Tuğrul Türkeş’in yeni hükümette görev alması, kamuoyunda çok yadırganmamıştı.
1992 yılında Azerbaycan’a ve Bosna Hersek’teki kardeşlerimize destek için Türkiye’de toplantılar yapılıyordu. İstanbul’da Taksim’de Cumhurbaşkanı rahmetli Özal’ın da katıldığı bir miting düzenlenmişti. Cumhurbaşkanı da olsa siyasi kimliğini üstünden atamadığı için rahmetlinin vesayeti altında bir mitinge, farklı siyasi kanaat sahipleri katılmamıştı. Bunun üzerine Türk Ocakları olarak bir sivil toplum platformu oluşturmuş, adına da Türk Dünyası Dayanışma Grubu (TÜRDAY) demiştik.
O zaman bizim bu platforma katılan bazı meslek kuruluşları bugün de benzer gerekçelerle Teröre karşı birlik beraberlik mesajı vermek üzere bir araya geliyorlar Ankara’da ve İstanbul’da toplantılar düzenliyorlar; çok da iyi ediyorlar.
İstanbul’daki toplantıya Cumhurbaşkanı, Melis Başkanı ve Başbakan katıldı. Bu ne derecede doğru bir harekettir? Bütün siyasi parti liderlerinin katılımı istendi de, sadece bunlar katıldı ise, bunda düzenleme kurulunun bir vebali aranamaz. O zaman vebal katılmayan liderlerdedir. Ama düzenleme kurulu bunu siyaset dışı bir toplantı olarak düzenledi ve dolayısıyla hiçbir lideri davet etmedi de Erdoğan, Yılmaz ve Davutoğlu durumdan vazife çıkarıp, davet edilmedikleri halde katıldılar ise veya kendilerini bir emri vaki ile davet ettirerek katıldılar ise, bu toplantıyı düzenleyenlerin niyetini ihlal etmişler demektir. Bu tip hareketlerin siyasette oy karşılığı yoktur; bilakis rakiplerden kaçanları tekrar yuvalarına itmiş olursunuz.
Tuğrul Türkeş’in yeni hükümette görev alması, kamuoyunda çok yadırganmamıştı. Ancak, Davutoğlu’nun yardımcılarıyla birlikte Alparslan Türkeş merhumun mezarını ziyaret etmesi, bardağı taşırdı ve MHP’ye kırgın, kızgın olan, 7 Haziran seçimlerinden sonraki uzlaşmaz, geçimsiz görüntüden rahatsız olan MHP seçmeni bunu yadırgadı ve hiç olmaza bir kısmı 1 Kasımda yine MHP’ye oy verme kararı aldı.
Velhasıl aktif politik manevraların iyi düşünülmesi, kamu oyunda bir “panik atak” sendromu algısına sebep olmaması gerekir. Seçime daha 40 gün var. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Çözüm süreci hangi niyetlerle başlatılmış olursa olsun, PKK’ya yaramış ve iktidar partisi PKK’nın kazanımlarını görmüştür. Manzara AKP zararın bir yerinden dönüyor manzarasıdır. Şimdi iktidar partisi, bunu kararında tutmak, “panik atak” görüntüsü veren aceleye gelmiş uygulamalardan kaşınmak durumundadır. Yoksa bu telaşlı uygulamalar inişin başlangıcı olacaktır.