“ Benim İman Dolu,Göğsüm gibi Serhaddim Var…” “ (serhat=asker)batının uçağına topuna tüfeğine karşılık bizim imanlı güçlü ordumuz yani askerimiz var.Batının güçlü silahlarına karşı bizim iman dolu göğüslerimiz ve ordumuz var onlarla baş eder.”demek istiyor büyük şairimiz. Bu satırda güçlü ordu ve güçlü millet öğesi işlenmiştir.Karşıdaki gücünse batılı güçler olduğu söylenmiştir.Başbuğumuz Atatürk ise Türk Ordusu ve Türk Milleti için 1930 da şu kelimeleri bildirmiştir:” Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin ordusu, istilâlar yapmak veya saltanatlar kurmak için şunun, bunun elinde ihtiras aleti olmaktan münezzehtir. İnsanca ve müstakil yaşamaktan başka gayesi olmayan milletin aynı ideale bağlı ve yalnız onun emrine tabi ve sadık öz evlâtlarından mürekkep muhterem ve kuvvetli bir heyettir.” Ordu, Türk ordusu. İşte bütün milletin göğsünü itimat, gurur duygularıyla kabartan şanlı ad. Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir. Ordumuz; Türk topraklarının ve Türkiye idealini tahakkuk ettirmek için sarf etmekte olduğumuz sistemli çalışmaların, yenilmesi imkânsız teminatıdır. Memleketin genel hayatında orduyu siyasetten tecrit etmek ilkesi, Cumhuriyetin daima söz ettiği bir esas noktadır. Şimdiye kadar takip olunan bu yolda, Cumhuriyet orduları, vatanın emin ve metin hâmisi olarak hürmet ve kuvvet mevkiinde kalmışlardır.Türk Ordusu Siyasetin içinde yer almaya başlamışsa Ordunun büyük bir darbe aldığının büyük bir işaretidir.Sizde görmektesiniz ki..Tüm devletler büyüme ilerleme yönünde en büyük gayreti Ordusu üzerinde ve tüm stratejik konumlarını belirleyerek olası yapılanma için hazırlanmaktadır.Yine biliyorsunuz ki dört bir yanımız stratejik noktadır.Özellikle Hatay sınırı ve bazı yüksek verime sahip ovalar ve dağlar çok iyi donanıma sahip olmalıdır.En büyük hata bu staratejik noktalarda valilere yetki verilmesidir…yani Bir kaç valinin sadece söylemlerine alkış tutanlar Güneydoğu daki tüm stratejik alanlarımızı koruyamayanları takdir edenlerdir…örneğin Kilis bölgesindeki stratejik noktayı kavramadıkları gibi bir kaç gevşek lafla üzerine toprak örtmüşlerdir…Bu en büyük tehlikedir.Laf kalabalığı ve alkışlar gereksiz zaman kaybı yaratmakla beraber yapılmaya çalışan icraatlerin cep doldurmaktan ve cebe hizmet etmekten ötesine asla gidememiştir.Bu zaman içerisinde büyük bir açlık ve fakirliği oluşturabilir mahiyettedir.Türk Ordusunun savaşçı ruhu içten içe iç edilip üzerine hem manevi hem Batıni toprak örtülmüştür..bu büyük bir hezimettir…Oysaki tarihte Karşılıklı siperler arasında mesafe sekiz metre, yani ölüm muhakkak iken... Birinci siperlerdekiler hiçbiri kurtulamamacasına tamamen düşüyor, ikincidekiler onların yerine gidiyor. Fakat ne kadar gıptaşayan bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz? Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, en ufak bir fütur bile göstermiyor, sarsılmak yok. Okumak bilenler ellerinde Kur'anı Kerim, Cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler, Kelime-i Şahadet çekerek yürüyorlar. Bu Türk askerlerindeki ruh kuvvetini gösteren şaşılacak ve övülecek bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale Muharebesini kazandıran bu yüksek ruhtur. Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar.. Yani bugün medeni dediğimiz ülkeleri herkes bilir.Avrupa ve Amerika ya biz Türklerin medeni uygar ülke dediğimizi herkes bilir.Fakat işin aslının öle olmadığını,onların yani medeni dediğimiz güçlerin aslında bir canavar olduğunu ,Türk halkına gizliden düşmanlık beslediklerini bir fırsatta Türk halkını yıkmak için bekledilerini anlıyoruz.. Her siyasi kesim kendine göre bir bakış ve anlayışa sahiptir. O gözlükle olanları değerlendirirler.Önemsedikleri, kullandıkları sözcüklerle ayrışırlar…Ama esas olan aslolan Milli vatan ve iman ruhudur ve en duru haliyle birlik, büyük bir ordu ve büyük bir ülkü davasıdır./teşekkürler PUNA GÜLEÇÖZ.