Son zamanlarda titizlikle ve dikkatlice okuduğum Yusuf Has Hacip'in bugüne dek gelebilen cok önemli eseri “Kutatgu Bilig" den ilham alarak yazma konusunda düşüncelerimi yeniden gözden geçirmemi sağlayan bir kaç ögütle başlamak istiyorum sözlerime ;
· Her türlü iyi söz kitaplarda bulunur; yazılmış olan söz unutulmaz,kalır.(2697)
· Yazanlar kitapları yazmamış olsalar idi,bu hikmet ve bilgileri biz nasıl öğrenecektik.(2698)
· Alim ve hâkimler yazıp bırakmamış olsalardı bizden evvel gelenlerden kim bahsedebilirdi.(2699)
· İnsanlar arasında yazı olmasa idi,dille söylenen söze kim inanırdı.(2700)
· Katibin gözü tok ve tamahkâr olmamalıdır;doğru,içten bağlı ve gönülü gani olmalıdır.(2721)
· Gözü tok insanda mala karşı bir hırs olmaz;böyle kimse mal ile aldatılmaz.(2722)
· İnsan tamahkar olursa,nefsinin esiri olur;ey dolun ay gibi güzel yüzlüm,sen onu bağışla.(2723)
· Tamahkâr ne kadar bey olursa olsun kuldur; tamahkâr her vakit aşağılık bir insan olarak kalır.(2724)
· Katip haris olursa bilgiyi kötüye kullanır;tamah ederek yazar ve yazıyı tahrif eder.(2725)
· Altın ve gümüş görünce,ona aldanır; efendisinin başını yer,yahut kendi başını kaybeder.(2726)
Satılık kalemlerin çokça olduğu şu dönemde memleket yararına yazan her yerli ve milli kalem eminim ki bu öğütten kendine bir pay alacak ve kıymetini ve önemini çok iyi anlayacaktır. Milletini milliyetçiliğini arayan tüm devletlerin verdiği mücadelede, Allah’ ın izniyle galip olan bizler olacağız.
Siyaset üstü bir durumun içinde savrulurken, fikirsiz alıntılı fikir sahiplerinin iddia ettikleri düşünceler karşısında defalarca yazıklar olsun demeden geçemiyoruz. İnsan ne ile yaşar temasını işlemekten bir haber; bu kadar şuursuz, bu kadar imansız ,bu kadar alçak insanların , düşmanlarımıza kalem hizmeti vatanımıza, amansız bir virüs gibi enjekte edilmektedir. Bunlardan en tehlikelisi ise cinsiyet kimliği çatışmasına özel hizmettir. Özgürlüğün tanımını isteseniz; veremeyecekleri bilgi sizi endişelendirmiyor ve düşündürmüyorsa bu çağın hastalığına çoktan yakalanmışsınız demektir. Bir devleti içten göçürmek asırlardır geleneksel bir yoldur. Sol gürühun bu bağlamda evrensel kaygılarını anlıyoruz, fakat bizim düşmanlarımıza karşı millet birlik olup milli bir duruşta mı olmalıdır, yahut kendilerinin bile açıklayamadığı Avrupa’nın papağanı olmak göreviyle aynı sesi verdiği özgürlük safsatasıyla mı durmalıdır? Bizim Milletimizin idrak gücünü zedeleyen bu güruh, hiç bir devletin müsaade etmeyeceği şekilde özgürken, halkı kandırmak eylemleri bir şekilde ilahi bir adaletle tarihten gizledikleri, fakat çok iyi bilip kabullenmedikleri şekilde bertaraf olacaktır. Milletimiz bu olayları kendilerine göre değil tarihin ve doğanın bir gerçeği olarak analiz etmeleri, her şekilde uyanık ve adaletli olmalarını umuyorum. Bir devlet ki; halkı ile yükselir halkı ile yok olur. Asr-ı gerçek budur. İslamın ortaçağa kattığı güzelliklerle yok olan bir çok küçük-büyük devlet bu aldatmaca ve akıl oyunlarıyla birlikte yok olmuştur. Avrupa’yla aynı sesi vermek işte bu aldatmaca ve oyunun tekrarıdır.
Ey Türk milleti, Bedir ve Uhud savaşında yaşananları iyi idrak ediniz,Kazananı ve kaybedrni çoktan belli olan savaşların sorumlu ve sorumsuzlarını iyi öğreniniz. Yol haritasını katından bahşeden Yüce Rabbim kurtuluş yolunu da apaçık belirtmiştir. Ya devlet olur cihana adaletle hükmedersiniz , Ya yok olur lanetle yad edilirsiniz./ Puna Güleçöz