Çocuktum, ufacıktım,
Top oynadım, acıktım.
Buldum yerde bir erik,
Kaptı bir Ala Geyik.
***
Kaf Dağından geçirdi,
Türk Eline getirdi.
……..
Bizim kuşak çocukluğumuzdan kalan, ezberimizde halen var olduğuna inandığım, bizi biz kılan değerlerin aktarımında önemli bir yeri olan nazım metinlerdendi…
Evet… Küçüktük hakikaten… Saftık... Aklımızın sadece ebeye ve sobeye erdiği günlerdi. “Ya yanarsak” da en büyük derdimizdi… Kolaydı hayat. Masumduk. Gerçekti tüm duygular… Arkadaşımız düşse biz de beraber ağlardık…
İyinin ve kötünün bu kadar muğlâk olduğunu bilmiyorduk daha… Bizim için iyi ve kötü netti. Kişiye, yaşama göre değişmezdi…
Bizi biz kılan değerleri, ilkokuldan başlayan bir süreçte, öğretmenlerimizin (bugün açısından bakıldığında) normal ötesi özverisi, istikbalin inşasından mesul olmanın hassasiyeti ile doğru model olmaya gösterdikleri özen içerisinde, sadece öğretimin değil, eğitimin sağlanması açısından da doğru seçilen metinler aracılığıyla öğrendik hayatı, bizi biz kılan değerleri, milli birlik ve beraberliği, kardeşliği…
Yaşadığımız eğitim sürecinde, insan olmanın erdeminin kazandırılmasına dönük bir sürecin çıktıları olduk…
Bugünü değerlendirdiğimiz zaman, dünü arıyoruz istemeden de olsa… Yetişkinleri dinlediğimiz zaman, kimse memnun değil; kendi çocuklarının yetişmesi sürecinden ve davranışlarından, bizi biz kılan değerlerde yaşadığımız erozyondan kaynaklanan aile içi ve toplumsal çatışmalardaki artışlardan…
Mevlana, Mesnevide “Değer nedir?” diye sorar ve; “Buğday ve un değerlidir. Asıl amaç ve ürün olan ekmek daha değerlidir. En değerli nedir? Tohumun ekmeğe dönüşmesine şükreden insan daha değerlidir. Bu insan sadece bedenini değil canını da beslemiştir. Önce yok olmuş sonra başak vermiştir.” Der…
Anne, babalar ve biz eğitimciler, yaşarken fark etmediğimiz, ancak olumsuzlukları yaşarken şikayetlendiğimiz şeyler sorulsa, bir mikrofon uzatılsa neler diyoruz?
İnsan olmanın erdemindeki eksikliklerden, değerlerimizde yaşadığımız erozyondan kaynaklanan yakınmalardaki artış dikkat çekiyor nedense… Bu yakınmaların satır başlarında;
Toplumda, bireyler arasında olması gereken, ancak kaybettiğimiz;
Birbirimize olan güveni,
Biri birimize olan muhabbeti,
Birbirimizi kabullenmeyi,
Birbirimizi karşılıksız sevmeyi…
Yeniden kazanmaya mecburuz bu değerlerimizi…
Bu kayıplarımız bizi farkında olmadan mutsuzluğa itmekte, mutluluğu kaybedişimiz de çevremize yansımalarıyla sürekli çatışma içinde olan bir toplum olmamız yönünde kaosa götürmekte…
İçinde bulunduğumuz üçüncü bin yılda çağın hızlı gelişim ve değişimine ayak uydurabilecek nitelikli insan gücü yetiştirmek zorunlu hale gelmiştir.
Eğitim, bizi hayata hazırlarken, mutluluğa ulaştırma gibi bir hedefe de yönelmeli aslın da.
Yeni bir eğitim-öğretim yılının başındayız.
2016-2017 eğitim ve öğretim yılı başlıyor. Bir öncekinden daha farklı bir sürecin eşiğindeyiz aslında…
15 Temmuz sonrasında yeniden yakaladığımız “Kuva-i Milliye” ruhunun eğitimde de yeni bir sayfa açılmasına zemin olmalı, bizi biz kılan, birlik ve beraberliğin temin, tesis ve devamı yanı sıra, insan olmanın erdemini kazandırmalı, bizi mutluluğa götürecek bir yol haritası oluşturmalı…
Yaşatacağımız eğitim sürecinde çocuklarımıza mutluluğa giden yol haritasında temel değer olarak kazandırmaya özen gösterilmesinde fayda gördüğümüz satır başlarında;
Mutluluk İstemekle Başlayacağı,
Mutluluk inançlarla Gelişeceği,
Mutluluk Paylaşmakla Büyüyeceği,
Mutluluğun Yolunun Sevgiden Geçeceği,
Önce Sağlığımızı Düşünmemiz gerektiği,
İçinize Kapanmamamız gerektiği,
Aklınızı her türlü baskı ve yönlendiricilerden kurtarmamız gerektiği, (aklımıza mukim olunmasının önemi),
Alışkanlıkların Kölesi Olmamamız gerektiği,
Zirveye Özenmemenin tehlikelerini fark etmeyi, hedefe ulaşmanın yol haritası olduğunu, bunun da planlı çalışmadan geçtiği,
Zamanı Doğru Kullanmanın gereği,
Doğa ve Yeşille Kucaklaşmanın istikbal için ne önem taşıdığını anlamak gerektiği,
Güzel Sanatlara Yönelimin önemini,
Yaşlanmaktan Korkmamak gerektiği,
Tecrübeye Saygılı Olunması gerektiği,
Sorumluluk Almaktan Kaçınmamak gerektiği,
Güven Duygusunu Yakalamamız gerektiği,
Danışmaktan Çekinmemeyi,
Alçakgönüllü Olunmayı,
Olumlu Düşününmeyi,
Her Şeyi İyiye Yorumlamayı,
Gayreti Elden Bırakmamayı,
İşinizi Severek Yapmayı,
Geniş Yürekli Olunmasını,
Hırsımıza Kapılmamayı,
Bilginizi Paylaşmayı,
Vermeleri (infak) Yarınlara Bırakmamayı,
Haklara Saygılı Olmayı,
Başkalarıyla yarışmamayı, kendimiz geliştirmeye odaklanmayı,
Güler Yüzlü Olmayı,
Dürüst Olmayı, bun önemini
Körü körüne ısrarcı Olmamayı,
İyilerle Dost Olmayı,
Vefasız Olmamayı,
Az ve Öz Konuşmanın önemini,
İnsanları Boş Yere Ümitlendirmemek gerektiğini,
Affetmeyi Öğrenmayi,
Küçük Mutluluklara Önem Vermeyi,
Haddimizi Bilmeyi,
Hayatınızı Başkalarına Göre Kurmamak gerektiğini,
Cenneti Şimdiden Yaşamayı,
Gurur Kalkanına Sığınmamayı,
Yaşamı Savaşa Çevirmemeyi,
Saygıyı Elden Bırakmamayı,
Kötü Örnek Olmamayı,
İsraftan Kaçınma değerlerimiz yer almalı…
Eğitim, insan olmamız yönünde bizi bir kılan, milli ve manevi değerlerimizi, sıralamaya çalıştığımız ve satırlarımızın yetmediği, kısmen de hatırlamadığımız değerlerimizi kazandırması gerektiğine olan inancımız içerisinde;
Şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği adına bizi biz kılan değerlerin aktarılması, neslin inşası sürecinde, 2016-2017 Eğitim ve Öğretim yılının hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum.
Bu duygular içerisinde, neslin inşası yönünde yoğun bir sürecinin başlayacağını göz önünde bulundurarak, Allah’tan (c.c.), değerli eğitimciler başta olmak üzere anne ve babalarla birlikte, eğitim paydaşlarımızın bütününe sabır ve gayret diliyoruz.
2016-2017 öğretim yılının, yeni bir başlangıç olarak değerlendirilmesi yönünde dikkat çekerken, Başöğretmen M. Kemal Atatürk başta olmak üzere, İstiklal Harbi, Demokrasi ve eğitim şehitlerimize, ebediyete intikal eden eğitimcilerimize rahmet, gazilerimize acil şifalar diliyorum.
Metin AKGÜN
Maarif Müfettişi
Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Başkan