Şu günlerde beynimizi ve aklımızı daha çok kullanmalıyız neden mi? Ortada uygulanan o kadar çok ayak oyunu var ki hızlarına erişmek imkânsız. Gelin bir beyin jimnastiği yapalım. Birlikte 1400 yıl öncesine gittiğimizi hayal edelim. İslam dininin Türk peygamber tarafından, biz Türklere indirildiğini, Kuran-ı Kerim’ in Türkçe yazıldığını düşünelim. Bir süre sonra Araplar bize gelmiş olan İslamiyet’e geçinler. İşte bundan sonra Arabistan’da oyunlar sahneye konmaya başlanılıyor. Amaç Arapların kabullendikleri dini düzgün yaşamalarına engel olmak ve yozlaşmalarına sebep olmaktan başka bir şey değil. Çünkü anlamadıkları bir dille ibadet etme gibi bir dayatmayla karşı karşıyalar. Böyle bir saçmalık mantıksızlık olur mu? Araplara anlamadıkları Türkçe dilinde ibadet etmeleri gerektiği zorla kabul ettiriliyor. Aynı bu gün bizlere uygulanan gibi. Ben burada olaya bir de tersten bakmanızı amaçlayarak yazıyorum. Rolleri değiştirerek yapılan yanlışları daha iyi görmenizi amaçlıyorum. İslamiyet’e sokulan bu dayatmacı zihniyetin amacını anlamamak için müneccim olmanıza gerek yok. Bu mantıksız tutuma anlam vermek imkânsız. Bu tür ayak oyunları İslam düşmanları tarafından ustaca oynanıyor. Dünya üzerindeki en büyük İslam düşmanlarının kim olduğunu bilmiyoruz demeyin sakın. Düşmanların size gösterdiği dayattığı mihmandarlık yaptığı yolu tercih ettiğinizin de farkına varın. Çünkü din insanları aldatmak için kullanılan en güzel araç. Hele de bu dini doğru düzgün anlayamıyorsan, kandırılmak için çok elverişli hale gelebiliyorsunuz. Aynı günümüzde yaşadığımız indirilen değil, uydurulan din gibi. Önce İslam’a Kur’ an da olmayan mezhepler sokup Müslümanları ayrıştırdılar. Sonra İslam kesinlikle Türkçe yaşanmalı dayatması ve zorunluluğu aşılanmaya başlandı. Arabistan’da halkın kesinlikle anlamadığı bir dil olan Türkçe dışında bir dille ibadet etmenin yanlış ve günah olduğu gibi saçma sapan mantığın kabul etmeyeceği yalanlar insanlara aşılandı. Arapların yaşadığı ve Arapçadan başka bir dilin konuşulmadığı bir coğrafyada ezanın Türkçe okunması gerektiği okunmazsa günah işleneceği akılsızlığıyla halk bilendi. Yani Arapların kendi ülkelerinde, kendi dilleriyle ibadet etmesi, ezan okunması yasaklandı. Hâlbuki aynı anlamı taşıyan bir davet ha Türkçe yapılsın ha Arapça bunun neresi günah olabilir. Aynı bu gün bizim yaşadıklarımız gibi. Kendi ülkemizde kendi dilimizle ibadet etmeyi istemek günah olmamalı mantıklı düşünenler için olamaz da zaten. Bunu günahmış gibi gösterenlerin amacının ne olduğunu anlamalıyız. İnsanların kendi anladıkları dilde inanması ibadet etmesi en mantıklı ve makbul olandır. Öteden beri bu dinin sadece Arapça yaşanması gerektiği yalanı uyduranların amacı başka. İnsanların anlamadan inanmasını sağlamak. Bunu o dahi insan, muhteşem bir ileri görüşe sahip olan Atatürk gördü ve milletimizin kendi anladığı dilde ibadet etmesi için Arapça Kur anı, Türkçeye çevirtti. Ama onun kıymetini anlamadı bu millet. Dinsiz olmakla yaftaladı. Çünkü birileri onu öyle göstermek için özel bir çaba sarf ediyordu. Bu millet gerçeği görmektense, o birilerine inandı. Bütün bunlar bizim gelişmemizi, ilerlememizi medeni devletler statüsüne gelmemizi istemeyen dinimizi kullanarak bizi yozlaştırmaya çalışanların oyunu ve bizler senelerdir bu oyunlara geliyoruz uyanamıyoruz. Bütün bunların aslında, Tanrı Arapçadan başka dilden anlamaz manası taşıdığının ve bunun ne büyük bir günah olduğunun farkına varın artık. Her şeyi yaratanın ve sahibi olanın, sadece Arapça dilinde yapılan ibadeti kabul edeceği yanlışını görmek bu kadar zor olmamalı. Bu gün bir insan bile birçok dili konuşup anlayabildiğine göre, yüce Tanrının bütün dillerin asıl sahibinin Yeryüzündeki bütün lisanların yaratıcısına, Arapça dilinden başkasını anlamaz manası yüklendiğinin farkına varın. Bunun ne kadar saçma, mantıksız, akılsızca olduğunun ve ne büyük bir günah işlediğimizi anlamanız, beyinlerinizi artık biraz daha fazla kullanmanız ve daha çok düşünmeniz dileğiyle…
Anasayfa
Yazarlar
N.Ebru SAKALLI
Yazı Detayı
Bu yazı 1408+ kez okundu.
BEYİN JİMNASTİĞİ
Şu günlerde beynimizi ve aklımızı daha çok kullanmalıyız neden mi? Ortada uygulanan o kadar çok ayak oyunu var ki hızlarına erişmek imkânsız. Gelin bir beyin jimnastiği yapalım. Birlikte 1400 yıl öncesine gittiğimizi hayal edelim. İslam dininin Türk peygamber tarafından, biz Türklere indirildiğini, Kuran-ı Kerim’ in Türkçe yazıldığını düşünelim. Bir süre sonra Araplar bize gelmiş olan İslamiyet’e geçinler. İşte bundan sonra Arabistan’da oyunlar sahneye konmaya başlanılıyor. Amaç Arapların kabullendikleri dini düzgün yaşamalarına engel olmak ve yozlaşmalarına sebep olmaktan başka bir şey değil. Çünkü anlamadıkları bir dille ibadet etme gibi bir dayatmayla karşı karşıyalar. Böyle bir saçmalık mantıksızlık olur mu? Araplara anlamadıkları Türkçe dilinde ibadet etmeleri gerektiği zorla kabul ettiriliyor. Aynı bu gün bizlere uygulanan gibi. Ben burada olaya bir de tersten bakmanızı amaçlayarak yazıyorum. Rolleri değiştirerek yapılan yanlışları daha iyi görmenizi amaçlıyorum. İslamiyet’e sokulan bu dayatmacı zihniyetin amacını anlamamak için müneccim olmanıza gerek yok. Bu mantıksız tutuma anlam vermek imkânsız. Bu tür ayak oyunları İslam düşmanları tarafından ustaca oynanıyor. Dünya üzerindeki en büyük İslam düşmanlarının kim olduğunu bilmiyoruz demeyin sakın. Düşmanların size gösterdiği dayattığı mihmandarlık yaptığı yolu tercih ettiğinizin de farkına varın. Çünkü din insanları aldatmak için kullanılan en güzel araç. Hele de bu dini doğru düzgün anlayamıyorsan, kandırılmak için çok elverişli hale gelebiliyorsunuz. Aynı günümüzde yaşadığımız indirilen değil, uydurulan din gibi. Önce İslam’a Kur’ an da olmayan mezhepler sokup Müslümanları ayrıştırdılar. Sonra İslam kesinlikle Türkçe yaşanmalı dayatması ve zorunluluğu aşılanmaya başlandı. Arabistan’da halkın kesinlikle anlamadığı bir dil olan Türkçe dışında bir dille ibadet etmenin yanlış ve günah olduğu gibi saçma sapan mantığın kabul etmeyeceği yalanlar insanlara aşılandı. Arapların yaşadığı ve Arapçadan başka bir dilin konuşulmadığı bir coğrafyada ezanın Türkçe okunması gerektiği okunmazsa günah işleneceği akılsızlığıyla halk bilendi. Yani Arapların kendi ülkelerinde, kendi dilleriyle ibadet etmesi, ezan okunması yasaklandı. Hâlbuki aynı anlamı taşıyan bir davet ha Türkçe yapılsın ha Arapça bunun neresi günah olabilir. Aynı bu gün bizim yaşadıklarımız gibi. Kendi ülkemizde kendi dilimizle ibadet etmeyi istemek günah olmamalı mantıklı düşünenler için olamaz da zaten. Bunu günahmış gibi gösterenlerin amacının ne olduğunu anlamalıyız. İnsanların kendi anladıkları dilde inanması ibadet etmesi en mantıklı ve makbul olandır. Öteden beri bu dinin sadece Arapça yaşanması gerektiği yalanı uyduranların amacı başka. İnsanların anlamadan inanmasını sağlamak. Bunu o dahi insan, muhteşem bir ileri görüşe sahip olan Atatürk gördü ve milletimizin kendi anladığı dilde ibadet etmesi için Arapça Kur anı, Türkçeye çevirtti. Ama onun kıymetini anlamadı bu millet. Dinsiz olmakla yaftaladı. Çünkü birileri onu öyle göstermek için özel bir çaba sarf ediyordu. Bu millet gerçeği görmektense, o birilerine inandı. Bütün bunlar bizim gelişmemizi, ilerlememizi medeni devletler statüsüne gelmemizi istemeyen dinimizi kullanarak bizi yozlaştırmaya çalışanların oyunu ve bizler senelerdir bu oyunlara geliyoruz uyanamıyoruz. Bütün bunların aslında, Tanrı Arapçadan başka dilden anlamaz manası taşıdığının ve bunun ne büyük bir günah olduğunun farkına varın artık. Her şeyi yaratanın ve sahibi olanın, sadece Arapça dilinde yapılan ibadeti kabul edeceği yanlışını görmek bu kadar zor olmamalı. Bu gün bir insan bile birçok dili konuşup anlayabildiğine göre, yüce Tanrının bütün dillerin asıl sahibinin Yeryüzündeki bütün lisanların yaratıcısına, Arapça dilinden başkasını anlamaz manası yüklendiğinin farkına varın. Bunun ne kadar saçma, mantıksız, akılsızca olduğunun ve ne büyük bir günah işlediğimizi anlamanız, beyinlerinizi artık biraz daha fazla kullanmanız ve daha çok düşünmeniz dileğiyle…