30 Nisan 2019 tarihinde, Tuzla Aydınlı mahallesinde yoldan geçen bir araç sürücüsü çekirdeklerin aracına isabet etmesiyle aracından inerek çocuğu kovaladı. Çocuğu önce yumruk atan şahıs sonra da yere düşen çocuğu tekmeledi. Çevrede bulunan bir vatandaşın ‘polisi çağıracağım’ demesiyle çocuğu bırakan şahısın dövdüğü çocuk yediği dayakla ilgili; “Biz otobana yakın bir yerde erik yiyorduk. Çekirdeklerini de aşağı doğru atıyorduk. Arabanın biri kırmızı ışıkta durmuştu. Çekirdek de gelmemişti ama adam herhalde taş zannetti. Arabamı taşlıyorsunuz diye beni kovalamaya başladı.'' Diyerek anlattığı olay, önce serbest bırakılan zanlının, itirazlar sonrası tutuklanması ve devam eden yargı sürecinde 3-4 yıl hapis istemiyle ulusal medyada haber olmuştu…
Basit bir konudan bu denli büyük bir olayın meydana gelmesi, izlenen görüntülere büyük tepkilerin uyandığı da göz önüne alınarak değerlendirildiğinde izahı kabil değil gibi…
Yetişkin bir insan neden basit bir konudan dolayı bu denli ifrat ve tefrike girer, kontrolün kaybına dayalı bu denli uç davranışlara yönelir diye düşünülmesi gereken bir sorun aslında…
Medyaya yansıyan bu olayın benzeri başka illerde, başka mahallelerde, belki aile içerisinde defalarca yaşanmıyor mu? Tanıkların sessiz kaldığı, aile büyüğüdür, denip susulduğu, normalin ötesinde uç söz, söylem ve eylemlerle kontrolün kaybedildiği haller neden yaşanır sahi?
Aldığımız eğitim, kontrolün sağlanması açısından yetersiz kaldığı, bireyi hayata hazırlamak gibi bir hedefe dayanmadığı da düşünülebilir mi?
Sorunların çözüm odağında eğitimin olduğundan hareketle; 2023 vizyonumuzda yer alması gereken hedefler içerisinde yer alması gerektiğini düşünüyorum.
Bu olay, yıllar öncesi okuduğum, o dönem de gençlerle paylaştığım satır başlarından bir yazıyı paylaşmanın anlamlı olacağını düşünüyorum.
Hakikaten, yaşadıklarımızın mana derinliğini düşünmek, arka planda nefsimize dönük mesaj aramak, ona dönük vaziyet almak yönünde değer kazanmak, bu kazanıma yönelik de eğitim süreci yaşatmak yarınlar için önem taşıyacaktır.
"FISILTI" ya da "TUĞLA" isimi yazıda;
Genç ve başarılı bir yönetici, yeni Jaguar'ıyla bir mahalleden hızlı bir şekilde geçiyordu. Park etmiş arabaların arasından yola aniden çıkabilecek çocuklara dikkat ediyordu ve bir şey gördüğünü sanarak yavaşladı. Arabayla caddeden yavaşça geçerken hiç çocuk göremedi fakat arabasının kapısına bir tuğla atıldığını fark etti. Aniden arabasını durdurarak tuğlanın fırlatıldığı yere geri döndü. Arabadan indi, orada bulunan küçük bir çocuğu tuttu ve onu park etiği arabasına doğru iterek bağırmaya başladı; "Bunu neden yaptın? Sen de kimsin, ne yaptığının farkında mısın?"... İyice sinirlenerek devam etti; "Bu yeni bir araba ve atmış olduğun bu tuğla bana çok pahalıya mal olacak. Bunu neden yaptın?"
Çocuk yalvararak cevap verdi:
- Lütfen efendim. Çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim bilmiyordum. Eğer tuğlayı fırlatmasaydım kimse durmazdı.
Park etmiş arabalardan birinin arkasına işaret ederken çocuğun gözyaşları çenesine süzülüyordu... Sonra devam etti:
- Kardeşim kaldırımın kenarından yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü. Ben onu kaldıramıyorum. Lütfen onu tekerlekli sandalyesine oturtmam için bana yardım eder misiniz? Benim için çok ağır.
Bu durumdan son derece duygulanan genç yönetici, boğazında büyüyen yumruyu zar zor da olsa yutkundu. Yerdeki genci kaldırarak, tekerlekli sandalyeye geri oturttu. Mendiliyle, çizik ve yaraları sildi ve gencin ciddi bir yarası olup olmadığını kontrol etti. Küçük çocuk genç yöneticiye dönerek:
- Teşekkür ederim efendim. Allah sizi korusun, dedi.
Genç yönetici, küçük çocuğun ağabeyini kaldırımdan evine doğru götürmesini izledi. Bulunduğu yerden arabasına geri dönmesi oldukça uzun sürmüştü. Uzun ve yavaş bir yürüyüştü...
Genç yönetici, kapıyı hiç tamir ettirmedi. Kapıda oluşan çöküğü, hayatını birisinin kendisine tuğla atmasını gerektirecek kadar hızlı yaşamaması gerektiğini hatırlatması için öylece bıraktı.
Allah, bazen ruhunuza fısıldar ve kalbinize konuşur. Bazen, dinleyecek kadar zamanınız olmadığında ise, size bir tuğla fırlatır. İster fısıltıyı dinleyin, ister tuğlayı bekleyin. Karar sizin...
Sahi bu şahsın yerinde biz olsak ne yapardık…
Düşünmek çok şey kazandıracaktır. Sevgiyle kalın…
Metin AKGÜN
Maarif Müfettişi
Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı