İstanbul ; hem âşık olduğum, hem de korktuğum şehir. Dünyanın gıpta ile baktığı, sahip olmak için can attığı şehir . Uğruna çağ kapanıp çağ açtıran şehir. Tarihiyle, coğrafi konumuyla, doğal güzellikleriyle sanki özene bezene yaratılmış içinde yetmiş iki ırkı barındıran şehir. İşte bu tarifi imkânsız, içinde yaşamadan, gezip tozmadan anlatılamayan şehirde kızımla dolaştığımız günlerden birinde, İnsanların kalabalığına, kaynaşmasına, gruplar halinde bir sağa bir sola koşuşturmasına, telaşlı hallerine şahit oldukça yorulduğumuzun ve acıktığımızın farkına vardık. Bulunduğumuz muhitte küçük bir Esnaf lokantası gördük. Yemek çeşitlerine bakma bahanesiyle mekâna girdik. İçeride dolaşırken çaktırmadan, bir taraftan da temizlik kontrolü yapıyorduk .Gayet temiz olduğuna kanaat getirince gönül rahatlığıyla burada yemek yiyebileceğimize karar verdik. Bizim için yemek yiyeceğimiz yerin lüks olmasından ziyade, temiz olması daha önemliydi. Siparişlerimizi verdikten sonra geçip masamıza oturduk. Afiyetle yemeklerimizi yerken lokantayı işletenlerin içeride birbirileriyle Kürtçe konuştuklarını işittim. Tabi ki konuşabilirlerdi kendi dillerinde konuşmalarında hiç bir sakınca yoktu. Lakin Türkçe bilmelerine rağmen aralarında Kürtçe konuşmaları aklımızda , istemeyerek de olsa, duymamız gereken bizden gizlenmeye çalışılan bir konu hakkında konuşuyorlar herhalde diye bir intiba bıraktı . Neyse lafı fazla uzatmayalım. Sanırım gündemin de etkisiyle o anda kafamda ,belki sizlere saçma gelebilecek bir düşünce hasıl oldu .Şu anda bu lokantaya yabancı milletlerden bir grup saldırırsa , mesela Araplar İstanbul'da istemediğiniz miktarda Arap var .Ya da Amerikalılar, Yunanlılar ne bileyim Ruslar saldırıda bulunsa ,malum son yıllarda dünya üzerinde çok sevilir hale getirildik. Bu arkadaşların lokantalarına el koymaya kalksa acaba orda bulunan Türklerin tepkisi ne olurdu diye düşündüm bir an. Ben ve bu yazıyı okuyan bütün Türk vatandaşlarının Kürtlerin yanında, onlarla omuz omuza ,sırt sırta verip yabancı milletten olanlara karşı duracağına adım kadar emindim. Çünkü bu ülkenin toprakları Türk'üyle, Kürt'üyle , Laz'ıyla, Çerkez'iyle hepimizin ortak yaşamımızı sürdürdüğümüz vatan toprakları. Biz hep birlikte Türk milletiyiz . Yüzyıllardır birbirimizden kız alıp ,kız vermişiz .Hısım akraba olmuşuz. Etle tırnak olmuşuz. Bu memleketin ekmeğini hep birlikte kazanıp birlikte yemişiz. Yıllardır Aynı havayı soluyup , aynı sudan içmişiz . Ekmeğimizi ,aşımızı paylaşmışız.. Halklar olarak birbirimize muhtacız .Birbirimizle evlenerek yenge, enişte, damat ,gelin olmuşuz. Nasıl düşman olabiliriz. Kürtler Türk kahvesi içmeden , Türkler Kürt böreği yemeden yaşayamayız. Cumhuriyeti hep beraber omuz omuza ,sırt sırta savaşarak kurmuşuz. Yıllardan beri topraklarımızda gözü olanların gözünü oymuşuz. Bu topraklar bizlere Atalarımızdan miras kalmış. Hangi etnik grup olursa olsun ,onlara saldıran düşmanı , vatana saldırmış saymışız. Emperyalist çetelerin kışkırtmasıyla Türklerle ,Kürtlerin arasına saçılan nifak tohumlarını yeşertmekle görevlendirilen PKK denen emperyalist beslemesi kanlı terör örgütüne karşı Kürt halkı uyanık olmak karşı tavır almak zorunda. Eğer tekrar bir Kurtuluş savaşı yaşamak istemiyorsak bu kanlı terör yapılanmasına karşı aralarına çizgi çekmek , Kürt olmakla, PKK lı olmanın aynı şey olmadığını üstüne basarak her yerde dillendirmeliler .Yıllardan beri Ortadoğu üzerinde planlanan BOP projesi kapsamında üzerimizde oynanmaya çalışılan oyunu milletçe görmeliyiz artık. Eğer Türkler, yabancı devletler Kürtlere saldırmaya kalktığında ,aynı vatanda beraber yaşadığı kardeşlerinden yana oluyorlarsa ,kardeş bildiklerimiz de bu gün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde kurulmak istenen devletin sözde Kürdistan ,özde Büyük İsrail devleti olacağını anlamak ve ona göre tavır almak zorundalar. Zaten 16 Nisan referandumunda bu bölgelerimiz rejim değişikliğine HAYIR diyerek bölünmeden yana olmadıklarını göstermişlerdir. Yani halk çoğunlukla birlikten yana. Lakin halkların başına türlü oyunlarla getirilen emperyalist beslemeleri ayak oyunlarıyla halkın iradesini yok saymaktalar. Eğer Türkiye'de Kürdistan diye bir devlet kurulursa ,batı bölgelerinde yaşayan hiç bir Kürt'ün düzenini ,işini ,ekmeğini ,yaşam tarzını bırakıp kurulan bu devlete göç edeceğini düşünmek bir tarafa ihtimal dahi vermiyorum .Batıda yaşayan kendine düzen kurmuş Kürtler bence öncülük etmeli , içinde yaşamayacağı ,hayatını sürdürmeyeceği bir devlet
kurulsun diye kan dökülmesine ,kaos çıkmasına engel olmalılar. Aklı selim hiçbir Kürt vatandaşın bu tuzağa düşmeyeceğini umut ediyorum...
Bir Türk bütünüyle Doğu -Batı ,Kuzey -Güney demeden nasıl sahipleniyorsa vatanını ,milletini ,bayrağını, toprağını ; Kürt'te ,Laz'da ,Çerkez'de bu ülkede yüzyıllardır birlikte yaşayan ne kadar etnik grup varsa hepsi birden sahiplenmeli ki, MİLLET olalım. Eğer zaten sahiplenmeyi beceremeyeceksek yok olalım...