Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Erdoğan’ın liderliğindeki AKP tarafından son hızla “Parti Devletine” dönüştürülüyor! Bu gidişin sonu Türk Milleti için felaket demektir. Bu gidişi, AKP bilerek ve planlayarak yapıyorsa (ki görünen odur) o zaman bu gidişin adı, kelimenin tam anlamıyla ihanettir…
Türkler, genlerinde binlerce yılık devlet deneyimine sahip bir millettir. Türk tarihinin ilk zamanlarından, Osmanlı İmparatorluğuna, oradan da Cumhuriyete ve günümüze kadar ülkeyi yönetenler (Kaan-Sultan-Padişah- Başbakan-Cumhurbaşkanı) yönettikleri halkın tamamını kucaklamaya gayret ettiler. Bilerek ve planlayarak kimseyi düşüncelerinden-inançlarından-etnik kökenlerinden dolayı bölmeye, ayrıştırmaya gayret etmediler.
AKP ise tıpkı Suriye ve Irak Baas Partileri gibi davranarak ülkeye “Arap Milliyetçiliğini” dayatmaktadır! - “Bu 140 bin memur-işçi- gazeteci-yargıç-savcı-asker-öğrenci benim gibi düşünmüyor. Ne yapalım? Gece yarısı bir kararname çıkaralım hepsini işten atalım. Yarısını da hapishaneye tıkalım! Peki neyle suçlanacak bu insanlar, Savcılık iddianamesi var mı? Yemişim iddianameyi, benim kararnamem var ya! Milli irade ben değil miyim?
- “Binlerce Yargıcı işten attık! Partili Avukatlara söyleyin, yazıhanelerini kapatsınlar ve Hakimlik için başvursunlar! Sınavlarda mülakat yöntemi ile bunlar kazandırılsın!”
- “Askeri Okulları ‘terör yuvası’ bahanesiyle kapattık. Askeri Okullarda eğitim veren vatansever ve Atatürkçü uzman subayları kovduk. Milli Savunma Üniversitesi diye saçma-sapan bir üniversite kurduk. Başına da eski bir FETÖ savunucusu olan kendi elemanımızı rektör atadık! Şimdi Astsubay-Uzman Erbaş ve Er olarak binlerce genci işe alacağız. Bunların tamamı bize bağlı Cemaat ve Tarikatlardan seçilsin!”
- “Polis Kolejleri ve Polis Akademilerini FETÖ’cu diye kapattık. Bundan böyle Polis olacak gençler, bizimkilerden seçilecek. En ufak bir sızma olmasın!”
Değerli Okurlar; Bir an için tüm bu işten çıkarmaların, tutuklamaların yasal ve haklı olduğunu varsayalım. İyi de Türk Devletinin en hassas birimlerine binlerce FETÖ militanı kendi kendilerine mi girdiler? Bu hainler Türk Devletinin altını oyarken o genel müdürler, müsteşarlar, Bakanlar, Başbakanlar ne yapıyorlardı? Bunların idari ve siyasi sorumlulukları yok mu? Bunlara yasa işlemez mi? Nasıl olur da FETÖ denen illetin bir tane olsun siyasi ve idari destekçisi tutuklanmaz?
AKP’nin yaptığı bu planlamalar, Arap Milliyetçiliğine ve tek mezhebe dayalı, bir bölümü “Kürdistan Devleti” olacak olan “Federe İslam Devletine” geçişin hazırlıkları olduğunu yazının başında ifade etmiştik. Bu gerçeğin Türk Milleti olarak, artık çok net olarak anlaşılması gerekir. Zaman, siyasi hırsların, siyasi beklentilerin, siyasi hesapların çok ileri bir tarihe ertelenmesi zamanıdır. Önce Devletimizin, Demokrasimizin, Cumhuriyetimizin ve Türk Milletinin selamete çıkarılması zamanıdır. Bu görev için ne parti ismi önemlidir, ne falanca kişinin Genel Başkanlığı! Aynen Kurtuluş Savaşımızdaki gibi bir ve beraber olmalıyız! Çünkü bu defa düşman sadece dışımızda değil!
-“Halkı sınıf-ırk-dil-din bazında ayrıştırmak” ve görevli Hakime hakaret suçlarından iki defa cezaevine girmiş Başkan! -Bulunduğu 3 parti Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmış, laiklik ve Atatürk düşmanı bir TBMM Başkanı! -İstanbul Belediyesinde çalışırken müfettişler tarafından “Yolsuzluk” yaptığı gerekçesiyle görevinden uzaklaştırılan, Türkiye’nin süper zenginlerinden bir Başbakan! -Henüz 30 yaşındaki İranlı bir dolandırıcının önüne para için yatan haysiyet celladı Bakanlar! -Cübbeleri kirada, göz göre-göre yasaları çiğneyen sözüm ona Yüksek Yargıçlar! -Türk Ordusunun insan kaynakları, CIA uşağı Cemaat şeytanları tarafından kurutulurken utanmadan susan, kendi emrindeki askerler tarafından yerlerde sürüklendiği halde yüzü kızarmadan hala “Atatürk’ün oturduğu koltukta” oturmaya devam eden yalaka Paşalar! -Maaşlarını Türk Milletinden aldıkları halde, Türk Milletinin soyulmasına göz
yuman suç ortağı zavallı bürokratlar! -Menfaatlerinden başka hiçbir şey düşünmeyen, omurları alınmış Sivil Toplum Kuruluşları ve sözüm ona Cumhuriyetin Üniversiteleri…
İşte size Türkiye Cumhuriyeti Devletini yöneten kadronun fotoğrafı! Bu arada Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı verilerine göre, 15,5 Milyon insan bu ülkede hayatını sosyal yardımlarla yani sadaka ile sürdürebiliyor! Rahmetli Babaannem çok sıkıldığında şöyle derdi; Al yerden bir kaya, nerene dayarsan daya…
Peki bu şartlarda “Esir ve satın alınmış sahtekâr medyanın” gündeminde ne var? -Erdoğan, AKP’ye ne zaman dönecek? (Ne zaman AKP’den ayrıldı ki? AKP Genel Merkezinin tapusu kimde?) -Bakanlar Kurulu ne zaman değişecek? (Reis ne zaman isterse ama Egemen Bağış ve TOKİ Bakanı Erdoğan Bayraktar ve Bilal Oğlan mutlaka kabinede olmalı. Yakışır benim ülkeme…)
Sağlık ve başarı dileklerimle 28 Nisan 2017 Rifat Serdaroğlu