Değerli Çanakkale’nin Sesi okuyucuları dostlarım. Yaklaşık 20 gündür memleketim ORDU’dayım. Yazmak için her gün o kadar çok konu ve malzeme oluyor ki birine başlarken konu çoktan eskimiş oluyor ve yenilerine yetişmek mümkün olmuyor. Sadece 1 haftalık gündemi yazmaya kalksam sıkılırsınız. Ancak yinede kısa kısa başlayalım. Emekli Amirallerin bildirisi. Bana göre ifade özgürlüğü kapsamındadır. Endişelerine katılıyorum. Bildirinin servis edildiği saati ve üslubundan Muhtıra’ya benzer tarz oluşturulduğu görülüyor. Bir çok meslek kuruluşları tarafından benzer bildirilerin yüzlercesi vardır ve darbe bildirisi olarak algılanmaz iken emekli amirallerin bildirisini farklı algılamak son günlerde muktedirlerin arayıpta bulamayacağı malzeme olmuştur. Günlerce üzerinde tepindeler, tepinmeye de devam edecekler. Devam… Rusya-Ukrayna gerginliği konusuna gelince mağdur olan Ukrayna’dır. Toprakları işgal altındadır. Rusların işgal ettikten sonra kolaylıkla çekildiği topraklar yoktur. Çok fazla bedel ödemeleri halinde ancak bırakırlar. Günümüz Dünya dengeleri dikkate alındığında buna cüret edebilecek bir ülke yoktur. Ukrayna’nın ABD’nin gazına gelerek başlatacağı herhangi bir harekat sonu olur. Kaldı ki daha ilk günden ABD, Karadeniz’e çıkaracağı savaş gemilerini geri çekti. ABD’nin ipine güvenen herkes kuyunun dibini boylar. Devam… Yunanistan Dış işleri Bakanı geldi. Kendince one munit çekti ve gitti. Yunanistan dış politikasındaki bu kadar acemilik çok fazla. Bu kadar çok sorunlarının olduğu ve savaşma riskini sürekli içinde barındıran ilişkiye sahip olduğun bir ülkeye karşı bu tarz efelikler yine ABD ipine bağlı olarak gerçekleşiyor. Onlar da sonlarına doğru koşuyor. Hiç iyi değil. Devam… Pandemi ve büyük resetlenme hızla sürüyor. Komplo teorileri olarak görülen ve 2 yıldır anlatılan senaryolar tek tek hayata geçiyor ve artık komplo teorisi olmaktan çıkarak hayatın gerçeği haline dönüşüyor. 2020 yılı başından itibaren yaşadıklarımız gerçekte 2016 yılından beri anlatılan ve yok canım olurmu öyle şey denilen ve gülüp geçilen olaylardır. Alışkanlıklarımız hızla değişiyor. Zaten amaçta buydu. Pandemi başladığında, önce 2020 yılının yaz ayları hedef tutularak moral ve motivasyonumuz diri tutulmaya çalışıldı. Sonra 2021 yılı sonbaharı denildi. Aşılar çıkarıldı. Ardından mutasyonlar derken bilim adamları 2023-2024 yıllarını zikretmeye başladılar. Teorisyenler ise 2030 yılına kadar süreceğini iddia ediyorlar. Emareler ve mutasyonun mutasyonları ihtimali onları haklı çıkaracağa benziyor. Yaşadığımız ve gelecekle ilgi kurgulanan sürecin adına da “Yeni Orta Çağ adını” koydular. Yeni Orta Çağı anlayabilmek için biraz dinler tarihini bilmek gerekiyor. Burada kastedilen Hristiyanlık öncesi dönemin egemen olduğu Yunan ve sonrasında Roma antik çağını içine alan orta çağdır. Bu dönemleri bilenler gelecekle ilgili kolaylıkla projeksiyon kurgulayabilirler. Sonraki yazılarımda bunların yaşam şekillerinden biraz bahsetmeyi planlıyorum. Devam… 128 Milyar dolar nerede? 128 Milyar dolar menşei sadece Reis’imize ait bir tez için kurban gitti. Onun tezine göre düşük faiz-düşük enflasyon kuramına olan takıntısı nedeniyle faizi aşağı çekerken doların artışını önlemek için piyasaya arz edilerek badem oldu. Sonuç olarak en son bildiğim 61 milyar dolar eksi bakiye ile üzerine su içtik. Bu arada piyasa kendi hipotezini ortaya koyarak kendi kurallarını işletti. Neticeten enflasyon düşürülmeden faizin düşürülemediği görüldü. Olan önceki Merkez Bankası Başkanlarına oldu. Onlarda badem oldular. Geldik yazının başlığı hortum konusuna… Şöyle başlayayım, yukarıda yeni orta çağdan bahsetmiştim. Yeni ortaçağın en önemli enstrümanlarından biri çiftçilik ve, en önemli stratejik ürünlerin ise gıda olacağını ön görüyorum. Bende kendi çapımda yıllardır ihmal ettiğim atalarımdan benim payıma düşen ve bana kadar intikal eden bir miktar Fındıklığım vardır. Buraları imar etmek, üretimini artıracak tedbirler almak, bu arada dört duvar arasından biraz olsun kurtulmak amacıyla kendime bir iş programı yaparak faaliyete başladım. İşe hemen organik gübrelemeyle başladım. Sıvı solucan gübresi, toprak düzenleyici organik maddeleri püskürterek çalışmaya başladım. Fakat daha ilk dakikadan itibaren işin o kadarda kolay olmadığını hemen fark ettim. Sulandırılarak verilen gübrelere su dayanmıyor. Taşıma ile baş edilecek gibi değil. Ne yapabilirim. Suyu bahçeye taşımalıyım. En pratik yol hemen 100-150 metre hortum alıp kullanmadığım atadan kalma kargir evdeki musluktan bahçeye su çekmeyi düşündüm. Eşimle birlikte otomobile atladık biraz daha az trafiği olan caddelerde (ORDU) ağır ağır hareket ederek iş yerlerine bakınmaya başladık. Bir yerde gördük ve araçtan inip hortumların metresine yumuşaklığına bakarken bizi fark eden bir genç yanımıza gelip yardımcı olmak istedi. Ben kendisine hortumlara baktığımızı söyledim. Bana direkt toprağa gömecekmisiniz diye sordu. Bende hortumu tutup “bu toprağa gömülürmü?” diyerek sordum. Cevaben “Yok abi o toprağa gömülmez siz ne için hortum arıyorsunuz” dedi, su için dedim. “Damlamamı yapacaksınız” diye sordu. Bana gelmeye başladı. “Delikanlı ben boru değil hortum soruyorum, sen ısrarla bana boruları soruyorsun.” Dedim, sonra hortumu tutup “bakın buna hortum denir, musluğa takarsın, içinden su yürür neyse bunların fiyatı nedir onu söylermisin?” dedim. “HAA ! onların metresi 4 Tl Abi.” İçimden çok şükür deyip fiyatı fazla bulup ayrıldım. Araçla devam ediyoruz, bir yerde inşaat malzemesi satıldığını görüp indim. İçeride masaya kurulmuş saçı üstten seyrekleşmiş, kirli sakallı, pardesülü 35-40 yaşlarında bir adam makama yayılmış, arkasında 4-5 genç bir şeylere bakıyorlar, merhaba diyerek böldüm. Gençlerden biri buyurun dedi. “Su borularını gördüm fakat ben hortum bakıyorum sizde bulunurmu?” diye sordum. Genç biraz şaşırarak hortummu? Diye mırıldandı. Sonra bizim pardesülü makama yayılmış, sonradan patron olduğu her halinden belli olan şahıs “o ne için lazım” diye sordu. Ben şahsın tavrına iyice tav oldum ve başladım anlatmaya,” hortum bir musluğun ağzına takılır, musluğu açtığınızda hortumun içinden su yürümeye başlar ve diğer ucundan serbestçe tutulur, yumuşaktır, ister sulama yapın isterseniz kap kacak doldurun, onun için lazım” dedim “HAA! “ dedi, bende “YAA!” dedim, Kendisini tiye aldığımı o zaman fark etti, bana biraz baktı sert mizacımdan emin olamadı ve benden kurtulmak için ondan bizde yok abi diyebildi. Anladım ki gerçekten Karadeniz’deyim. Dikkatimi çeken herkes ABİ diyerek hitap ediyor. Ayrıldık, bitmedi devam… Bir yerde daha durdum direkt hotumlara gittim. Yine bir genç yanıma geldi. Buyur abi dedi. Hortumları sordum. “Abi! bunların metresini senin için 6,5 tan yaparım.” Dedi. Bende dayanamadım normalde ne kadar diye sordum. “8,5 Tl abi” dedi. Bana yine malzeme çıktı, kendisine zarar edersin o zaman dedim. “Kiminin parası kiminin duası abi” dedi, bende elimi kalbime götürüp tamam benim duam seninle haydi hayırlı işler diyerek ayrıldım. Sonuç olarak kavgasız gürültüsüz metresini 3,5 tl den bulup aldım. Evet değerli okuyucular, Karadenizliyim ve Karadeniz de bir hortum almak için önce hortumu anlatmak zorunda kaldım. Siyaset ve seçimler konusunda da veri olarak algılayabilirsiniz. Kalın sağlıcakla.
Anasayfa
Yazarlar
Olgun YÜKSEL
Yazı Detayı
Bu yazı 895+ kez okundu.
Olgun YÜKSEL - HORTUM
Değerli Çanakkale’nin Sesi okuyucuları dostlarım. Yaklaşık 20 gündür memleketim ORDU’dayım. Yazmak için her gün o kadar çok konu ve malzeme oluyor ki birine başlarken konu çoktan eskimiş oluyor ve yenilerine yetişmek mümkün olmuyor. Sadece 1 haftalık gündemi yazmaya kalksam sıkılırsınız. Ancak yinede kısa kısa başlayalım. Emekli Amirallerin bildirisi. Bana göre ifade özgürlüğü kapsamındadır. Endişelerine katılıyorum. Bildirinin servis edildiği saati ve üslubundan Muhtıra’ya benzer tarz oluşturulduğu görülüyor. Bir çok meslek kuruluşları tarafından benzer bildirilerin yüzlercesi vardır ve darbe bildirisi olarak algılanmaz iken emekli amirallerin bildirisini farklı algılamak son günlerde muktedirlerin arayıpta bulamayacağı malzeme olmuştur. Günlerce üzerinde tepindeler, tepinmeye de devam edecekler. Devam… Rusya-Ukrayna gerginliği konusuna gelince mağdur olan Ukrayna’dır. Toprakları işgal altındadır. Rusların işgal ettikten sonra kolaylıkla çekildiği topraklar yoktur. Çok fazla bedel ödemeleri halinde ancak bırakırlar. Günümüz Dünya dengeleri dikkate alındığında buna cüret edebilecek bir ülke yoktur. Ukrayna’nın ABD’nin gazına gelerek başlatacağı herhangi bir harekat sonu olur. Kaldı ki daha ilk günden ABD, Karadeniz’e çıkaracağı savaş gemilerini geri çekti. ABD’nin ipine güvenen herkes kuyunun dibini boylar. Devam… Yunanistan Dış işleri Bakanı geldi. Kendince one munit çekti ve gitti. Yunanistan dış politikasındaki bu kadar acemilik çok fazla. Bu kadar çok sorunlarının olduğu ve savaşma riskini sürekli içinde barındıran ilişkiye sahip olduğun bir ülkeye karşı bu tarz efelikler yine ABD ipine bağlı olarak gerçekleşiyor. Onlar da sonlarına doğru koşuyor. Hiç iyi değil. Devam… Pandemi ve büyük resetlenme hızla sürüyor. Komplo teorileri olarak görülen ve 2 yıldır anlatılan senaryolar tek tek hayata geçiyor ve artık komplo teorisi olmaktan çıkarak hayatın gerçeği haline dönüşüyor. 2020 yılı başından itibaren yaşadıklarımız gerçekte 2016 yılından beri anlatılan ve yok canım olurmu öyle şey denilen ve gülüp geçilen olaylardır. Alışkanlıklarımız hızla değişiyor. Zaten amaçta buydu. Pandemi başladığında, önce 2020 yılının yaz ayları hedef tutularak moral ve motivasyonumuz diri tutulmaya çalışıldı. Sonra 2021 yılı sonbaharı denildi. Aşılar çıkarıldı. Ardından mutasyonlar derken bilim adamları 2023-2024 yıllarını zikretmeye başladılar. Teorisyenler ise 2030 yılına kadar süreceğini iddia ediyorlar. Emareler ve mutasyonun mutasyonları ihtimali onları haklı çıkaracağa benziyor. Yaşadığımız ve gelecekle ilgi kurgulanan sürecin adına da “Yeni Orta Çağ adını” koydular. Yeni Orta Çağı anlayabilmek için biraz dinler tarihini bilmek gerekiyor. Burada kastedilen Hristiyanlık öncesi dönemin egemen olduğu Yunan ve sonrasında Roma antik çağını içine alan orta çağdır. Bu dönemleri bilenler gelecekle ilgili kolaylıkla projeksiyon kurgulayabilirler. Sonraki yazılarımda bunların yaşam şekillerinden biraz bahsetmeyi planlıyorum. Devam… 128 Milyar dolar nerede? 128 Milyar dolar menşei sadece Reis’imize ait bir tez için kurban gitti. Onun tezine göre düşük faiz-düşük enflasyon kuramına olan takıntısı nedeniyle faizi aşağı çekerken doların artışını önlemek için piyasaya arz edilerek badem oldu. Sonuç olarak en son bildiğim 61 milyar dolar eksi bakiye ile üzerine su içtik. Bu arada piyasa kendi hipotezini ortaya koyarak kendi kurallarını işletti. Neticeten enflasyon düşürülmeden faizin düşürülemediği görüldü. Olan önceki Merkez Bankası Başkanlarına oldu. Onlarda badem oldular. Geldik yazının başlığı hortum konusuna… Şöyle başlayayım, yukarıda yeni orta çağdan bahsetmiştim. Yeni ortaçağın en önemli enstrümanlarından biri çiftçilik ve, en önemli stratejik ürünlerin ise gıda olacağını ön görüyorum. Bende kendi çapımda yıllardır ihmal ettiğim atalarımdan benim payıma düşen ve bana kadar intikal eden bir miktar Fındıklığım vardır. Buraları imar etmek, üretimini artıracak tedbirler almak, bu arada dört duvar arasından biraz olsun kurtulmak amacıyla kendime bir iş programı yaparak faaliyete başladım. İşe hemen organik gübrelemeyle başladım. Sıvı solucan gübresi, toprak düzenleyici organik maddeleri püskürterek çalışmaya başladım. Fakat daha ilk dakikadan itibaren işin o kadarda kolay olmadığını hemen fark ettim. Sulandırılarak verilen gübrelere su dayanmıyor. Taşıma ile baş edilecek gibi değil. Ne yapabilirim. Suyu bahçeye taşımalıyım. En pratik yol hemen 100-150 metre hortum alıp kullanmadığım atadan kalma kargir evdeki musluktan bahçeye su çekmeyi düşündüm. Eşimle birlikte otomobile atladık biraz daha az trafiği olan caddelerde (ORDU) ağır ağır hareket ederek iş yerlerine bakınmaya başladık. Bir yerde gördük ve araçtan inip hortumların metresine yumuşaklığına bakarken bizi fark eden bir genç yanımıza gelip yardımcı olmak istedi. Ben kendisine hortumlara baktığımızı söyledim. Bana direkt toprağa gömecekmisiniz diye sordu. Bende hortumu tutup “bu toprağa gömülürmü?” diyerek sordum. Cevaben “Yok abi o toprağa gömülmez siz ne için hortum arıyorsunuz” dedi, su için dedim. “Damlamamı yapacaksınız” diye sordu. Bana gelmeye başladı. “Delikanlı ben boru değil hortum soruyorum, sen ısrarla bana boruları soruyorsun.” Dedim, sonra hortumu tutup “bakın buna hortum denir, musluğa takarsın, içinden su yürür neyse bunların fiyatı nedir onu söylermisin?” dedim. “HAA ! onların metresi 4 Tl Abi.” İçimden çok şükür deyip fiyatı fazla bulup ayrıldım. Araçla devam ediyoruz, bir yerde inşaat malzemesi satıldığını görüp indim. İçeride masaya kurulmuş saçı üstten seyrekleşmiş, kirli sakallı, pardesülü 35-40 yaşlarında bir adam makama yayılmış, arkasında 4-5 genç bir şeylere bakıyorlar, merhaba diyerek böldüm. Gençlerden biri buyurun dedi. “Su borularını gördüm fakat ben hortum bakıyorum sizde bulunurmu?” diye sordum. Genç biraz şaşırarak hortummu? Diye mırıldandı. Sonra bizim pardesülü makama yayılmış, sonradan patron olduğu her halinden belli olan şahıs “o ne için lazım” diye sordu. Ben şahsın tavrına iyice tav oldum ve başladım anlatmaya,” hortum bir musluğun ağzına takılır, musluğu açtığınızda hortumun içinden su yürümeye başlar ve diğer ucundan serbestçe tutulur, yumuşaktır, ister sulama yapın isterseniz kap kacak doldurun, onun için lazım” dedim “HAA! “ dedi, bende “YAA!” dedim, Kendisini tiye aldığımı o zaman fark etti, bana biraz baktı sert mizacımdan emin olamadı ve benden kurtulmak için ondan bizde yok abi diyebildi. Anladım ki gerçekten Karadeniz’deyim. Dikkatimi çeken herkes ABİ diyerek hitap ediyor. Ayrıldık, bitmedi devam… Bir yerde daha durdum direkt hotumlara gittim. Yine bir genç yanıma geldi. Buyur abi dedi. Hortumları sordum. “Abi! bunların metresini senin için 6,5 tan yaparım.” Dedi. Bende dayanamadım normalde ne kadar diye sordum. “8,5 Tl abi” dedi. Bana yine malzeme çıktı, kendisine zarar edersin o zaman dedim. “Kiminin parası kiminin duası abi” dedi, bende elimi kalbime götürüp tamam benim duam seninle haydi hayırlı işler diyerek ayrıldım. Sonuç olarak kavgasız gürültüsüz metresini 3,5 tl den bulup aldım. Evet değerli okuyucular, Karadenizliyim ve Karadeniz de bir hortum almak için önce hortumu anlatmak zorunda kaldım. Siyaset ve seçimler konusunda da veri olarak algılayabilirsiniz. Kalın sağlıcakla.