Annemin rahatsızlığı nedeniyle ayrıldığım Aziz Şehre, kullandığım izin sonrası dönerek, kutsal bildiğimiz ve babamın (Gazi İlkokulu eski müdürlerinden İhsan AKGÜN) “Vazife namustur, yapmayan …” diyerek yaptığı nasihatin derinliğindeki, o kendine has hassasiyetinin farkındalığı içerisinde vazifemize yeniden başladık elhamdülillah.
Bu vesile ile uzun bir ara verdiğimiz gönlümüzün akarında kaleme aldığımız paylaşımlarımıza da başlarken en kalbi selam ve muhabbetlerimi arz ederim.
Malatya-Ankara-İstanbul-Konya-Mersin-Hatay/İskenderun-Reyhanlı-Maraş hattında sıla-i rahim yönündeki ziyaretlerimizde ziyaret ettiğimiz şehirlerin profilinde değerlerimizin aldığı haller üzere gözlemlerimiz de oldu.
Bu gözlemlerimizde bizi etkileyen değerlerimizin yaşanmasında yer yer yaşanan erozyonun olası sonuçları, nasıl giderilebilirin muhakemesini yapmanın elzem olduğunu düşündük.
Kentlerimizin isimleri farklı olsa da sorunların ortak olduğu ve kentlerimizde; açlıktan ölen insanların sayılarının arttığı, birden fazla, yetişkin ve evli çocukları olsa da evinde yapayalnız ölüp de günler sonra bulunan kimselerin sayılarının her geçen gün arttığı, sokakta yaşayan insanların, çöplerde ekmek/sebze/meyve arayan insanları görmekle birlikte umursanmamalarının normalleştiği, küresel eşkıyaların başlattığı süreçte İslam coğrafyasında, orta doğuda yaşanan zulüm sonrasında muhacir olanların aziz yurdun farklı coğrafyalarında yaşadıkları hallere tanık olurken, sosyal hayatın ve insanî değerlerin ne denli yozlaştığını, meydana gelen hadiseleri tahlil ederken değerlerimiz merkezinde de özdeğerlendirme yapmanın da vazifemiz olduğunu düşünerek, (hesaba çekilmeden nefislerin hesaba çekilmesi” değerimiz merkezinde ne denli önemli olduğunu düşündük belki de haddimiz olmadan…
Allah (c.c.) Haşr suresi/9. Ayet’inde; “Onlardan (Muhacirlerden) önce o yurda (Medine’ye) yerleşmiş ve imanı da gönüllerine yerleştirmiş olanlar, hicret edenleri severler. Onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir rahatsızlık duymazlar. Kendileri son derece ihtiyaç içinde bulunsalar bile, onları kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden, hırsından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” Demektedir.
Kur’an-ı Kerim, insanı ve insanlığı bu duruma düşürmemek, düşerse de kurtarmak için insan ve beşerî ilişkiler üzerinde hassasiyetle durmakta, bizlere topyekûn kurtuluş reçetesinde; Adalet, infak, muâhât, akraba ilişkileri, sahavet bunlardan sadece birkaçıdır. Bunlardan belki de en önemlilerinden biridir İSAR!
Kendisi ihtiyaç içinde bulunsa bile sahip olduğu imkânları başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak üzere tercih etmek manasına gelen îsâr ahlâkî bir terim olup, başkasının yararı için
“...Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile, onları kendilerine tercih ederler.” (Haşr/9) doğrultusunda fedakârlıkta bulunması, demektir.
Allah (c.c.) Haşr suresi/9. Ayet’inde övülen ve özellikleri zikredilen kimseler, Muhacirleri kardeş bilen Medineli Ensar olmakla birlikte, ayet-i kerime sosyal hayatın mihenk taşlarını da ortaya koymakta olup, ensarın özelliklerinde; Muhacirleri kardeş bilip seven, hasetten, kinden ve nefretten uzak duran, cömertlik ve fedakârlığa dikkat çeker.
Din ve vicdan ve yaşam hürriyeti uğruna kendi vatanlarından olan Mekke’den hicret eden cefakâr Muhacirleri -din kardeşliği çerçevesinde- bağrına basıp onları bir bakıma mallarına ortak edecek kadar fedakârlık, cömertlik ve faziletin en üst derecede grafiğini çizen Medineli müminler, bu meziyetleri sebebiyle “ENSAR” ismine lâyık görülürken, Muhacir kardeşlerine karşı sergiledikleri bu erdemli davranış, İslâm tarihinde îsâr ayetiyle perçinlenmiş ve böylece hiç sönmeyecek kardeşlik meşalesi yakılmıştır.
Ayette apaçık anlatılan bu hal sadece Ramazan ayında hatim kapsamında okuyup geçmek için midir? Okunan ayet mealleri yaşamımızı düzenlemede bizlere ilham olmuyorsa, Kur’an okurken, mana derinliğini düşünmeden, bu yönde bir değer kazanmadan, “..mış gibi yaşamanın” Kur’an-ı Kerim’in mana derinliğinde bizlere yüklediği manevi sorumluluğu hissetmeden yaşamanın, dünyevi ve uhrevi açıdan, bireysel ve toplumsal açıdan getireceği zararları düşünmeden, nefsin peşinde koşmanın sorgulanması gerektiğini, Haşr suresi/9. Ayeti’nin, verdiği mesajların nefsimizde doğru anlaşılması, mana derinliğinde de gerçek anlamda kardeşliği yaşamanın, insan olmanın erdemine sahip olmanın bireysel ve toplumsal açıdan kazandıracakları üzerinde uzun uzun düşünmenin önemli olduğunu düşünüyoruz.
Öyle ya Muhacir olmak yaşanan bir zarurette kaçınılmazlık olsa da, Ensar olmak zor… Ensar olmak için nefsi yenmek, mü’min olma yönünde takva ehli olmak gerek…
Metin AKGÜN
Maarif Müfettişi |