1920 Kurucu Meclis Döneminde çıkarılan İDAM Yasası, 1984 yılına kadar fiilen, 2002 yılına kadar da, kanunen vardı yaa, 30 Haziran 2007 günündeki Erzurum mitinginde APO yu kast ederek ; “Oğluna gemi alacak para buluyorsun, asacak ip mi bulamıyorsun, alın o zaman şu ipi de… asın" diyerek, seyircilerin üzerine İP atan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile, bu tartışma yeniden başladı ve günümüzde de, bizzat bugünün C.Başkanı, yarının BAŞKANI sayın R.Tayyip Erdoğan tarafından, ‘İDAM YASASINI ÇIKARACAĞIZ’ denilerek, sık sık kamuoyunun gündemine atılarak, sürdürülüyor. 16 Nisan Referandumundan EVET çıkması halinde ; “İdam talebi parlamentoya gelecek. Parlamentodan geçtiği anda, bana geldiği anda, ben bunu onaylarım. Bir sıkıntı… Anayasa değişikliği gerekiyor. Ayın 16'sı bunun işareti olacak. Gerekirse bunun için de bir referandum yapabiliriz" diyor ! Bir lider İP atarak başlattı, diğer lider söz atarak, İDAMI gündemde tutuyor…
Bir lider, bunca gücü elinde bulunduracak ama halkını İDAM la tehdit edecek veya idam edecek ? Niye?
İDAM bir tehdit midir ?
Evet, İDAM bir tehdittir. Güçlü olan yöneticinin hilafına iş yapan veya ona karşı çıkan, yürütülen sisteme ve rejime karşı çıkan, uydurulacak ve hukuki hale getirilecek bir nedenle, İDAM edilebilir. İDAM, güçlünün tarif edeceği suçu işlememeye, caydırıcılık arz eden yasadır.
1920 yılından beri İDAMI gerektiren suç tanımlamalarını inceledim de, neler konmuş neler konmuş !
*Vatandaşın devlete karşı harbe katılması, *Yabancı devletin Türkiye aleyhine harp açmasını tahrik, *Asker toplama ve hasmane hareketlerde bulunma, *Askeri tesisleri tahrip, *Devletin emniyetine ilişkin evrakı tahrip, *Devlet güvenliğine karşı casusluk, *Devletin güvenliğine ilişkin bilgiyi açıklama, *Devletin güvenliği için gizli kalması gereken keşif, ihtira ve yenilikleri açıklamak, *Devlet düzenini sınıf esasına dayandırmak amacıyla örgütlenme, *Anayasaya karşı işlenen suçlar, *Anayasayı ilga ortadan kaldırma, *Yalan tanıklık, *Gerçeğe aykırı bilirkişilik, *Uyuşturucu ticareti, *Mevsuf ırza geçmeler…. Hepsi Türk Ceza Kanunlarında, İDAM ile cezalandırılacak suç kapsamına alınmış… İDAM-İDAM-İDAM !
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulurken, devletin kuruluşuna karşı çıkanları etkisiz hale getirmek amacıyla, asker kaçaklarından başlanan idama, İstiklal Mahkemelerinde isyan suçları eklenmiş ve halkı yönetime isyana teşvik edenler, hainler İDAM edilmişlerdir. (Şeyh Said ve 47 arkadaşı gibi) Ayrıca ; 1926 yılında İzmir Suikastı olarak bilinen olay esnasında, iki ayrı yargılamada 18 kişi idam edilmiş. Menemen olaylarında 36 kişi idam cezasına çarptırılıp, 28 kişi idam edilmiştir.
27 Mayıs 1960 Darbesi'nden sonra, cunta tarafından Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan da, 17 Eylül 1961'de idam edilmiştir. 12 Mart 1971 darbecileri de, 17 kişiyi idama göndermiş, 1968 kuşağının önde gelen devrimcileri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan, 6 Mayıs 1972'de idam edilmişlerdir. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra da, 54 kişinin idam cezası Meclis'te onaylanmış, bunların 50'si (bir sağdan, bir soldan denilerek) infaz edilmiştir. İdam edilen gençlerin arasında ; 17 yaşındaki Devrimci Erdal Eren de vardı, ülkücü Mustafa Pehlivanoğlu’da vardı.
Türkiye'de ölüm cezası 1984'ten beri fiilen ve 2004'ten beri de hukuken bulunmamaktadır. 25 Ekim 1984'te infaz edilen Hıdır Arslan, son idam edilen kişidir. Türkiye’de, 1920'deki Meclisin kuruluşundan, 1984'te ölüm cezalarının fiilen kaldırılmasına kadar geçen 64 yıllık dönemde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanan ve infazı gerçekleştirilen ölüm cezası kararı sayısı, 712'dir. Bunlardan 15'i kadın hükümlü, 16 sı ise milletvekilidir. Ancak bu rakama İstiklal Mahkemeleri'nin, Meclis’i devre dışı bırakarak aldığı 1500-2000 kişi civarındaki idam kararları, dahil değildir.
İDAM MAHKUMU OLMAYA HAZIR OLMALIYIZ ÇÜNKÜ ;
Evet, hazır olmalıyız çünkü ; tıpkı 1920 li, 1980’li yıllar gibi… Türkiye Cumhuriyeti Devleti sessiz bir devrimle ama demokratik usullerle yeniden yapılandırılmakta ve sistem denilerek, Rejim değiştirilmektedir. 16 Nisan Referandumunun sonuçları EVET olarak kesinleşirse, değiştirilen rejimi tesis için, mevcut TBMM 2.000, alt maddeleri ile 6.000 yeni uyum yasalarını çıkaracak ve bu değişimin sonucunda mevcut Anayasanın en az 70-80 Maddesi de kendiliğinden değiştirilmiş olacak veya değiştirilecek, neticede devletin adından tutunda sınırlarına kadar yeni rejim tesis edilecektir.
Şimdi, ha yeni bir devlet kurmuşsunuz ha mevcut devletin kimliğini, rejim ile adına sistem diyerek değiştirmişsiniz. Kanunlarla tesis edilen herşeyin adı rejimdir. Şimdi böylesi bir olaya halktan karşı çıkanlar olacak mı ? Elbette, Referandumdaki % 49 seçmen gibi bir kesim, mutlaka karşı çıkacaktır. Gücü elinde bulunduran iktidarın, Başkanın kurduğu rejimi korumak için, kurduğu rejimi kabullendirmek ve karşı çıkışları yok etmek için, neye ihtiyacı vardır ? Yasalara….Özellikle, suç saydıklarını caydıracak ceza yasalarına…Çünkü BAŞKAN, yasadışı hareket yapmak yerine, yasalara uygun hareket etmek isteyecektir ve hareketine uygun yasalar da UYUM PAKETLERİYLE, torba torba veya ÇUVAL KANUNLAR olarak çıkarılacaktır. Darbeye teşebbüsten yargılananlara, iyi bakınız mesela ! Müebbet, yani idamlık hepsi…
Adama göre iş mi, işe göre adam mı ? Sorusunun cevabını bulamamışken, 16 Nisan da Devlet Bahçeli’nin yasalara uymadığını iddia ettiği Cumhurbaşkanını yasalara uyduracak yerde, yasaları Cumhurbaşkanına uydurmak filini seçmesi gibi…Fiili durumu hukuki hale getirtmesi gibi…
Şimdiii, girişte bahs ettiğim yere dönelim.
Türkiye AB ye girecem diye ve APO Canisini idam etmemek için, İDAM Rejimini değiştirmişti de arkasından Devlet Bahçeli’den başlayan İP ATMALAR la, 2015 7 HAZİRAN, 1 KASIM Seçimleri ve 16 Nisan Referandumunda, müstakbel tek adam Başkanımızın söylemlerine çok sık şekilde, İDAM girmeye başlamıştı değil mi ? Ve İDAM söylemi sürdürülüyor değil mi ?
BAŞKAN… muzdarip olduğu FETÖ Teröristlerini mi idam etmek istiyor, Başkan PKK Teröristlerini mi idam etmek istiyor da, onlar için mi ikide bir idamı gündeme getiriyor diye düşünebiliriz. Oysa ikisi de değil. Başkan, yeni kurduğu rejimi korumak, yeni rejime karşı çıkanları engellemek ve isyanı bastırmak için idamı gündeme getiriyor. (benim naçizane kanaatim o)
Çünkü, mevcut Anayasamıza göre cezalar, geriye yürütülemez. Her suç, işlendiği tarihteki ceza maddesine tabidir. Bugün hırsızlık yapan birini, bugünkü yasayla 3 yıl cezalandırabiliyorken, yarın değişecek yasayla o hırsızı 5 sene bile yatıramazsınız ki, bırakın idam etmeyi… Yani bugün, terör suçlarından, darbe suçlarından idamın değişen maddesi müebbetle yargılanan hiç kimse, yarın idam cezası çıktı diye idam edilemez.
Yani, müstakbel tek adam Başkanımızın FETÖCÜLERE, PKK lılara hönkürdemesine bakarak, sayın BAŞKAN bu teröristleri idam edecek diye veya İDAM korkusuyla TERÖR bitecek diye… asla düşünmeyiniz ! Çünkü BAŞKAN, idamı geçmiş suçlulara kızdığı için değil, ağlayan anaların gözyaşını dindirmek için hiç değil, Başkan… kurduğu rejimi muhafaza etmek için İDAM a ihtiyaç duymaktadır. Bugün OHAL ile, yarın SIKIYÖNETİM ile yönetilebiliriz ve Başkana verdiğimiz Kanun Gücünde Kararname çıkarma hakkı ile, biliniz ki… yarın mahkemelerde İDAM suçuyla yargılanan tutuklular biz olabiliriz.
Yukarıda, 1920 den itibaren hangi suçlar için İDAM cezasını öngörmüşüz, yazdım. Uydurma Rapor düzenleyen Bilirkişilere, yalancı şahitlere bile İDAM ederiz haa demişiz ki, yarın TBMM ne, Cumhurbaşkanına hakaret suçlarını bile, TBMM ni CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINI ortadan kaldırmaya teşebbüs diyerek, İDAM la cezalandırabiliriz.
Çünkü yeni devlet kuranların ve yeri rejim kuranların, eleştirilmeye tahammülü yoktur ve olmaması da gerekir. Düne kadar, Anayasayı değiştirmeye teşebbüs etmeyi bile İDAM ile cezalandırmışız ki, yasalara karşı çıkışları, Başkanı değiştirmeye teşebbüsü… niye İDAM ile cezalandırmayalım ? Haa seçim sonuçlarına karşı çıkmak bile, İDAM cezasını gerektiren bir SUÇ olabilir. Sayın CHP ve KILIÇDAROĞLU bile, bence şimdiden dikkat buyurmalı buna…Milli İradeye, karşı çıkmak suçunun cezası idamdır denilse, ne diyebiliriz ki !
Ben, bu rejim değişikliğini beklerken, gelecek hamlenin Türk Milliyetçilerini ve MHP ile Ülkücüleri tıpkı 12 Eylülde olduğu gibi, İDAM suçunu işleyen teröristler olarak değerlendirilip, ülkücülerin TERÖRİST ve idamlık olması hamlesini bekliyordum. Hatta bir iki yazımda ÜLKÜCÜLER yarın terörist sayılabiliriz diye uyarı da yapmıştım. Ama gördüğüm kadarı ile bu hamlenin farkına varan (MHP lilerin deyimiyle) Bilge Lider sayın Devlet BAHÇELİ, adına rejimin BEKASI, BEKA diyerek ve aniden dönüş yaparak, gücün ve hamlenin yanında yer alıverdi. Şimdi, muhalif duruma düşen ülkücüler düşünsün !
Artık, binlerce çıkarılacak uyum yasalarına göre, vaziyet belirlememiz gerekiyor. İDAM konusunu seslendirenler, kendilerine karşı çıkacakları idam edebilmek için, bunu seslendiriyorlar, bilin istedim ! Bugünkü Referanduma HAYIR oyu verenler, bugünkü rejim değişikliğine karşı çıkanlar, yeni vaziyet planlarını şimdiden yapmalılar. Ama EVET verenler de, yarın uygulanacak yasalardan nasibini alacakları için, onlar da vaziyetlerine dikkat etmeliler. Çünkü öncelikle düşünen ve yazıp çizenler, öncelikle topluma hitap edenler, hepimiz potansiyel İDAM ile yargılanabilecek duruma düşebiliriz. İstiklal Mahkemelerinden beridir, VATAN HAİNLİĞİ suçu idam ile tecziye edilmezken, şimdi göreceli vatan hainliği suçlamasıyla karşılaşan herkes, İDAM cezasıyla karşı karşıya gelebilir. 27.04.2017 NOGAYTÜRK