İhanetin milli hafızaya kazınmış bu kanlı fotoğrafına rağmen “ne istediler de vermedik” diyenler ne verdiklerini açıklamadan 15 Temmuz’u doğru okumak zor; adaletin, devlet aklının, siyaset ahlakının ve bunların siyasi garantörü olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin baypas edildiği bir ülkede 15 Temmuz’u anlamak imkân dışıdır. 17/25 Aralık’a kadar her istediklerini verecek, “bitsin bu hasret” diyerek devleti temsilen davet edecek ve sonra “Allah affetsin” diyerek bütün mesuliyeti; muhtevası sözümona “devlet sırrı” muğlak suçlarla siyasi, bürokratik ve iktisadi bütün rakiplerinize bölüştüreceksiniz; canına el koyacak, mülküne el koyacak, yarınına el koyacak, çocuklarının geleceğine el koyacak, haysiyetlerine el koyacaksınız… Bu ancak adaletin iki satırlık metinlere hapsedildiği “parti devletlerinde” mümkündür ve maalesef bugün Türkiye’mizde kullanılan “adalet dili” budur.
Buradan yüksek sesle söylemek isterim ki:
15 Temmuz’u anlamak; “ne istediler de vermedik” diyenlerin neler verdiğini bilmekle mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; cemaatlerin kucağında ve sadece din pazarlayarak siyaset etmenin sosyo-psişik risklerini anlamakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; on küsur yıldır ümmetçilik kisvesiyle sürdürülen dini retoriğin hançerlenmesini ve kurumsal bir şekilde yürütülen ahlaki çukurlaşmayı doğru resmetmekle mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; kirli, vicdan özürlü, niyet hasarlı “kurumsal sadaka” zincirinden siyasi köle devşirme ahlaksızlığını doğru okumakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; tevekkül maskesiyle perdelenmiş öğretilmiş köleliği doğru tahlil etmekle mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; on küsur yıl boyunca sadece başörtüsü pazarlayarak siyaset etme riyakârlığının sosyo-patolojisini doğru okumakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; Türkiye Cumhuriyeti’ne, Atatürk’e, kurucu ideolojimiz olan Türk Milliyetçiliğine ve Milli Mücadele ruhuna kininden din yontmuş ümmet maskeli Ebu Leheb soyluları iyi tanımakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; açılım süreci dedikleri ihanet projesini doğru okumakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; Habur’da, Oslo’da, Dolmabahçe’de terörist pazarına ikram edilen milli onurumuza yeniden sahip çıkmakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; 2010 yılında dayatılan Anayasa değişikliği referandumunu bilmek ve akabinde öncelikle yargı olmak üzere bütün kurumların güle oynaya hain örgüte ikram edilişini anlamakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; bugün SAVCISI hariç bütün hakimlerinin fetöcü çıktığı Ergenekon, Balyoz, Ayışığı gibi Türk Ordusunun milli onurunu kemiren farazi davaları doğru tahlil etmekle mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; BOP dedikleri kan senaryosunun Türkiye’de gerçekleşmesi öngörülen sahnelerini Türk’çe okumakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; Ortadoğulu heveslerle pozisyon tuttuğumuz mezhepçilik sahasında paramparça edilmiş Irak’ı ve Suriye’yi doğru anlamakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; dünya ölçeğinde El-Nusra ve İhvan’dan başka dostsuz kalışımız gerçeği ile yüzleşmekle mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; ne hikmetse birilerinin övünç madalyası olan BOP eş başkanlığının, içinde bizim de yaşadığımız coğrafyalarda haritaların yeniden tanzimine peşin ve mecburi onay anlamı taşıdığını bilmekle mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; bugün suni gündemlerle örtbas edilmek istenen 700 kilometrelik Suriye sınırımıza konuşlanmış PYD/YPG/PKK terörist yapısını görmekle mümkündür.
15 Temmuz'u anlamak; cemaat görünümlü hain örgütün siyaset bürokrasisindeki uzantılarının her yönüyle deşifre edilmesiyle mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; senelerdir siyaset-cemaat işbirliğiyle sürdürülen illegal servet dolaşımının halkalarını tanımak ve bugün ihtiyaç duyulmayan yetkisiz unsurların “siyaset imamları şemasına” dahil edilişini doğru analiz etmekle mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; Türk Bayrağı ile o gece tanışmış, şahadet kavramıyla o gece tanışmış, Türk Milleti tabiriyle o gece tanışmış “siyasetçi İslam’ın” bugün şirazesi oynak eksen kıvırtmalarını anlamakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; hemen arkasından dayatılan Baasçı bir parti devleti tüzüğünün referandum konusu edilişini hatırlamakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; ranta dönüştürülebilir mukaddes kalmayınca dini hamaset alanından milli hamaset alanına niyet kıvırtmayı tahlil etmekle mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; damatlık beratıyla yırtılıp atılabilen iğfal edilmiş “adaletsiz adaleti” doğru okumakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; alnı pak vatan evlatlarının sıradan bir mecburiyet gibi şahadete uğurlanmasına rağmen bütün haysiyeti paracıklarından, gemiciklerinden ve kredi kartçıklarından ibaret imtiyazlı bebelerin on küsur yıldır kupon arazi arayışıyla yüzleşmekle mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; bugün 15 Temmuz’u anma bahanesiyle çarşaf çarşaf serimlenen ordu düşmanlığını, Mehmetçik düşmanlığını daha doğrusu Türkiye Cumhuriyeti düşmanlığını doğru okumakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; senelerdir andımızla derdi olanları, Türk Bayrağı ile derdi olanları, Türk kelimesiyle derdi olanları, Atatürk’le derdi olanları unutmamakla mümkündür.
15 Temmuz’u anlamak; 16 Nisan referandumuyla tetiklenmek istenen yaşam tarzları üzerinden ayrıştırma ihanetini doğru okumakla mümkündür.
Bütün bu gayri milli, gayri ahlaki, gayri insani, gayri İslami adaletsiz perdelemelere rağmen biliyor ve inanıyoruz ki; Türk Milleti tarihin hiçbir döneminde kendini yanıltmayan milli ferasetiyle 15 Temmuz ihanetini, öncesini, sonrasını, faillerini, niyet arka planını, hedef arka planını TÜRKÇE okuyacak, TÜRKÇE yorumlayacak, TÜRKÇE karar verecek; bugün beka sorunumuz var diyenlerin Türkiye’yi bekaa sorunu yaşar hale getirenler olduğunu unutmayacaktır.
Bu vesileyle Türk Milletinin bütün zamanlardaki, bütün coğrafyalardaki, bütün şehitlerine rahmetler diliyorum. Tanrı makamlarını mübarek kılsın.
TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN