Terörün Kıblesi Yok!
Allah (c.c.) Sad suresinde bizlere; “Sâd. Öğüt veren Kur'an'a yemin ederim ki,” diyerek başlarken, “Küfredenler, (iddia ettiklerinin) aksine, bir gurur ve tefrika içindedirler.” Diye devam etmesi günümüz yaşadıklarımız açısından da önemli bir uyarıdır aslında… Eğer akledersek!
Hani Peygamber (s.a.v.) "Beni Hud Sûresi ihtiyarlattı." buyurduğu Hud Suresinde Allah (c.c.); “O halde seninle beraber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü O, sizin yaptıklarınızı çok iyi görendir.” (Hud / 112.) derken, Hz. Peygambere; Sen her hususta doğruluk ile emrolunmuş bulunuyorsun ve senin, her işte Kur'ân'da emrolunduğun gibi, sıratı müstakim üzere tam bir doğrulukla hareket etmen ve her hususta aldığın vahye uyman, Kur'ân ahlâkı ve ahkâmı uyarınca hareket edip bilfiil canlı bir doğruluk örneği olman gerekmektedir ki, hakkında hiçbir şüpheye ve tereddüde yer kalmayacaktır.
Allah’ın açık bir şekilde hüsrana uğramamamız yönünde temel kriterlerden bir olan “…emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeme…” kriterine uygun yaşama/yaşamamanın neticesiyle ilgili yaşanacaklara dönük uyarıları da aslında bu gün için en doğru mesajdır nefsimizi yenerek düşünebilirsek…
Allah (c.c.); “Sâd. Öğüt veren Kur'an'a yemin ederim ki,” diyerek başlayan SAD Suresi devamında, Allah’ın (c.c.) emir ve yasaklarına uyarak takva üzere yaşayanların hesap gününde karşılaşacakları güzellikleri açıklayarak uyarılarda bulunurken, (53. İşte hesap günü için size söz verilen bunlardır. 54- Doğrusu, verdiğimiz rızıklar tükenmez.) devamında da;
55. Bu böyledir; ancak azgınlara kötü bir gelecek vardır.
56- Cehenneme girerler. Orası ne kötü bir konaktır.
57- İşte bu kaynak su ve irindir, artık onu tadsınlar.
58- Ve daha başka çeşit çeşit azab vardır.
59- İnkârcıların ileri gelenlerine “işte bu topluluk sizinle beraber gerçeğe karşı direnenlerdir. Onlar rahat yüzü görmesin. Onlar mutlaka ateşe gireceklerdir” denir.
60- Toplulukta bulunanlar ise; “Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin; bizi buraya getiren sissiniz, ne kötü bir duraktır” derler.
61- Rabb’imiz! Bunu kim başımıza getirdiyse, ateşte onun azabını kat kat artır” derler.
62- Bize ne oldu ki, dünyada iken kötülerden saydığınız adamları burada niçin görmüyoruz? derler.
63- Hani onlarla alay ederdik. Yoksa onları gözden mi kaçırdık?
64- İşte ateş halkının tartışmaları böyledir ve bunlar gerçektir.
Uyarıları aslında bugün yaşadıklarımız açısından nefsimizi sorgulamamıza dönük temel kriterlerdir.
· Masanın hangi tarafında olunursa olunsun;
· Kişi hangi cepheden bakarsa baksın;
· Küresel eşkıyaların tahrik ve tertiplerine oyuncak olunmadan, nefsi boyutta sağladıkları/sağlayabilecekleri çıkarlar neler olursa olsun;
Az bir dünyalık için sonsuz bir hayatın risk edilmesinin bedelinin, ahir alemde; “Bize ne oldu ki, dünyada iken kötülerden saydığınız adamları burada niçin görmüyoruz? (Sad/62) sorusunu soran olma riskinin sonucunun neler olacağı hesabının iyi yapılması gerektiğini düşünüyoruz.
İslam coğrafyasında uzun zamandır devam eden, küresel eşkıyaların tahrik ve tertipleriyle beraber, desteledikleri terör; ülkemizde de her geçen gün artan bir şiddetle masum canları almakta, analar, babalar, eşler ve çocukların ciğerleri dağlayan çığlıkları, ağıtları arşta yankılanmakta…
Yurdun sadece doğusu, güney doğusu değil, batısı yanı sıra en ağırıyla başkentte ciğerleri dağladı… Terör; suçlu/masum ayrımı yapmıyor… Terörün kıblesinin olmadığını fark etmek gerek…
Kendine, yakınlarına dokunmayana dek terörden şikâyetçi olmama, zarar görünce de yakınma tavrındaki ikiliğin, davranışlardaki dürüstlüğün ne olması, nasıl olması gerektiğinin de tam anlaşılamadığı, davranışlara yansımadığı bir süreçten geçiyoruz.
“Benim hırsızım iyi!” anlayışının olası zararlarının neler olabileceği, bütünü nasıl etkileyeceğini bilmek için müneccim olmak gerekmiyor aslında…
Yaptığımız iş ne olursa olsun; (toplum kanaat önderliği noktasında yerel ve ulusal bazda siyasi liderlerin de bu açıdan önemli bir iş/görev/vazife olduğundan hareketle) nefsi çıkardan uzak, hak noktasında doğru ve dürüst olmak gerektiği kriterine dayalı olması önemlidir.
Yaşadığımız her müessif hadise, menfur saldırı sonrasında, aldığımız her şehit haberinde ciğerleri dağlanan eşlerin, anaların Kürtçe-Türkçe-Zazaca-Arapça yakılan ağıtları karşısında sevinçle ovuşturulan ellerin sahiplerinin sevinç çığlıkları arşa yükseldiği günlerimizde yaşadığımız bu hali neden düşünmüyoruz ki…
Yaşadığımız kaosun ağır bedelinin her geçen gün artmaması, masum canların yarınlarda korunması için bizim “İSTİKAMETİMİZDEKİ” (emr-i bil-maruf, nehy-i anil münker” “emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” çizgimizdeki varsa sapmanın düzeltilmesi yönünde nefsimizi hesaba çekmemiz, bu istikamette irademizi kullanmamız, peşinden gittiğimiz lider gördüğümüz şahısların ilahi açıdan “emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” emrine uygun olup olmadığı tespiti kadar destek olmamız, aklımızı kiraya vermeden kendi aklımız mukim yaşamamız gerektiği yönünde dikkat çekmeyi görev sayarken, teröre kurban verdiğimiz masum canlara, şehit düşen kardeşlerimize, evlatlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet, kederli ailelerine, aziz milletimize başsağlığı ve sabr-ı cemil diliyorum.
Metin AKGÜN
Maarif Müfettişi
Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Genel Başkanı |