çatmışlardır Atatürk’ü yad etmek için yaptıkları bir eylemin “suç” veya “disiplin ihlali” olarak değerlendirilmesi, mantık sınırlarının ötesine geçen bir yaklaşımı işaret etmektedir. Bu karar, yalnızca bireysel bir cezalandırma değil, Atatürk’ün mirasına ve onun değerlerine bir meydan okuma olarak da görülebilir.
Tarihi ve Milli Bir Gelenek
Kılıç çatması, Türk askeri geleneğinde onurlu bir semboldür. Bu ritüel, geçmişten günümüze, Türk ordusunun şerefini ve birliğini temsil eder. Teğmenlerin, mezuniyet töreninde Atatürk’ü anarak bu geleneği yaşatmaları, yalnızca bir geçmişe saygı değil, aynı zamanda geleceğe ışık tutan bir adanmışlıktır. Bu tür bir eylemin cezai bir işlemle sonuçlanması, TSK’nın köklü değerlerinin ideolojik kaygılarla gölgelenmesi riskini doğurur.
İhraç Talepleri, Milli Birliği Zedeler
Atatürk’ü anmak ve onun değerlerine sahip çıkmak, yalnızca bir teğmenin değil, tüm Türk milletinin ortak sorumluluğudur. Mezuniyet töreninde Atatürk’ün adını yüceltmek isteyen genç subayların ihracı, yalnızca onların kariyerine darbe vurmaz; aynı zamanda TSK’nın tarafsızlığına ve milli birliğine duyulan güveni de sarsar. Türkiye’nin içinde bulunduğu jeopolitik konjonktürde, ordunun birliğini ve manevi değerlerini korumak her zamankinden daha büyük bir önem taşımaktadır.
Disiplin, Adaletle Var Olur
TSK’nın temelinde disiplin ve hiyerarşi yer alır; ancak bu disiplin, adaletle birleştiğinde anlam kazanır. Atatürk’ü yad eden bir eylemi cezalandırmak, disiplinin ötesinde, siyasi veya ideolojik bir müdahale olarak algılanabilir. Bu durum, ordunun asli görevine odaklanmasını engelleyebilir ve kurumsal işleyişine zarar verebilir.
El Cümle ;
Atatürk, Türk ordusunun ruhudur. Onun mirasına sahip çıkmak, yalnızca bir bireyin değil, TSK’nın ve Türk milletinin asli görevidir. Teğmenlerin mezuniyet töreninde Atatürk’ü yad etmeleri nedeniyle ihraçlarının talep edilmesi, bu mirası yok sayan bir tutumdur ve TSK’nın itibarını zedelemektedir.
Bu yanlış kararların düzeltilmesi, hem askeri geleneklerimizin hem de milli birliğimizin korunması açısından bir zorunluluktur. Unutulmamalıdır ki, askere düşmanlık, düşmana askerliktir; ancak Atatürk’ü yad eden genç subayları hedef almak, düşmanlıktan daha derin bir tehdidi barındırır: milli değerlerin erozyonu. TSK’nın, bu değerleri yaşatmak ve yüceltmekle mükellef olduğunu bir kez daha hatırlaması gerekmektedir.
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.