Hepimiz şimdiye kadar en az birkaç defa Sümerlerin Türk olduğu iddiasıyla karşılaşmışızdır. Acaba bu iddianın sebebi ne? Ne kadar doğru?
Öncelikle böyle bir yakıştırmanın olamayacağının altını çizmek istiyorum, ırklar sabit değildir (Hayır yani türler bile sabit değilken ırklar nasıl sabit olsun.). Biz kültür üzerinden hareket edeceğiz.
Öncelikle ana tanrılara bakalım, Türklerinki bildiğiniz üzere “Tengri”dir, Sümerlerinki ise “Dingir” ve ya “An”dır. Bu iki mitolojideki tanrı da “Gök Tanrısı”dır ve diğer tanrılar bu iki tanrının soyundan gelmektedir.
Türklerin ana tanrısının yani “Tengri”nin etimolojisini yapalım. Bu konu kesin olmamakla birlikte iki teori bulunmaktadır:
1.Teori: Bildiğiniz üzere Tengri “Gök Tanrısı”dır ve “Tan” sözcüğünden türemiştir. Tan sözcüğü şu an şafak vb. anlamlarda kullanılsada eski Türklerde daha çok “Gökyüzü” anlamında kullanılmaktaydı. Ve bu teori Sümerlerdeki “An”ın Türklerdeki “Tan” sözcüğüyle ilişkili olduğunu savunur.
2.Teori: “Tengri” sözcüğünün EDiN-ER, EDiN-iR, DiNGiR, TENGiR, TENGRi, TENRi ve TANRI değişiminden geçtiğini savunur. ED= et, yap; EDiN= eden, yapan; EDiN-ER= eden kişi, yapan kişi, YARATAN KiŞi. Ve bu teori aynı zamanda Sümerlerdeki “Dingir” kelimesinin değişimini de gösterir.
Kanımca bu iki teori de doğrudur. Bizdeki kullanımı da “Gök Tengri”dir.
Gök Tengri = Tan Tengri = Tan Dingir = An Dingir
Gördüğünüz üzere kelimesi kelimesine uyuyor.
Not: Tengricilik dünyanın bilinen en eski dinlerinden birisidir.
Not 2: Sümer Medeniyetinin ortaya çıkış tarihi M.Ö 4000 iken Tengriciliğin bilinen ortaya çıkış tarihi M.Ö 13.000'dir. (Aslında çok daha eski)
TÜRK MiTOLOJiSi ÖGELERi
1- TUFAN
Özellikle kuşlarla olan öyküsü çok özgündür. Sular çekilmeye, denizler alçalmaya başlayıp gemisi bir dağa oturduğunda ilk önce bir kuzgunu pencereden serbest bırakır ama geri dönmez. ikinci gün alakargayı dışarıya gönderirler, gelmeyince üçüncü gün saksağanı salar fakat o da geri gelmez. Dördüncü günün akşamında güvercini uçurur pencereden; hava kararmadan ağzında bir zeytin dalıyla gemiye girince, Nama bu kuşu kutlu kılması için Tengri’ye yakarır. O günden sonra güvercinler insanların evlerine girdi, ulak olarak haberlerini zütürdü getirdi. Kuzgunun ve alakargayla saksağanın ne yaptıklarını sorduğunda; birinin ölmüş hayvanların leşlerini yediğini, diğerinin sağa sola birikmiş çöpleri karıştırdığını ötekinin de su yüzüne çıkan malları çaldığını öğrendi güvercinden Nama. O üçüne kargışta bulunarak, güvercine ise alkıyarak, o anda ne yapıyorlarsa Dünya durdukça aynı şeyi yapmalarını diledi; kuzgunlar leş yemeye, alakargalar çöp karıştırmaya ve saksağanlar da hırsızlığa mahkûm edildiler. Güvercin ise insanlara habercilik yapmaya, evlerde yaşamaya hak kazanmıştı. O yüzden o günden beri de öyle yapar dururlardı.
2- CENETTEN KOVULMA
Erlik Han lanetlenmiştir, Tanrı [Ülgen] ve yarattığı karada dokuz dallı çam ağacının dokuz dalından kendi halkını türetir. Erlik bu halk benim olsun der tanrıya. Tanrı da ona git kendi halkını kendin bul deyip Erlik'i geri çevirir. Tanrının halkının bu agacın yalnız doğuya bakan 5 dalından istifade etmelerine izin verilmiştir. Kalan dört dal yasaklamıştır. Erlik gidip bu halkı baştan çıkarır. Erkek olan Törüngey ile dişi olan Eje, Erlik'in şu sözüne kanarlar "Bu dört dal aslında size yasak değildir, meyveleri de pek tatlıdır. Dilediğinizce yiyin." Erlik sonra ağaca bekçi bulunan yılan uyurken ağzına girer ve ağaca çıkar, Ece'ye müsaade ettiğini söyler. Bunun üstüne Ece meyveden yer, Törüngey'in de agzına sürer. Tanrı durumu fark eder ve Erlik'i yer altına gönderir. Eje'ye "Sen benim sözümü tutmadın bundan sonra gebe kalasın ve doğum sancıları çekesin" der. Yılana "Sen benim sözümü tutmadın, bundan böyle Şeytan diye bilinesin, herkes seni ezmeye öldürmeye çalışsın" der. Törüngeye "Sen benim sözümü tutmadın, 9 kızın 9 oğlun olacak ve hepsinden sen sorumlu olacaksın, insan neslini sen çoğaltacaksın"der. "Hepinizi hanemden kovuyorum, dünyaya gönderiyorum, burda sizi ben beslerdim, ben korurdum, artık kendinizi besleyip koruyacaksınız, bir dahada sesimi duymayacaksınız" diye ekler. Böylece Erlik insanoğluna ilk kötülüğünü etmiş olur.
EK BiLGi: Ayrıca mitte bahsedilen "9 Dallı Ağaç" Karahanlı Devletinin bayrağında da görülebilmektedir.
3- KIYAMET SAVAŞI
Kalganan (sıçrayıp kalkılan) gün. Kıyamet günü. Dünyanın ve/veya evrenin yok olacağı daha sonra tüm ölülerin tekrar diriltileceği gün. Bu inanca göre, yeryüzü yaşamı sürekli değildir; günün birinde sona erecek ve insanlar, hayvanlar, bitkiler yok olacaktır. Bu sona doğru insan soyunda azalma başlayacak, suçlar çoğalacak, günahlar alıp yürüyecek, insanlarda tanrı korkusu kalkacaktır. iyilik simgesi Ülgen’le, kötülük simgesi Erlik arasında oluşacak büyük savaşın sonunda, Ülgen dışında bütün savaşanlar ölecektir. Bay Ülgen bütün canlıların öldüğünü, yeryüzünde kendisinden başka kimse kalmadığını görünce “kalkın ey ölüler” diye bağıracak, bu çağrı üstüne bütün ölüler yattıkları yerden kalkacaktır. “insanların yeniden dirilmesi” anldıbına gelen “kalkancı çağ” (kalıcı çağ) budur. insanlar azalacak, kötülük artacak, Erlik Han dünyaya yaklaşacaktır. Sağış Günü (Hesap Günü) tabiri de kullanılır. Bazı lehçelerde Kirti Gün (Gerçek Gün) veya Uluğ Kün (Büyük Gün) adı verilir.
4- YAŞAMIN 6 GÜNDE YARATILMASI
Bir Altay efsanesine göre, Ülgen yeryüzündeki yaşamı altı günde yaratmıştır. Bu efsanenin izlerini haftanın günlerine verilen adlarda görmek mümkündür.
Birinci günde hayatı nasıl yaratacağını düşündü (sanangan); onun için birinci güne Sanan (Pazartesi) adını verdi. ikinci gün ruhları yarattı (tındı cayagan); bu güne Cayal (Salı) adını verdi. Üçüncü gün fiziki bedenleri (erene) topraktan, sudan, havadan, ateşten, ağaçtan ve madenden yarattı (bıçıgan); bu güne Bıçıl (Çarşamba) adını verdi.
Dördüncü gün yaşamı uygulamaya koydu (etken); bu güne Edil (Perşembe) adını verdi. Beşinci gün bilinçli yaşam başladı (edilgen); bu güne Edilgel (Cuma) adını verdi. Altıncı gün Tanrı'nın gönlü rahatladı; sakinleşti (tokunagan); bu güne Tokunal (Cumartesi) adını verdi. Yedinci gün dinlendi (amıragan); bu güne Amıral (Pazar) adını verdi.
(bkz: Nikolay Şodoyev in Diliyle Altay Bilik)
5- 7 KAT GÖK VE 7 KAT YER
Tengricilikte 7 kat gök ve 7 kat yer vardır.
6- HZ. HIZIR
Bu eleman da yine Türk Mitolojisine aittir ve "Kut iyesi Kıdır" diye geçer. "Kıdır" kelimesi zamanla "Hızır" olmuş.
Bu liste uzar gider, şu anda sadece en bilinenleri yazdım.
Bu benzerlikler bazı kişiler tarafından Türkler islamdan, musevilikten vb. etkilenmiştir şeklinde açıklanıyor. Ama atladıkları bir yer var, o bahsettikleri dinler bu hikayeleri Sümer Mitolojisinden aldı.
Hala bazı çevrelerce reddedilse de Sümerlerin Orta Asya'dan geldikleri kanıtlanmıştır.
Hali hazırda Sümerce ile Türkçe arasında 200'e yakın ortak sözcük bulunmaktadır.
Hayır yani hiç mi düşünmediniz bu kadar milletin anasını ağlatan Türkler nasıl oluyor da bu kadar kolay din değiştiriyor? Hiç mi kafa yormadınız nasıl bu kadar çabuk etkileniyorlar diye?
Neden kutsal kitaplar hep GÖKTEN iner?
insanlar neden hep ellerini GÖĞE kaldırır?
Neden ruhlar filan hep GÖĞE yükselir?
Neden bütün kutsal şeyler GÖKTEN gelir?
Neden?
Aslında Türklerin din değiştirdiği filan yok. Binlerce sene önce de ellerimizi göğe kaldırıyorduk, şu anda da ellerimizi göğe kaldırıyoruz. Tek fark artık 6 milyar insan da bizimle birlikte göğe bakıyor.