Bugün resmi adı ile aynen yazıyorum Reis Sedat Peker’in son videosu yayınlandı. Her videosu ayrı ayrı ifşalarla dolu olan iddialarının İnşaallah doğru değildir temennisi ile oturuyor ve izliyorum. Mafya Suç Örgütü Liderinin çekip yayınladığı bu videoları İzleyenleri Sayın İç işleri Bakanı Porno izleyenlerle aynı kefeye koysa da fark etmez ben izliyorum. Bu videoları izlemek benim utancım değil aksine iddia edilen suçlamaları yalanlar iken toplumun %75’inden fazlasını ikna edemiyor iseniz bu sizin utancınızdır. Üzülerek ifade edeyim ki yapılan anketlere göre yanlış okumadıysam toplumun %75’i Sedat Peker’in doğru söylediğini düşünüyormuş. Bu feci bir durum. Sedat Peker bir gün önce görüntülü bir telefon görüşmesinin videosunu yayınladı. SADAT Denilen gayri resmi silahlı örgütü tekrar ifşa etti. SADAT’ı kuran kişi emekli general Adnan Tanrıverdi bir dönem Cumhurbaşkanı Baş danışmanıydı. Bir röportajında Mehdi’nin geleceğini, ve Tanrı’nın kıyamete zorlanması için yapılması gerekenler olduğundan bahsetmişti. Benzer kavramlar Hristiyanlığın evangelist kolunun inancında da mesih’in gelmesi için Tanrının kıyamete zorlanması kavramı vardır. Aynı şekilde Yahudilik inancında da İsa Peygamber bir Mesih olarak kabul edilmediğinden Mesih beklenmektedir. Yine Mesih’in gelip vaat edilen Dicle Fırat havzasını kapsayan toprakları ele geçirebilmeleri için Tanrının kıyamete zorlanması gerekmektedir. Yani her türlü şiddet Dünya’da hakim kılınarak Tanrı daha fazla dayanamayacak, Dünya’yı kurtarmak için mehdiyi yada gayri Müslimlere göre Mesihi göndererek Dünya’yı kafirlerden kurtaracaktır. SADAT Başkanı emekli generale göre Kafir kavramı ile Hristiyan yada Yahudilere göre de kafirler aynı değildir. Sünniliğin Hanefi mezhebine göre ise mehdi diye bir kavrama inanılmaz. İsa gelecek ve Müslüman olacaktır…O kadar… Ortadoğu coğrafyasının 100 yıldır huzur bulamamasının nedeni de budur. On Milyonlarca insan sırf bu amaç için katledildi, göç ettirildi ve bu süreç devam ediyor. Birileri mesihi getirmeye çalışıyor, birileri de bunlara karşı mehdiyi çağırıyor, ama gelecek olan kişi her ikisinde de aynı. Bakalım eğer gelirse hangi tarafı kesecek çok merak ediyorum. Zor olan ve katlanılması en zor olan şudur ki, bu zihniyet ilgili Ülkelerin iktidarlarını işgal ediyorlar ve her türlü şiddeti uygulamaktan kaçınmıyorlar. Yine bu zihniyetin bir parçası bizim muktedirlere danışmanlık yapıyorlar veya muktedirlerin bir kısmı da bu zihniyete sahipler. Yoksa ilgili generale bu kadar itibar niye verilsin ki? Şimdi hukuk dili ile belirteyim, ilgili suç örgütü lideri Suriye’ye kendisinin 4 Tır silah gönderdiğini belirtirken SADAT’ında 4 Tır silah gönderdiğini, ancak kendisinin Suriye’de savaşan Türkmenlere bu silahları bağış olarak gönderdiğini açıklarken, SADAT’ın ise El Nusra örgütüne gönderdiğini daha önceki videolarında belirtmişti. El Nusra kim? El Kaide örgütünün Suriye kolu, veya Deaş (İŞID)’ın benzer bir kolu olarak terör örgütü listesindedir. Muktedirin El Nusra örgütü ile ilgili beyanatları da hala kulaklarımda çınlamaya devam ediyor. Muktedirin atadığı, dönemin Başbakanı, şimdinin muhalif bir partinin genel başkanı olan Davutoğlu Ahmet’in öfkeli çocuklar yakıştırmasıyla şirinleştirilen terör örgütü deaş (İŞID) idi. O yıllarda kevgire döndürülen Suriye sınırını da unutmuyorum. İfşaların içeriğinde Ülkemiz içinde işlenen cinayetler, alenen isimleriyle açıklanıyor. Bu açıklamalar için işlem yapacak soruşturma açacak savcılıklar nerede? Açıldı da ben mi duymadım? Talan zihniyetinin hakim olduğu soygun sistemini de ayrıca dinlemiş olduk. Onu artık anlatmaktan çok yorulduk. Anlatamadık. Belki sistemin içinden gelen bu şahıs yüce milletimizin uyanmasına vesile oluyordur. Bilemiyorum. Videolar yayınlandıkça teorisyenler, yorumcular, ciddi ciddi takipçisi olan program ve videoların kahramanları da yırtındıkça Reis efendi Sedat’ın hedefi olmaktan kurtulamıyorlar. Ne yalan söyleyeyim onlar adına üzülüyorum. Ben çok yönlü değerlendirmelerin tamamını takip ettiğimden uluslar arası stratejilerdeki tezlerine değer verdiğim insanların bir anda yalakalık modlarını gördükçe yuh diyorum ve sendemi? Demekten kendimi alamıyorum. Hiç olmazsa o konulara  girmeyin de anlattıklarınızın değeri düşmesin. O kadar birikiminize de akademik ünvanlarınıza da yazık oluyor.  Zira karşınız da ki adam, yapılan karşı her hamleyi delillendirerek ya da yiyorsa  burayı savcılar araştırsın şeklinde yönlendirip herhangi bir eylemin olamayacağı üzerinden çökertiyor. Zaten hiç bir şey olmuyor. Dolayısıyla %70-75’lik inandıcılık oranı da sürpriz olmamalıdır. Bu hamleleri hedef Türkiye söylemiyle kapatmanız artık mümkün görünmüyor. Açlığın kol gezdiği işsizliğin tavan yaptığı, küçük esnafın iflas ettiği, ortamda, ne büyüme rakamları, ne doğalgaz keşifleri, ne savunma sanayindeki yetkinlikler milletimizi etkilemiyor, tınlamıyor.  Halbuki çok değerli bilgiler olmasına rağmen etkilenmiyoruz. Çünkü mutfağa yansıyan bir şey yok, geçim sıkıntısına nefes aldıracak bir şey yok, develeasyon almış başını giderken, talan ve savurganlıklar  pervasızca insanların gözüne sokularak yapılırken ben VATAN sevgisini, MİLLET sevgisini ne suç örgütü liderlerinden, ne mafya liderlerinden, ne Türkçe olimpiyatları düzenleyen CIA uzantısı teröristlerden, nede sizden dinlemeye ne tahammülüm kaldı, ne dermanım kaldı ne de kafam kaldı. Bunlar size kaldıktan sonra biz gençliğimizi feda etmişiz neye yarar. Vatan’a helal sizlere haram olsun! Biliniz ki biz küresel Siyonist sermaye elitlerinin projelerinden, Yeni Dünya Düzeninin dayatmalarından, çökmekte olan kapitalist sistemden, gelmekte olan otokratik dünya sistemlerinden haberdarız, farkındayız. Zor günler bekliyor. Biliyoruz. Fakat siz hiç doğru olamadınız. İsyanım bunadır.