Çoğunuzun 'bu ne yahu...!' dediğini duyar gibi oldum bir an. Birileri dünya'nın var oluş ayarlarıyla oynadıkça ,fabrika ayarlarına dönebilme ihtimali nedir üzerinde düşünmek herkesin harcı olmasa gerek.
"eu - genos" (saf kan ırk) konuyu hafif araladığımızda ne demek istediğimi anlayacaksınız. 'Öjeni kuramı'nı muhtemelen hiç duymadığınızı düşünüyorum.' Öjeni', Bilmeyenler için hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Öjeni nedir? öncelikle bundan bahsetmek istiyorum. Genel anlamda, insanların genetik açıdan kontrol altında tutularak ve ayıklanarak,insan ırkının ıslah edilmesi anlamı taşıdığını belirtmek isterim. Hatta 20. yüzyılın ilk yarısında çok sayıda taraftar toplayan bir kuram olduğu yönünde de oldukça geniş bilgiler ve belgeler mevcut. . Bu kuramla hedeflenen amaç Özellikle engelli, hasta, homoseksüel insanların ayıklanması ve sağlıklı bireylerin çoğaltılması yoluyla insan ırkının "ıslah edilmesi" amaçlanıyordu. Bu kurama göre; nasıl sağlıklı hayvanlar birbirleriyle çiftleştirilerek iyi hayvan cinsleri oluşturuluyorsa, bir insan ırkı da ıslah edilebilirdi. Devlet kimlerin üreyip, kimlerin üremeyeceğine karar vererek, "üstün insan
ırkının" yaratılması amaçlamıştı.Aslında ilgili kuramın fikir babası 'Darwin' dir. Darwin’e göre; hayvan yetiştiricileri, nasıl daha iyi özelliklere sahip hayvanlar yetiştiriyor zayıf ve güçsüzleri eliyorlarsa, insan toplumlarında da öyle yapılmalıydı. Ancak bu sapkın düşüncesini, uygulamaya kendisi geçiremedi. Gelelim bu kuramın mucidine. Öjeni'nin mucidi Francis Galton'dur. Düşünceleri, kuzeni Charles Darwin'in teorilerine dayanıyordu. Darwin'e göre insani değerler de en az bilim kadar önemliydi. "Saf kan ırk" yaratma düşüncesi Yunan şehir devleti Sparta’ya kadar gider. Tam anlamıyla bir savaş ve şiddet devleti olan Sparta’da, sağlıklı ve güçlü doğan erkek çocuklar savaşçı yetiştirilmek üzere eğitime alınırken, sağlıksız bebekler dağlarda ölüme terk ediliyordu. Karl Popper’e göre, Platon demokrasiyle yönetilen Atina’da yaşamasına rağmen, Sparta’daki bu düzenden etkilenerek Sparta’yı örnek bir devlet modeli olarak göstermiştir. Platon’a göre yönetici sınıfın kendisini üstün bir ırk olarak hissetmesi çok önemlidir. Platon “askerlerin ırkı saf tutulmalı” derken; doğuştan iyi ve soydan asil anlamlarına gelen 'eu - genos' kavramını ilk kullanan odur. Bundan iki bin küsür sene sonra, tarihler 24 Kasım 1859’u gösterdiğinde, Charles Darwin Doğal Seçilim Yoluyla Türlerin Kökeni ya da Hayat Kavgasında Avantajlı Irkların Korunumu Üzerine kitabını yayınlar. Bilim dünyası Evrim Teorisi ile tanışır. Teorinin bir parçası olan doğal seçilim’e göre; sadece güçlüler yaşar, zayıflar yaşamın dışına itilir.
Doğada avcılar tarafından ilk önce; hasta, zayıf, yaralı, sakat hayvanların avlanması gibi…
Teorinin kapsamında, Darwin iyi hayvan ırkı elde etmek için uygulanan yöntemlerin insan ırkını geliştirmek amacıyla da uygulanabileceği görüşü de vardır. Bu fikrin Avrupa'da bir yasası var ve kendilerine eu-genos diyen bu sapkınlar(küresel güçler dediğimiz kesim) 'yeni dünya düzeni' başlığıyla hepinizin bildiği üzere bir parağraf açmışlardı. Dünya'da yaşanan kimlik çatışmaları, bir çok bize garip gelen hastalıklar,engelli diye nitelendirilen insanların artışları ıslah evleri,hapishanelerin dolması kısaca suç oranlarının artması "kek'i fırına vermeden önce malzemelerini hazırlamak gibi" Bu kadar doğal ayarlarla oynayan insanların kendilerini saf kan sanması ve vaadedilmiş topraklara ulaşma çabası "ohh yine mi...!" düşüncesiyle eş değer,fakat benim kızdığım nokta körü körüne hiç bir şeyi araştırıp sorgulamadan bu insansıların ekmeğine yağ sürüp üzerine bir de yedirenler. Saf kan olabilmek için baya bir ayrıştırılmanız gerekiyor,siz ne kadar "ırkım" derseniz deyin elit toplum 'eu-gones' olacaktır. Ya biz..! derseniz sağınızda ki solunuzdaki insanlara iyi bakın elitlerin gölgesinden çıkıp onlara iyi bakın derim. Konu ile ilgili ayrıntılı bilgiye punagulecoz.wordpress.com blog adresimden ulaşabilirsiniz.