Kış ayları yavaş yavaş yerini bahara terkederek kar'ların yerden kalkmaya başladığı günlerden itibaren, televizyonla olan ilişkim kesilir.
televizyonla çok fazla samimiyetimde seyrettiğim bir kaç dizi ve ek olarak, haber programlarıyla sınırlıdır. zaten şu sıcak yaz günlerinde bir çok program engizisyon iskencesinden farksız.
Ne yalan soyleyeyim;
Ara sıra can sıkıntısından kanallarda gezinti yapınca bazen ilgi çekici konular da yok değil...
Mesala dün , bir belgesel kanalındaki konu Afrikaydı..
Genelde Afrikadaki insan faktörü unutulur ve hayvanlar aleminde gezintiye çıkılır ama bu defa tam tersiydi.
Yorgun ve uykusuz halimle, yayın saati çok geç olan bu belgeseli "ibret" ile izledim.
****
NEDEN iBRETLE
Afrika kıtasının, tedavisi mümkün olmayan tüm ölümcül ve salgın hastalıklarının kaynağı olarak gösterilmesi...
Özellikle AIDS hastalığının kıtanın eşcinsel bireyleri tarafindan yaratıldığı,
daha da ileri giderek "bu ilkel insanların(!)" maymunlarla çok iç içe yaşadıkları için ve onlarla cinsel ilişkiye girmelerinin sonucunda da bu hastalığın ortaya çıktığı iftirası bilim insanları ,labratuar çalışanları ve sağlık ekipleri tarafından hiç bir somut delil olmadan ortaya atılılıverdi.
2010 yapımı olan bu program böyle bir çerçevede başladı ve bitti..
****
Bu Programi seyrederken aklıma yıllar önce okuduğum bir kitap geldi.
Tam adını ve yazarını hatırlayamadığım bu kitap;
1900 lu yıllardan günümüze kadar yaşanan tüm salgın hastalıkları, bu hastalıklarla başedilme yöntemlerini, arada çıkan dünya savaşlarını,
esirleri, tutukluları, akıl hastalıklarını , kimsesizleri ve bunlar üzerinde bilim adamlarınca gayri yasal bir şekilde yapılan türlü araştırma ve tıbbi deneyleri bu zavallı insanların kobay haline getirilmelerini anlatıyordu. En ilgi çekici tarafı ise ilaç tekellerini ve bu tekellerin ardındaki vahşi kapitalizmi tam olarak tanımlamasıydı.
****
Bu bölümü okuduğunuz da, insan, insan olmaktan utanıyordu.
Hipokrat yeminin bitiş cümlesini hepimiz biliyoruz.
"Etrafimda olup bitenleri, görüp, işittiklerimi, bir "sır" olarak saklayacağım ve kimseye açmayacağım"
Ne kadar güzel bir yemindir bu..!!
Hasta/ Doktor ilişkisindeki güven ortamının yeminleştirilmiş hali..
****
Bu gün bu yemin içeriğini koruyor.
İnsanlık adına yapılan her şey bir "sır" gibi kalacak.
Vahşi ve cani kobay deneyleri, büyük ilaç firmaları ve bunların yanında oldukça dolgun maaşlarla çalışan bireylerce "bir sır" gibi kalacağı sözleşme ile formule ediliyor.
(olup biten insanlık dışı eylemleri, ne olduğu belirsiz sıvıları enjekte ettiklerimizi deneye uğrayanların başına gelen ve gelecekleri bir sır gibi tutacağıma ............)
*****
Dünyanın her yerinde insan kobaylar, (Türkiye de dahil) hastalardan, yoksullardan, kimsesizlerden, siyasi mahkumlardan, gönüllülerden denek olarak seçilirken, birde Dünya Sağlık Örgütü öncülüğünde "yardım" adı altında, "geri kalmış ülkeler" özellikle seçilmekte ilaç firmalarının acımasız ve gayri insanı faaliyetleri için imkan tanımaktadır.
****
Afrika kıtasındaki ülkelerde bu kötü kaderi paylaşmaktadır.
Orta Afrika da kurulan bir ilaç laboratuvarı, çocuk felci için bir aşı üretmeye çalışırken buldukları karışımları milyonlarca masum çocuk üzerinde deniyor..
Bu denemeler baska bir salgın'a yol açıyor. Binlerce çocuk ölürken, cenazeler el altından gizlice kaldırılıyor.
Günümüzde AIDS olarak adlandırılan bu hastalık, kısa sürede Afrika kıtasının tamamına yayılıyor.
****
Belgeselde ısrarla altı çizilen, eşcinseller, maynunlarla ilişkiye giren yerli halk olarak gösterilip aşağılanırken, emperyalistlerin hemen ardındaki firmanın sebep oldugu bu hastalıktan bugun Afrika da milyonlarca insan can veriyor.
****
Vahşi kapitalizmin ilaç tekelleri bu gün nükleer araştırmalara karşı olabilecek salgın hastalıkları araştırma derdinde.
Ve... tabi bunlara ilave edilecek hormonlu gıdalar, yiyecekler, içecekler..
Ek olarak, olası bir kuraklığa karşı "aç kalma tehlikesiyle yüzleşme hali söz konusu olursa, " diye de üzerinde araştırmaları süren genetiği değiştirilmiş organizmalar ve daha niceleri....
Düşünmek bile istemiyorum, kimlerle, kime, nasıl bir deney...
Kapitalizim devam ettigi sürece ;
Bu sistem varolduğu sürece, INSANLIK
DENEY FARESİ OLMAKTAN VE EMPERYALIZMIN SÖMÜRÜSÜ AKTINDA EZİLMEKTEN ASLA VE ASLA KURTULAMAYACAK.