Kardeşliğimize Sıkılan, Ciğerlerimizi Dağlayan Kurşun!
Ortadoğu’da küresel eşkıyaların yönettiği süreç; 1993 yılında Bingöl’de 33 askerimizin şehit edilmeleri ile yanan ciğerimiz acısı, zaman zaman karakol baskınları, askerlerin polislerin yaşadıkları çatışmalar, köy baskınları ve kurulan pusular yanı sıra yola döşenen mayınların aldığı canların cenazeleri, masum sivillerin, bebeklerin kaybı ciğerimize kor gibi otururken, açılım sürecinde yaşanan sükûn dönemi, son günlerde yaşanan gelişmelerle farklı bir mecraya sürüklenmeye çalışılmaktadır.
Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesinde aynı evde kalan iki polis memuru kardeşimizin enselerinden susturucu silahla vurularak öldürülmüş olmaları ciğerlerimizi bir kez daha dağladı…
Polis memuru olan kardeşlerimize; BBC’nin de açıklamasında yer aldığı şekliyle, PKK’nın üstlendiği olayda sıkılan kurşun; İslam’ın getirdiği kardeşliğimize atıldı…
Elbette, İslam’ın kazandırdığı kardeşliğimiz bu ve benzeri olaylarla sarsılamayacak kadar güçlüdür.
Elbette, İslam’ı yaşama açısından, en tavizsiz yaşadığını bildiğimiz Peygamberler şehri Urfalı, Ceylanpınarlı kardeşlerimiz küresel eşkıyaların tahrik ve kışkırtmalarına dün olduğu gibi yarında aldanmayacak, pirim vermeyecektir.
Bölge insanı kardeşlerimizin; “Temeli barış, uzlaşma, hoş görüye dayanan ve ismini de bu anlamlara gelen “İslam” kelimesinden alan yüce dinimiz, birliği, dirliği, sevgiyi, kardeşliği emrederken, zulmü, azgınlık ve fenalığı yasaklamış; zulmün en dehşet verici şekillerinden biri olan terör ve tedhişi ise şiddetle men ettiğini bildiklerinin farkındayız…
Elbette, Hz. Peygamberin, insanlara zarar vermeyi ve zulmetmeyi yasaklamış onlara merhametli olmayı emretiğini: “İnsanlara merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez” (Riyazussalihin, I/272 H.No.225) buyurduğu. Yüce Allah’n (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de (Nisa, 93).; haksız yere cana kıymayı haram kılmış, cezasının ebedi kalınacak cehennem olduğunu bildirmiştir.” Ayetini bilirler.
Elbette, yaşanan bu elim hadise karşısında bizlerden daha fazla müteessir olduklarının, şehitlerimizi bağırlarına basarken, kıllarına zarar gelmemesi için bütün varlıklarını feda etmeye hazır olanlar olduklarının farkındayız.
Yine farkındayız ki; yaşanan ve milletçe ciğerimizi dağlayan bu hadiselerin sadece kınama mesajları ile de son bulmayacak…
Yine farkındayız ki; yaşadığımız bu elim hadise küresel eşkıyaların yönetiminde istenmeyen hadiselerin; mayın-pusu, çatışma gibi olayların ve şehit haberlerinin son bulmasını sağlayacak en önemli değişken, İslam’ın getirdiği kardeşliğimiz, imani hassasiyetimizdir.
Yine farkındayız ki; yeni yaşadığımız ve çok uzun süredir devam eden hadislerin sebep olduğu ciğer yangınlarındaki yakılan ağıtlar, haykırışlar “Türkçe, Zaza’ca, Kürtçe, Arapça, olmakta, sevinenler ise küresel aktörler olmaktadır.
Yaşadığımız bu TERÖR belasının, salt siyasilerin çözebileceği mesele olmaktan çıktığını düşünüyoruz.
İslam’ın kazandırdığı değerleri yaşamaya odaklanarak, küfrün tek millet olduğunun farkındalığında bu necip milletin, toplumun, teröre karşı milletçe, toplumsal karşı koyuş ve tavır alış ile mesafe alınacaktır.
Bunun için, bölgede yaşayan, bölgede yaşamasa da bölge insanları üzerinde derin tesiri olan; Kanaat Önderleri, Değerli Seydalar, Medrese Alimleri, Tarikat, Cemaat, Cemiyet Önderi olan değerli zatlar, toplum mühendisliğine soyunan kalemşorların yazdıklarını okumadan, konuşmalarını dinlemeden, samimi bir duruşla bir araya gelerek, aynı hedefe dönük ortak yol haritası oluşturarak elim hadiselere dur diyecek vakur duruş göstermelidir.
Gün; bir araya gelerek, şehir merkezlerinden şehir merkezi dışına da uzanan karayollarında devam eden el ele tutuşarak “Teröre Hayır” zincirleri oluşturarak, seçim sorası oluşan siyasi tablodan, ülkemizde oluşabilecek istikrarsızlık ve kaos atmosferi üzerinden nemalanmayı uman bölgesel ve küresel aktörlerin heveslerini kursaklarında bırakma günüdür.
Bu süreçte, sorumluluk sahiplerine de, en temel vazifelerinin; gerçekçi ve kararlı adımlarla, milletçe olan kararlılığımız ile terörist ile vatandaş ayrımını yapan hassasiyet içerisinde davranarak, yüzyılın fitne ateşini söndürmek olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz.
Yüzyılın fitne ateşini söndürmek yönünde, Rabbim; her türlü fitne belasını fark etmemiz, milletimiz ve devletimiz üzerinde oynan oyunlara düşmememiz için; ufkumuzu, gönlümüzü, fikrimizi aydınlatsın derken şehitlerimizin gönül dünyamızda yarattığı duygusal halin devam ettiği, bu nazik süreçte, bu necip milletin bölge içi ve dışında ikamet eden her bir ferdinin; akl-ı selimin galip gelmesi yönünde sorumlu oldukları yönüne dikkat çeker; şehit düşen kardeşlerimize, evlatlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, aziz milletimize başsağlığı ve sabr-ı cemil diliyorum.
Metin AKGÜN
Maarif Müfettişi
Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Genel Başkanı