Çanakkale Haber

Gürkan KARAÇAM
Köşe Yazarı
Gürkan KARAÇAM
 

Cüce’den Dev’e Varis Olmaz

Korku; bir belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici olumsuz bir his olarak tarif edilebileceği gibi problem olarak algılanan bir tehdit sonucunda uyarıcı bir tepki olarak ortaya çıkan yaşamsal bir mekanizma olarak da düşünülebilir. Evrensel bir duygudur korku ve herkes bilinçli veya bilinçsiz olarak farklı korkulara sahip olabilir. Misal; sevdiklerinizi kaybetmekten, elinizdeki imkanları-statüyü yitirmekten, ölmekten-öldürmekten, ülke olarak bağımsızlığınızı kaybetmekten, Millet olarak köle muamelesi görmekten veya çok daha farklı şeylerden korkuyor olabilirsiniz... Bir yerde korkmak insani bir reflekstir fakat korkaklık ve cesaret başka başka şeylerdir.Basitçe; gece karanlığında yalnız yürümeye korkan birinin bunu başarması cesaret fakat böylesi bir korkuya sahip olmayan birinin yaptığı gece yürüyüşü spordur… Cesaret içindeki korkuya rağmen yürüyebilmektir. Kayıplarının neler olabileceğini-kaybedeceği şeyler olduğunu bilen birinin ortaya koyduğu mücadeledir asıl alkışı hak eden… Ve korku; manevra alanınızı kısıtlayan, adımlarınızı titreten, cesaretinizin önünde kalkıp yırtmanızı bekleyen perdedir. Daha net ifade edersek korku bir zihin oyunudur ve her türlü yenilgi zihinde başlar. Unutulmamalıdır ki; mağlubiyetin başladığı yer zaferin de şahlanacağı yerdir, ZİHİN! Zihin olarak yenilmiş birinin ruhunda cesaretin filizlenmesi-yeşermesi mümkün değildir. Ben merkezli, nefisperest insanların zihin mücadelesini kazanabilmesi, cesurca davranışlarda bulunabilmesi imkansızdır. Bu yüzden egosu yüksek insanlar korkaktır ve korkaklar nefisleri için yaşadıklarından ötürü korkaklardan kahramanlık beklenmez-beklenmemelidir…  Ülkeler bazında değerlendirirsek korku meselesini; uygulanabilir korkusuzluğu elde edebilen bir ülke yapacaklarından korkulan-çekinilen bir ülke olmayı başarabilir ve böyle bir ülkenin liderinin ağzından ne çıkacağının uyandıracağı merak dünyayı uykusuz bırakabilir... Korkak Ülke – Korkusuz Ülke ,  siz cevaplayın olsun bitsin… Fetihten vazgeçen bir ülke, bu vazgeçiş ile Fethine Fetva vermiş olmaz mı? Dünyayı fethetmeye talip olmayanların hep bir sınırı yok mudur?  ve Böylelerinin sınırlarını gerçek Fatih'ler çizmiyor mu?... Bir ülkenin liderinin mışıl mışıl uyuyabilmesi için ya aptal olması ya da herhangi bir hasmının olmaması gerekmez mi?  Ve sizce yeryüzünde düşmanı olmayan bir  ülke var mıdır? Eğer bu soruya cevabınız yoktur ise bu cevaba rağmen uyuyan lidere aptal desek ayıp etmiş olur muyuz? Sürekli savunma yapan bir ülke düşmanı için poligondan faksız değil midir? Ve sürekli savunma yapan bir ülkenin liderine, sürdürülebilir savunmanın mümkün olmadığını bilen biri olarak ‘’ e bebeğim e-e-e’’ desek hakaret etmiş olur muyuz?   Savunmanın taarruz öncesi bir hazırlık değilse düşmanı eğitmekten başka bir işe yaramayacağını söylesek alem bize deli der mi ki?... Ve sizce  artık efendiliğe soyunmuş ülkelerin ne diyeceğinden endişelenmeyi bir kenara bırakıp ne diyeceği endişe içerisinde beklenen bir ülke olmanın vakti gelmedi mi? Korkularınızı bir yere gömemezseniz birileri sizi korkularınızla müsait bir yere  gömer desek acır mı  birilerinin canı acep? Üç kıtada at oynatan ecdadın torunları, mazide atalarının at oynatmak için kıtalar arası düzenlenmiş bir turneden sebep seyahat ettiğini mi düşünüyor dersiniz? Alnının ortasına çivi gibi bir sözle bitirelim efendi; Mazisi Dev Olana Cücelik Yakışmaz ve Cüce’den Dev’e Varis Olmaz bilesin…    Gürkan KARAÇAM
Ekleme Tarihi: 04 Temmuz 2015 - Cumartesi
Gürkan KARAÇAM

Cüce’den Dev’e Varis Olmaz

Korku; bir belirsizlik karşısında tehdit algısı ile tetiklenen, rahatsız edici olumsuz bir his olarak tarif edilebileceği gibi problem olarak algılanan bir tehdit sonucunda uyarıcı bir tepki olarak ortaya çıkan yaşamsal bir mekanizma olarak da düşünülebilir.

Evrensel bir duygudur korku ve herkes bilinçli veya bilinçsiz olarak farklı korkulara sahip olabilir. Misal; sevdiklerinizi kaybetmekten, elinizdeki imkanları-statüyü yitirmekten, ölmekten-öldürmekten, ülke olarak bağımsızlığınızı kaybetmekten, Millet olarak köle muamelesi görmekten veya çok daha farklı şeylerden korkuyor olabilirsiniz...

Bir yerde korkmak insani bir reflekstir fakat korkaklık ve cesaret başka başka şeylerdir.Basitçe; gece karanlığında yalnız yürümeye korkan birinin bunu başarması cesaret fakat böylesi bir korkuya sahip olmayan birinin yaptığı gece yürüyüşü spordur… Cesaret içindeki korkuya rağmen yürüyebilmektir. Kayıplarının neler olabileceğini-kaybedeceği şeyler olduğunu bilen birinin ortaya koyduğu mücadeledir asıl alkışı hak eden

Ve korku; manevra alanınızı kısıtlayan, adımlarınızı titreten, cesaretinizin önünde kalkıp yırtmanızı bekleyen perdedir. Daha net ifade edersek korku bir zihin oyunudur ve her türlü yenilgi zihinde başlar. Unutulmamalıdır ki; mağlubiyetin başladığı yer zaferin de şahlanacağı yerdir, ZİHİN!

Zihin olarak yenilmiş birinin ruhunda cesaretin filizlenmesi-yeşermesi mümkün değildir. Ben merkezli, nefisperest insanların zihin mücadelesini kazanabilmesi, cesurca davranışlarda bulunabilmesi imkansızdır. Bu yüzden egosu yüksek insanlar korkaktır ve korkaklar nefisleri için yaşadıklarından ötürü korkaklardan kahramanlık beklenmez-beklenmemelidir… 

Ülkeler bazında değerlendirirsek korku meselesini; uygulanabilir korkusuzluğu elde edebilen bir ülke yapacaklarından korkulan-çekinilen bir ülke olmayı başarabilir ve böyle bir ülkenin liderinin ağzından ne çıkacağının uyandıracağı merak dünyayı uykusuz bırakabilir...

Korkak Ülke – Korkusuz Ülke ,  siz cevaplayın olsun bitsin…

Fetihten vazgeçen bir ülke, bu vazgeçiş ile Fethine Fetva vermiş olmaz mı?

Dünyayı fethetmeye talip olmayanların hep bir sınırı yok mudur?  ve Böylelerinin sınırlarını gerçek Fatih'ler çizmiyor mu?...

Bir ülkenin liderinin mışıl mışıl uyuyabilmesi için ya aptal olması ya da herhangi bir hasmının olmaması gerekmez mi?  Ve sizce yeryüzünde düşmanı olmayan bir  ülke var mıdır? Eğer bu soruya cevabınız yoktur ise bu cevaba rağmen uyuyan lidere aptal desek ayıp etmiş olur muyuz?

Sürekli savunma yapan bir ülke düşmanı için poligondan faksız değil midir? Ve sürekli savunma yapan bir ülkenin liderine, sürdürülebilir savunmanın mümkün olmadığını bilen biri olarak ‘’ e bebeğim e-e-e’’ desek hakaret etmiş olur muyuz?   Savunmanın taarruz öncesi bir hazırlık değilse düşmanı eğitmekten başka bir işe yaramayacağını söylesek alem bize deli der mi ki?...

Ve sizce  artık efendiliğe soyunmuş ülkelerin ne diyeceğinden endişelenmeyi bir kenara bırakıp ne diyeceği endişe içerisinde beklenen bir ülke olmanın vakti gelmedi mi? Korkularınızı bir yere gömemezseniz birileri sizi korkularınızla müsait bir yere  gömer desek acır mı  birilerinin canı acep? Üç kıtada at oynatan ecdadın torunları, mazide atalarının at oynatmak için kıtalar arası düzenlenmiş bir turneden sebep seyahat ettiğini mi düşünüyor dersiniz?

Alnının ortasına çivi gibi bir sözle bitirelim efendi; Mazisi Dev Olana Cücelik Yakışmaz ve Cüce’den Dev’e Varis Olmaz bilesin…

 

 Gürkan KARAÇAM

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve canakkaleninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Diğer Yazıları

Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.