İnsanoğlunun en önemli özelliklerinden birisi de bulduğuyla yetinmeyip, her zaman daha iyisine özlem duyması, bir gün önce “mükemmel” olarak nitelendirilen bir ürün veya hizmete alışılınca “normal”, daha iyisi bulununca da “yetersiz” olarak nitelemesidir.
Yaradılıştan doyumsuz olan insan, nefsini kontrol altına almada sistemli bir eğitim almamışsa, ileriki yaş evrelerinde kendi mutsuzluğunu, dolayısıyla da çevresel mutsuzluğun kaynağı olabilirken, nefsinin mahkûmu olup, bu yönde zulmün kaynağı haline gelebilir. Ya da yaşadığı toplumda silik, beceriksiz, kendine güveni olmayan, karşılaştığı her sonuçla ilgili kendini suçlayan veya yakın uzak demeden kendine ve çevresine karşı düşmanca tutum geliştiren, bu duygular içerisinde daha da karmaşık davranışlar gösteren biri haline gelebilir.
Ya da bağımsız karar verebilen, sempatik olan, her hal ve zamanda aktif olan, yaratıcılık yönü gelişkin, kendisiyle barışık olup, kendine ve çevresine karşı düşmanlık duygusunu yenebilen, kendine olan özgüveniyle çevresine de güven aşılayan biri haline de gelebilir.
Bu netice bizim davranışlarımızda şekillenir. Önce evde, sonra okulda devam eden eğitim sürecindeki doğru davranışlarımız ve çocuklarımıza doğru model olabilmemizde gizlidir.
O nedenle, çocuklarımızın eğitiminde ana babaların eğitiminden de mesulüz. Ana ve babaların eğitiminden başlayan bir süreçte, çocuklarımıza karşı doğru davranışlar göstermek ve bizi biz kılan değerlerin aktarımından taviz vermeden onları hayata hazırlamak gerek…
Ebeveynlerin (ana-babaların) ev ortamında eş ve çocuklarıyla, yakın uzak akrabalarıyla yaşadıkları davranışlar irdelendiğinde; eğitim alanla almayanlar arasında olması beklenen davranışlar arasındaki farkın ideale yaklaşım açısından pek memnuniyet verici olduğu söylenemez.
Ebeveynlerin eğitim ve kültür düzeyi yükseldikçe tutumlarında biraz daha demokratikleşme görülse bile çoğunlukla aşırı koruyucu ve aşırı otoriter tutumların görüldüğü, hatta aynı ailede her iki tutum şeklinin de benimsenmiş olabildiği alanda yapılan araştırmalarla tespit edilmiştir.
Literatürde yer alan araştırmalardaki verileri tabloşaltırırsak;
TUTUMLARIMIZ & ÇOCUKLARIMIZ
(Yaşadığımız Süreçte Çocuklarımıza Dönük Davranışlarımızı)
KABUL ETME - İZİN VERME ekseninde davranırsak, |
Bağımsızlık |
Sempatiklik |
Aktiflik |
Yaratıcılık |
Düşmanlık Duygusunun Azlığı |
Güven |
KABUL ETME – KISITLAMA ekseninde davranırsak, |
Bağımlılık |
Naziklik |
İtaatkarlik |
Uysallık |
Güvensizlik |
REDDETME - İZİN VERME ekseninde davranırsak, |
Uyumsuzluk |
Suçluluk |
Düşmanlık |
İhmalkârlık |
Güven X Güvensizlik |
REDDETME - KISITLAMA ekseninde davranırsak, |
Sosyal İçe Dönüklük |
Kavgacılık |
Kendine Düşmanlık |
Çekingenlik |
Güvensizlik |
Gibi olası sonuçları göz önünde bulundurarak, çocuklarımızın yarın hangi davranışları kazanmış yetişkinler olmasını istediğimiz üzerine uzun uzun düşünmemiz gerek…
Biz yetişkinler, yarın yaşlandığımızda; çocuklarımızın bize de gösterebilecekleri olası davranışlarından hangilerinin bizi daha memnun edeceğini düşünerek bugünkü tercihlerimizi yapmamız gerektiğini düşünüyoruz.
-----------------
* Haktanır, G. 2010. “Çocuklarımız ve Biz”. Geçmişten Geleceğe Okul Öncesi Eğitim, Ankara: MEB OÖE Gen. Md. Yayını. s:178-182.
* E.A.E. Etkili Anababa Eğitimi. Aile İletişim Dili”Thomas Gordon. Sistem Yayıncılık
* Çocuk Eğitimi El Kitabı” Prof.Dr.Haluk Yavuzer. Remzi Kitabevi
Metin AKGÜN
Maarif Müfettişi
Eğitim 2023 Derneği Elazığ İl Temsilcisi |