Türkiye gibi ülkeleri bölmek salt silah gücüyle olmaz. Hem nüfusumuz büyük hem de tarihsel geçmişimiz olarak bu şekilde bölünmesi zor bir medeniyetin çocuklarıyız. Emperyal güçler bunu biliyor. Bu sebeple Atatürk'ün ölümünden sonra adım adım bunu işlediler. Ancak bugünlerde meyvelerini almaya başlamaları da, aslen ayrıntılı incelenirse atatürk dehasıdır. Dilim döndüğünce anlatayım.
Atatürk, cumhuriyet kurulduktan sonra sermaye olmadan, osmanlı borçlarını da kabullenerek sınai kalkınma hamlesi başlattı. Birkaç yılda, ithal ettiğimiz malların %85'ini yerli üretim ile üretir hale getirdi. 2. kalkınma planını uygulamaya ömrü yetmedi. Tabi bu arada sayısız fabrika kurdu. Toprak reformu yaptı. Ağalık sistemini çökertti. Sosyal devlet anlayışına hizmet ederek köy evlerini kurdu vs. sayısız şey.
Atatürk'ün ölümünden sonra emperyalistlerin en can alıcı hamlelerinden biri marshall yardımları denen yardımlardır. Bizim sınai kalkınmamız tüm dünyada ilgi uyandırdı. Hatta 1930'ların ünlü iktisatçısı A. Rostow, "Atatürk'ün Türkiye'si böyle giderse süpergüç olur" demiştir. Bunun boş laf olmadığının kanıtı şudur: Atatürk döneminde büyüme ortalamamız %7,4'tür. Oysa cumhuriyet tarihimizde bu oran %4'lerin altına inmiştir. Yani Atatürk'ün büyüme oranlarını da sayarak bu ortalamaya ulaşıyoruz. Onun kredisi de var. Eğer %7,4'lük oran devam etseydi, bugün gsmh'si en yüksek 5 ülkeden biriydik. Ne oldu da bu hale geldik?
Marshall yardımları ile sınai kalkınmamızdan endişe duyan Amerika, bize dedi ki: "siz tarım ülkesi olun. siz tarım yapın biz sanayi. Mukayeseli üstünlükler teorisi kapsamında böyle karlı çıkarsınız". Nedir bu teori? Mevcut kaynaklarınızla tarım yapmak size daha ucuza mal oluyor demek. Yani çok kar getiren sanayi yapmayın, az kar getiren tarım yapın demek bu. Biz size tarım malzemeleri de sağlayacağız dediler ve AKP gurusunun atası olan Adnan Menderes, ki onun de berisi var ama cumhuriyet tarihinde Adnan Menderes baş kazıkçımızdır tamam dedi. Bütün sınai kalkınma hamlelerinden vazgeçildi. Bu sayede avrupa kalkınırken biz yerimizde saydık. Biz 1 kar ederken, avrupa 5 kar etti. Biz 1 karla onlara buğday sattık, onlar 5 karla bize makine sattı.
Yıllarca bu böyle devam etti. Devrim otomobilleri projemize çomak soktular. Ürettirmediler. Oysa o proje ülkemizin kalkınması için önemli idi. Cumhuriyet tarihimizin en önemli müteşebbisi Nuri Demirağ'ı dahi küstürdüler. Kimdir Nuri Demirağ? Cumhuriyetin genç yıllarında Yeşilköy'de uçak fabrikası kuran adam. Onun NUD-36 adını verdiği Uçaklarını devlete satmak istedi almadılar. Amerika'dan emir gelmişti. Sonra Belçika'ya sattı. Göndertmediler. İspanya'ya sattı engel oldular. Finlandiya ile görüştü yine sattırmadılar. Sonuçta o uçaklar Yeşilköy'de fabrika'da çürüyerek yok oldu. Paraşüt konusunda da ilktir Nuri Demirağ. Hani 10. yıl marşında "demirağlarla ördük ana yurdu dört baştan" der ya, orada anayurdu demiryolları ile ören adam da Nuri Demirağ'dır. Bu adamı ülke menfaatine gidiyor diye yok ettiler. Unutturdular. Kim yaptı bunu? Emperyal işbirlikçisi Tayyip'in ataları.
Emperyalistler silahla bölemedikleri ülkeyi, ekonomik olarak yok edip, sonra da kımıldayamaz hale getirmek istediler. Cuntacılıkla solu yok ettiler. mhp nin kanlı tarihi'ni yarattılar. Faşizmi körüklediler ve kendi içimizde bizi böldüler. Her türlü şeye potansiyel yarattılar. Ama yetmezdi. Ekonomik iflas gerekti. Özelleştirme adı altında ab ayağına devlet elinde ne kadar üretim işletmesi varsa AKP iktidarında sattılar. Tüpraş, Petkim gibi tekel olan birçok işletme marka değerinin altına satıldı. Düşünün Tüpraş satılıyor ve yıllık 1 milyar dolar net karı var, ama 800 milyon dolar taksitle 4-5 yıllık vadeye satılıyor. Bunun adı peşkeştir. Bana satsalar ben de alırdım. Bir de satılsın diye devlet kredi veriyor. Bunun ülkeyi yok etmeye çalışmaktan başka açıklaması yoktur. Aydın Doğan'ın 20 milyar dolar borcunu, medya desteği aldılar diye ötelettiler %1 faizle. Bunlar inanılmaz şeyler. Geçenlerde maliye bakanı Kemal Unakıtan bir açıklama yaptı. "Ne komünist ülke sat sat bitmiyor" diye. Satılan her işletme halkın sırtına vergi yükü oldu. Çünkü arayı kapatmanın tek yolu onlara göre vergi idi. Halk daha da fakirleşti. Bankalar satıldı ve para politikası yapamaz olduk. Çünkü siz ne kadar bankalara para arz ederseniz edin, yunanı, ingilizi, ermenisi, amerikalısı bankaları aldı. İşlerine geldiği gibi para satarlar. Halka değil, kendilerine hizmet ederler. Nitekim öyle de oldu. Hükümetle bir olup halkı soydu bankalar. Hala da soyuyor.
Özelleştirme, Avrupa'da var diyorlar ya hani. İnanmayın. Orada özelleştirme hissedarlık şeklindedir. Hepsi satılmaz. Ortalamaya vursanız, %10 ile %40'lar arasında seyreder. Hepsi satılmaz. Almanya'da Wolswagen'in satışı gündeme geldi. Kıyamet koptu "satılamaz" diye. Sattırmadılar. Avrupalılar özelleştirmeye böyle bakar. Bizimkisi tamamen yutturmaca. İngilizler borsada 25 milyar dolar kaybetti diye bizim elektirik zamları böyle yükseldi. Açıklarını finanse ediyorlar. O zaman Tayyip açıklama yaptı: "elektirik zamları gerekli" diye. "Cari açık var" diye. Ulan zaten sattınız özelleştirdiniz. Devletle ne alakası var zamların? Bu bir aymazlıktır.
Mesela Türk Petrol Kanunu (itusozluk yazım: Türk Petrol Kanunu/@2977523) çıkardılar. Silahla Irak gibi işgal etmeye gerek kalmadan, elin oğlu istediği gibi geliyor, çıkardığı petrolün %1'ni bize bırakarak ülkesine götürüyor %99'unu. Daha birçok ayrıntısını kanunu inceleyerek de görebilirsiniz.
Şimdi cari açık, öyle arttı ki, bir ekonomist olarak şunu açık ve net söyleyebilirim ki: Cari açıklar 80 yıllık cumhuriyet birikiminin 4 katı hale geldi. kapanamayacak derecelere ulaştı. Abd, İsrail bizi kredilerle fonladığı sürece halk bunu anlamıyor ve anlamayacak. N'oldu? Kar getiren her şeyi özelleştirdiler. Devletin geliri bitti ve cari açık bu sebeple hortladı. İnsanlar bu sebeple işsiz. Çünkü açığı kapatmak için vergileri arttırdılar. Ama halk bunu anlayamıyor.
Yarın öbür gün devletin ekonomik olarak tamamen eli kolu bağlandığında iflasa yakın; kesecekler kredileri. Binecekler tepemize. Diyecekler ermeni soykırımı, diyecekler kürdistan, diyecekler Kıbrıs... terörü hortlatacaklar. Güneydoğu'da Atatürk'ün Hatay'da yaptığı gibi referandum yapacaklar ve kaybedeceğiz toprakları. Bu sefer kimse ses de çıkaramayacak.
AKP'nin ilkleri ve enleri
- BOP'a eşbaşkan bir başbakana sahip olunması.
- Büyük İsrail Projesi'ne destek veren başbakana sahip olunması.
- BOP ve Büyük İsrail Projesi'ne katkılarından dolayı üstün cesaret nişanı alan başbakana sahip olunması.
- Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan dış borcun 2 katının 6 senede yapılması.
- Dış borcun un yüksek seviyeye ulaşması.
- Açık havada mayo reklamının yasaklanması.
- Barzani'nin kardeş ilan edilmesi.
- 23 Nisan'da Kur'an okuma yarışmasının düzenlenmesi.
- İthalatın en yüksek seviyeye ulaşması.
- TC ibaresinin okul tabelalarından kaldırılması.
- İmamların bürokrat olması.
- ABD'de başbakanın pazarlanması.
- Türk askerinin başına çuval geçirilmesi.
- Halka hakaret edilmesi.
- Şehitlerin aşağılanması.
- TC ibaresinin okul tabelalarından kaldırılması.
- Enflasyonun 4 katından fazla doğalgaz, 3 katından fazla elektirik zammı yapılması.
- Tekerlekli sandalye alan engelli vatandaşlara ilk defa ötv vergisi koyan hükümet olması.
- Tarıma verilen desteğin 1 yıl içinde 500 trilyona kadar gerilemesi.
- Eğitime ayrılan bütçenin en düşük oranlara inmesi. En son %0,07 idi ama ondan da kesinti yaptılar son bir kararla.
- Abdullah Öcalan'a "sayın" denmesi.
- Bir maliye bakanının kendisi ve oğlunun açtığı şirketlerde gerekli alımları yapması için ilgili alanda nokta atışı ile vergileri sıfırlayıp, işi bittikten sonra vergileri eskisinden de fazla arttırıp sektörde lider olması.
- Başbakan'ın oğlunun elmas/pırlanta işine girmesi ile bu mücevherlerden verginin sıfırlanması.
- En yüksek dolar bazında hazine borçlanma faizi: %27.6
- İlk kez cari açığın üstünde borçlanma yapılması
- En yüksek kişi başına borç: 7000 doları da aşmış durumda.
- İlk defa bir başbakanın memur sendikalarına "imf'yi ikna edin" demesi.
- İlk kez yunan kilise bankasının Türkiye'de banka alması.
- "İMF'ye ümmük sıktırtmam" deyip tarihin en ağır stand by anlaşmasının imzalanması.
- İlk defa domuzun kesimlik hayvanlar sınıfına alınması ve teşvik kredisi verilmesi.
-İlk defa kamunun kamuya olan borcu piyasadan borçlanılarak ödenmesi.
- İlk defa bir başbakanın işsizliğin dünya gerçeği olduğunu söylemesi.
- İlk defa yabancı rantiyecilere vergi muafiyeti tanınması.
- İlk defa bir Amerikan şirketinin vuku bulmuş 100 trilyon vergi borcunun affedilip silinmesi.
-İlk defa bir kanunun daha uygulanmadan değiştirilmesi. 5018 sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanunu ile türk ceza kanununun daha yürürlüğe girmeden değiştirilmesi.
-İlk defa petrol kanunu ile yabancılara 50 yıllık imtiyaz verilmesi. (sanki petrolün 500 yıllık geleceği var)
- İlk defa petrolden alınan verginin %1'e indirilmesi. eskiden %12 idi.
- İlk defa petrol çıkarma tesislerinin yabancı mülkiyetine açılması.
- İlk defa petrol tesislerinde yabancı çalıştırabilmenin serbestliğinin kanunlaşması. önceden bir türk'e ait olmalıydı tesisler.
- İlk defa ülkeden çıkarılan petrolün tamamının %1'inin devlete verilerek kalanının memleket ihtiyacını umursamaksızın dışarıya götürülmesi. Önceden karadan veya denizden çıkarıldığına göre %50 ve %60'ının memleket ihtiyacına harcanması zorunluluğu vardı.
- İlk defa düşük faizli dış borcun yüksek faizli iç borç ile ödenmesi.
- İlk defa döviz sürekli düşerken döviz cinsi borçların tl cinsinden borca çevrilmesi.
- İlk kez israilli işadamına gizli bir şekilde 800 milyon dolar kaynak aktarılması.
- İlk defa bir başbakan baş danışmanının amerika'ya "bunu kullanın, dini inandırıcılığı işinize yarar, süpürge gibi atmayın" demesi.
- İlk defa zinanın suç olmaktan çıkarılması.
- İlk defa bir başbakanın ve dışişleri bakanının, islamiyeti yok etmeye yemin eden bir papanın heykeli önünde fotoğraf çektirmesi ve AB anayasasını imzalaması.
- İlk defa iletişim sektörünün tamamının yabancıların kontrolüne geçmesi.
- İlk defa bir iktidar "ben ülkemi pazarlamakla mükellefim" dedi ve "alıyorlarsa götürmüyorlar ya" dedi.
- İlk defa bir başbakanın Türkiye'de 36 etnik grup olduğunu söylemesi.
- İlk defa bir başbakanın "dini kullandık" demesi.
- İlk defa bir başbakanın Türk bürokratlardan evvel yabancı bürokratları bilgilendirmesi.
- İlk defa br başbakanın çiftçiye "gözünüzü toprak doyursun" demesi. Atatürk, "köylü milletin efendisidir" demişti.
- En yüksek işsiz sayısına ulaşılması.
- İlk defa Kuzey Kıbrıs'ın milli mesele/dava olmaktan çıkarılması.
- İlk defa bir başbakanın yapılan bir ihaleden önce uçak istemesi ve sonrasında mercedes'e razı olması.
- İlk defa bir başbakanın Kızıhaç'tan nişan alması.
- İlk defa bir başbakanın abd askerleri için sağ salim dönmeleri adına dua ettiklerini açıklaması. Bizim askerlerimize "askerlik yan gelip yatma yeri değildir" demiştir.
- İlk defa enflasyon % 20 artarken, pancar fiyatları 99 kuruştan, 88 kuruşa indi.
- İlk defa fındık fiyatları, maliyetinin altına düştü.
- İlk defa bir başbakanın tarihsel haklarımızın olduğu ve türkmen bölgesi olan Kerkük için, Türkmenlerin bölgeden silah zoruyla Kürtlere devredildiği bir dönemde "Kerkük Iraklılarındır" demesi.
- Fındık fiyatları yüzünden fındık üreticilerinin en büyük mitingi yapması.
-İlk defa borcun gayrısafi milli hasılayı aşması.
- İlk defa şirketlerin yatırım istisnası kaldırılması.
- İlk defa bir cami, kiliseye çevrildi.
- İlk defa kiliseler ve havralar imar planında yer aldı.
- İlk defa bir başbakanınyahudi think tank kuruluşundan üstün cesaret ödülü alması
- İlk defa TBMM tarafından tezkere reddedilmesine rağmen, dışişleri bakanlığı genelgesi ile Amerikan savaş araç ve gereçlerinin Türkiye üzerinden Irak'a aktarılması.
- Tarımdan kopan insan sayısının ilk defa 2 milyonlara yaklaşması.
- İlk defa bir dışişleri bakanının Abd'nin Irak'taki katliamlarına, "Abd'nin Irak'taki başarısı başarımızdır" demesi.
Türk Petrol Kanunu İncelemesi
Akp ile petrol kanunu yerine hem ismen, hem içerik olarak değiştirilmiş petrol kanunudur.
- Eskiden petrol çıkarılırken karadan ve denizden çıkarılan petrollerin %50-60'ı memleket ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmak zorunda idi. Yeni kanunda bu oran %0'a indi ve ülkemizden çıkan petrolün tamamı götürülebilecek.
- Eskiden petrol çıkarmak için kurulan tesislere bir Türk'ün sahip olması gerekti. Türk işçi çalıştırma zorunluluğu vardı. Yeni kanunda yabancılar da tesis kurabilecek ve türk işçi çalıştırma zorunluluğu ortadan kalktı.
- Eskiden stratejik noktalarda, tarihsel dokusu önemli yerlerde petrol çıkarılması yasaktı. Şimdi bu madde de kaldırıldı. İsteyen Dolmabahçe Sarayı'nda bile petrol arayabilir (çünküsü altta).
- Eskiden petrol araması/sondajı yapabilmek için fizibilite raporu şartı vardı, petrol bulunması gerekiyordu, bulunsa bile çıkarılması için üstte saydığım birkaç maddeye uygunluğu da gerekti. Şimdi ise bunlar kalktı. Herhangi bir yerde petrol olduğunu iddia edebilecek biri, engelle kalkışmadan petrol arayabilecek.
- Eskiden çıkarılan petrolün %12,5'i vergi olarak devlete kalıyordu. şimdi bu oran %1'e kadar indirildi.
not: Görülen o ki, elin oğlu istediği yerde petrol çıkaracak, kendi elemanını istihdam edecek, %1'ini bize verip, kalan %99'u ülkesine bedavaya götürebilecek. Akp'nin bu petrol kanunu, ülkemizin nasıl bedavaya düzüşmek zorunda olan bir hayat kadını gibi peşkeş çekildiğinin kanıtıdır. Hiçkimse korkmasın, biz arkamızı böyle döndükçe kimse bize kurşun sıkmaz. Kimse bizi birbirimize düşürmez. Bizlere bahşettikleri açlık, yokluk; bizleri düşünen yöneticilerimizin iyi niyetindendir(!).
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN