Çanakkale Haber

Gürkan KARAÇAM
Köşe Yazarı
Gürkan KARAÇAM
 

Ahmet Nabğalı ve Irak-Suriye Türkmenleri'ne Bakış

7. Yüzyıldan itibaren görünmeye başlar küçük küçük Oğuz Boyları Irak ve Suriye'de. 10. ve 11. Yüzyıl dedin mi kırmızı ışık dinlemez olur Türk Göçü ve Tolunoğulları ile başlar yerleşmeye dahi 11. Yüzyıl da ışıkları da söker Türkler. Yurt edinirler Suriye'yi, öyle ki uğrunda ölecek kadar. Tarihler 1096'yı gösterirken başlar haçlı seferi ve Türk Boyları Selahattin Eyyubi komutasındaki Müslümanlarla birleşerek, savunmaya başlarlar yurt edindikleri Suriye'yi Haçlılara karşı... 1516 takvim, iner Yavuz Sultan Selim, Mercidabık'ta yener Memlüklüleri ve bağlanır Osmanlı-Türk İmparatorluğu'na Suriye toprakları hem de 402 yıl kopmamacasına, taaa 1918'e kadar. Türk hakimiyeti olur da Türkmen yerleşimi artmaz mı, artar elbet. Coşar Oğuz'un evlatları ve çok önemli bir Türk nüfusu oluşur Suriye'de Türkmen adıyla... Her ne kadar 1. Dünya Savaşı'yla sona erse de Türk Hakimiyeti, Türkiye'nin Suriye'ye olan ilgisi bitmez devam eder Kurtuluş Savaşı sırasında da. Başlar Osmanlı'nın çekilmesi ile Suriye Türkmenleri Milli Mücadeleye. Hey gidi " Ahmet Nabğalı ", yıl 2014 olmuş kalmamış senin gibi bir yiğit Suriye'de. Bir anlaşma imzalanır 1921'de, adı "Ankara". Suriye'deki Türkmenlerin resmi dillerinin Türkçe olmasını, tüm kültürel ve sosyal haklarının garanti edilmesini temin etmek üzere ve    asla unutulmaması gereken bu yüzden diyoruz ki; "Suriye'nin çözülmesi durumunda ki çözülmeye doğru hızla gitmektedir ve yeni kurulacak devlet ya da devletler söz konusu olduğunda Ankara anlaşmasının (Türkiye -Fransa 1921) ülkemize Türkmenler noktasında sağladığı garantörlük hakkı daha şimdiden uluslararası arenada gündeme taşınarak dillendirilmeli ve bir oldu bittiye asla izin verilmemelidir" diye... Fakat yapar Fransız Manda'sı "Manda'lığını" ,yutturur " sizi araptan ayrı tutmam " saçmalığını despot yöntemlerle ve sindirir soydaşını, "senin acelen ne" di mi "bekle yavrum bekle"...! Ermeni'ye, Süryani'ye verir azınlık hakkını, Türkmen'e ne ana dilde ne de baba dilde verir eğitim hakkını. Öyle ya Suriye için Türkmen, Türkiye casusudur bir yerde. Geçmek bilmeyen kuyruk acısıdır Hatay burnunun dibinde. Kızma amcası, it itliğini kurt kurtluğunu yapar yeryüzünde. İtler tam gaz yola devam da kurt nerede şimdilerde. 3.500.000 Soydaş!, koyar farklı adlar her birine. Şam Türkmenleri der birine, Halep-Tartus-Humus-Lazkiye-Hama-Rakka-Idlib-Dera Türkmen'i der çıkmak için işin içinden. İçlerinde bir de Golan Türkmenleri vardır ki alır payına düşeni, 1967 altı gün savaşlarında göçe mecbur kalarak İsrail yüzünden. ( 100.000 Türkmen göçe zorlanır, 20 Türkmen köyü boşaltılır) Suriye'de soydaşlarının çok az bir kısmı alevidir, büyük çoğunluk Sünni Hanefi mezhebinden. Dindaşsa dindaş, soydaşsa soydaşta, değil mi mağduriyetleri birazcık(!) da senin yüzünden. Eğitim Arapça olunca, Türkçe konuşan yiğit cahil kalır, sunulan fırsat eşitliğinden(!). Bu arada hatırlatalım ki unutma! Suriye Türkmenlerinin konuştuğu Türkçe, senin Türkçe'nden. Ve şimdilerde Suriye'de yaşanılan ayaklanma(ki kurgudan başka bir şey değil) başarıya ulaşırsa eğer, soyun bekler, diline-kültürüne anayasal güvence, taleplerine en etkili şekil de destek senden. " Balık suda pazarlanmaz "  sözü de sana Kerkük'ten. Türkmen-Türk politikan olmalı senin taa ezelden. Bak kurgulanmış Apo neye oynuyordu evvelden, Pkk nın inanç(!) kanalı ANF'de Çıra TV'nin tanıtımını yapıyorken. Yezidilik Kürtlerin milli(!) dinidir diye seslenirken bu gün Suriye'deki 3 kantonuna(!) Irak'ta 4. sünü eklemek üzereyken dahi taşeron terör örgütü Berkutan Tugayını(!) kuruyorken, söyle bakalım yiğidim! Sesin ulaşabiliyor mu Telafer de, Musul da, Kerkük de, Erbil de, Altun Köprü de, Kara Tepe de, Tuzhurmatu da, Hanekin de, Mendeli de, Bedre de soydaşların inlerken... Birileri 3.000.000 Türk'ü siyasi birlikten, şiilik-Sünnilik açmazına düşürerek mahrum ederken, tersine yezidi Kürt ile Müslüman kürdü diz dize oturtabiliyorken, vicdanın sızlıyor mu ya da bir damla yaş akar mı acep o tombul yanaklarından... Yiğidim artık ya sen kim olduğunu hatırlayacaksın ya da yaşanacak olanlar sana bunu hatırlatacak, ki ilki ikincisinden evladır vesselam... Gürkan Karaçam
Ekleme Tarihi: 01 Ocak 2015 - Perşembe
Gürkan KARAÇAM

Ahmet Nabğalı ve Irak-Suriye Türkmenleri'ne Bakış

7. Yüzyıldan itibaren görünmeye başlar küçük küçük Oğuz Boyları Irak ve Suriye'de. 10. ve 11. Yüzyıl dedin mi kırmızı ışık dinlemez olur Türk Göçü ve Tolunoğulları ile başlar yerleşmeye dahi 11. Yüzyıl da ışıkları da söker Türkler. Yurt edinirler Suriye'yi, öyle ki uğrunda ölecek kadar. Tarihler 1096'yı gösterirken başlar haçlı seferi ve Türk Boyları Selahattin Eyyubi komutasındaki Müslümanlarla birleşerek, savunmaya başlarlar yurt edindikleri Suriye'yi Haçlılara karşı...

1516 takvim, iner Yavuz Sultan Selim, Mercidabık'ta yener Memlüklüleri ve bağlanır Osmanlı-Türk İmparatorluğu'na Suriye toprakları hem de 402 yıl kopmamacasına, taaa 1918'e kadar.

Türk hakimiyeti olur da Türkmen yerleşimi artmaz mı, artar elbet. Coşar Oğuz'un evlatları ve çok önemli bir Türk nüfusu oluşur Suriye'de Türkmen adıyla...

Her ne kadar 1. Dünya Savaşı'yla sona erse de Türk Hakimiyeti, Türkiye'nin Suriye'ye olan ilgisi bitmez devam eder Kurtuluş Savaşı sırasında da.

Başlar Osmanlı'nın çekilmesi ile Suriye Türkmenleri Milli Mücadeleye. Hey gidi " Ahmet Nabğalı ", yıl 2014 olmuş kalmamış senin gibi bir yiğit Suriye'de.

Bir anlaşma imzalanır 1921'de, adı "Ankara". Suriye'deki Türkmenlerin resmi dillerinin Türkçe olmasını, tüm kültürel ve sosyal haklarının garanti edilmesini temin etmek üzere ve    asla unutulmaması gereken bu yüzden diyoruz ki; "Suriye'nin çözülmesi durumunda ki çözülmeye doğru hızla gitmektedir ve yeni kurulacak devlet ya da devletler söz konusu olduğunda Ankara anlaşmasının (Türkiye -Fransa 1921) ülkemize Türkmenler noktasında sağladığı garantörlük hakkı daha şimdiden uluslararası arenada gündeme taşınarak dillendirilmeli ve bir oldu bittiye asla izin verilmemelidir" diye...

Fakat yapar Fransız Manda'sı "Manda'lığını" ,yutturur " sizi araptan ayrı tutmam " saçmalığını despot yöntemlerle ve sindirir soydaşını, "senin acelen ne" di mi "bekle yavrum bekle"...! Ermeni'ye, Süryani'ye verir azınlık hakkını, Türkmen'e ne ana dilde ne de baba dilde verir eğitim hakkını. Öyle ya Suriye için Türkmen, Türkiye casusudur bir yerde. Geçmek bilmeyen kuyruk acısıdır Hatay burnunun dibinde. Kızma amcası, it itliğini kurt kurtluğunu yapar yeryüzünde. İtler tam gaz yola devam da kurt nerede şimdilerde.

3.500.000 Soydaş!, koyar farklı adlar her birine. Şam Türkmenleri der birine, Halep-Tartus-Humus-Lazkiye-Hama-Rakka-Idlib-Dera Türkmen'i der çıkmak için işin içinden. İçlerinde bir de Golan Türkmenleri vardır ki alır payına düşeni, 1967 altı gün savaşlarında göçe mecbur kalarak İsrail yüzünden. ( 100.000 Türkmen göçe zorlanır, 20 Türkmen köyü boşaltılır)

Suriye'de soydaşlarının çok az bir kısmı alevidir, büyük çoğunluk Sünni Hanefi mezhebinden. Dindaşsa dindaş, soydaşsa soydaşta, değil mi mağduriyetleri birazcık(!) da senin yüzünden. Eğitim Arapça olunca, Türkçe konuşan yiğit cahil kalır, sunulan fırsat eşitliğinden(!). Bu arada hatırlatalım ki unutma! Suriye Türkmenlerinin konuştuğu Türkçe, senin Türkçe'nden. Ve şimdilerde Suriye'de yaşanılan ayaklanma(ki kurgudan başka bir şey değil) başarıya ulaşırsa eğer, soyun bekler, diline-kültürüne anayasal güvence, taleplerine en etkili şekil de destek senden.

" Balık suda pazarlanmaz "  sözü de sana Kerkük'ten. Türkmen-Türk politikan olmalı senin taa ezelden. Bak kurgulanmış Apo neye oynuyordu evvelden, Pkk nın inanç(!) kanalı ANF'de Çıra TV'nin tanıtımını yapıyorken. Yezidilik Kürtlerin milli(!) dinidir diye seslenirken bu gün Suriye'deki 3 kantonuna(!) Irak'ta 4. sünü eklemek üzereyken dahi taşeron terör örgütü Berkutan Tugayını(!) kuruyorken, söyle bakalım yiğidim! Sesin ulaşabiliyor mu Telafer de, Musul da, Kerkük de, Erbil de, Altun Köprü de, Kara Tepe de, Tuzhurmatu da, Hanekin de, Mendeli de, Bedre de soydaşların inlerken...

Birileri 3.000.000 Türk'ü siyasi birlikten, şiilik-Sünnilik açmazına düşürerek mahrum ederken, tersine yezidi Kürt ile Müslüman kürdü diz dize oturtabiliyorken, vicdanın sızlıyor mu ya da bir damla yaş akar mı acep o tombul yanaklarından...

Yiğidim artık ya sen kim olduğunu hatırlayacaksın ya da yaşanacak olanlar sana bunu hatırlatacak, ki ilki ikincisinden evladır vesselam...

Gürkan Karaçam

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.